Milliyetin haberine göre, Zonguldak'ta yaşanan korkunç olay son 4 gündür Türkiye'nin gündemine oturmuş durumunda. Her detayıyla tüyleri ürperten bu vahşetin merkezinde ise Rabia Çataklı var. Genç kadının verdiği ifadelere, çevresindekilerin yaptığı açıklamalardaki bazı detaylar ise hatanın nerede olduğunu yorumlamaya ve ders çıkarmaya yardımcı olacak nitelikte. İşte uzman yorumuyla satır aralarından çıkan, şifre niteliğindeki 4 detay.
Türkiye, geçtiğimiz pazar günü Zonguldak Devrek'te yaşanan korkunç olayla sarsıldı. 31 yaşındaki Rabia Çataklı 56 yaşındaki annesi Şeyda Çataklı ve 77 yaşındaki anneannesi Medine Küçükkaya’ya bıçakla saldırıp canice öldürdü, cesetleri ise baltayla 116 parçaya ayırarak bir kısmını balkondan aşağı fırlattı. Dışarıya atılan parçaları gören ve evden yükselen ezan, tekbir seslerini duyan komşular ise hemen telefona sarılarak polisi aradı. Sağlık kontrolü yapıldığı esnada serçe parmağını ısırarak kopartıp yutan Rabia Çataklı çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Sonrasında ise olayın arka planında yaşananlar teker teker ortaya çıkmaya başladı.
Anlatılan her detay korku filmi sahnesinden fırlamış gibi olsa da aslında bu vahşetin sebebi de kendisi kadar kan dondurucu. Rabia Çataklı'nın annesi ve anneannesini canice öldürmesi, en başta psikolojisinin de ne denli sağlıksız olduğunun en büyük kanıtı. Söylenenler de genç kadının psikolojik sıkıntılarla mücadele ettiği, ailenin ise hastalığı gerek elinde olan gerek de elinde olmayan sebeplerle görmezden gelerek mevcut durumu kontrol edemediği yönünde oldu. Genç kadının verdiği ifadelere, çevresindekilerin yaptığı açıklamalara göre bu korkunç sonun içindeki bazı detaylar ise hatanın nerede olduğunu yorumlamaya ve bir nebze de olsa ders çıkarmaya yardım edecek nitelikte. İşte uzman yorumuyla Rabia Çataklı vahşetinin ardındaki görülmeyen 4 psikolojik şifre.
1- KOCASI SALDIRGAN TAVRINI FARK ETTİ, İKNA EDEMEDİ
Olayın başlangıç noktası sayılabilecek detayla başlayalım. Bundan yaklaşık 5 yıl önce Almanya’ya gelin giden Rabia Çataklı’nın eşi kısa bir süre içinde onda tuhaf davranışlar gözlemledi. Evli kaldığı sürede, kocası ve ailesi davranışlarının normal olmadığını düşünerek tedavi ettirmeye çalıştı ancak Çataklı'nın tedaviyi reddedip sinir atakları geçirdi. Dönem dönem saldırgan tavırlar sergileyen ve tedaviyi de reddeden Çataklı'nın evliliği 1 yıl sonra sona erince genç kadın memleketine döndü.
Psikiyatrist Uzm. Dr. Şahut Duran: Bu vakada kesinlikle bir hastalık söz konusu. Ancak bazen bu tür hastalıklara sahip olanlar ve ailelerinin damgalanması o kişilerin tedavi konusundaki direncini artırıyor. Genetik bir beyin hastalığı olan, bireylerin gerçekliği anormal olarak yorumladıkları ve gerçek ile gerçek dışını birbirinden ayıramadıkları şizofreni toplumda yüzde 1 oranında görülüyor ve hastalığın tedaviyle kontrol altına alınması son dönem bilimsel çalışmaların artmasıyla artık daha mümkün.
2- AİLESİ HASTALIĞIN ÜSTÜNÜ KAPADI
Gelelim olayla ilgili ikinci detaya. Almanya'da eşinin Rabia Çataklı için attığı adım sonuçsuz kalınca Rabia evine gönderilmişti. Bu noktada iki açıklama var. İlk açıklamaya göre aile, Rabia'nın hasta olmadığına inandı ve bunu reddetti. Diğer açıklama ise aile, Rabia'nın durumundan şüphelenip doktora götürdü hatta şizofreni teşhisi konuldu ve ilaç kullanmaya başladı. Sonrasında da bu durum bir sır gibi herkesten saklandı. Gerçek nedir henüz tam anlamıyla bilinmiyor ama mahalle muhtarı ve komşuların ifadelerine göre ailenin kızlarındaki sorunu konuşmaktan hoşlanmadığı, sakladığı ihtimali daha yüksek. Olaya dair çevreden alınan ifadelerde de komşuların ve aile dostlarının Rabia Çataklı'nın fazla içine kapanık haline bağlı olarak tuhaf davranışlar sergilediği konusunda anne Şeyda Çataklı'yı uyardıkları fakat annenin bu konunun üzerinde durmadığı söyleniyor.
Psikiyatrist Uzm. Dr. Şahut Duran: Bu vakayı medyadan incelediğimiz kadarıyla görüyoruz ki aile dışlanma, ayıplanma korkusuyla tedaviye gitmemiş olabilir. Belki de tek başlarına bu hastalığın iyileşme sürecini yönetemeyeceklerini de düşünmüş olabilirler. Ancak bu yanlış bir nokta. Çünkü ağır ruhsal hastalıkların tedavi süreçlerinin yürütülmesi konusunda ülkemizde ve dünyada ciddi yol katedildi. Hastalığın tedavi edilmesi ve psikososyal desteğin sağlanması bu şiddet vakalarını azaltmak için en önemli adım.
3- 'BANA BUNLARI ŞEYTAN YAPTIRDI'
Yaşanan vahşette gördüğümüz en ürpertici detaylardan biri de Rabia Çataklı'nın sorgusu esnasında verdiği yanıtlar. Çataklı'nın, "Kendim ölecekmişim gibi hissettim. Neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. Mehdi olduğumu hissettim. Onların şeytan olduğu ve öldürmem gerektiği söylendi. Ben de öldürdüm. Annemi ve anneannemi çok severdim. Neden yaptım hatırlamıyorum" dediği kaydedildi. Bu ifadelere ek olarak komşular evden ezan ve tekbir sesleri yükseldiğini de ifade etti. Peki Rabia Çataklı'ya bunu düşündüren şey neydi?
Psikiyatrist Uzm. Dr. Şahut Duran: Psikotik sorunu olan hastalarda algı ve düşünce bozukluğu semptomları farklı şekilde ortaya çıkabiliyor. Hezeyan, bir diğer adıyla hezeyan dediğimiz durumda kendini büyük görme düşünceleri ortaya çıkıyor. Dini hezeyanlar da bunlardan biri. Bu durum evrensel bir şeydir ve birçok kültürde karşımıza çıkar. Kişiler kendi inanç sistemlerine göre dini hezeyanlar yaşayabilirler. Bu durum yalnızca konuştuğumuz vakaya özgü değil.
4- SORGUDA KENDİ PARMAĞINI KOPARIP YUTTU
Rabia Çataklı'nın sağlık kontrolü yapıldığı esnada serçe parmağını kopartıp yuttuğu da medyaya yansıyan en önemli detaylar arasında. Annesi ve anneannesinden sonra kendisine de yönelen şiddet Rabia Çataklı'nın ruh durumuyla ilgili vehameti daha da gözler önüne seriyor.
Psikiyatrist Uzm. Dr. Şahut Duran: Şizofreni hastalığı muhakeme kusuru yaratır, düşünme ve algı devre dışıdır. Hastalığın seyrinde absürt ve sıra dışı olaylar yaşanabilir ve bunu öngörebilmek de zordur. Her şizofreni vakasında şiddet görülecek diye bir şey yok. Ancak bu olayda görüldüğü gibi eğer hasta kendini tehdit altında görüyorsa bu tür eylemlere başvurabiliyor.