Zonguldak kıyı şeridine 48 saatte metrekareye 300 kilogram yağmur düştü.
Oldu bitti!
Ufak tefek çiziklerle atlattık öyle mi?
Hayır!
Bugün Zonguldak’ta söz ve yetki sahibi olan herkes ile gelecekte Zonguldak’ta söz ve yetki sahip olmak isteyen herkesin düşünmesi gereken zor günler olacak.
Bu yağmur sahilden 30 – 40 kilometreye düşmüş olsa bugün Türkiye’nin pek çok tarafından arama kurtarma ekipleri ile yardım ekipleri Zonguldak’ta olacaktı.
Fabrikalar, işletmeler, dükkanlar balçık ile dolu olacaktı.
Kayıp insanları bulamayacaktık.
Zararı hesaplamak bile mümkün olmayacaktı.
Okullar iki gün değil bir belki de iki hafta tatil edilmek zorunda kalınacaktı.
Şimdi biz bunları söyleyince abarttığımızı sananlar var.
Son yıllarda dere yataklarında yapılan düzenlemelere sevinirken bazı noktalarda aynı düzenlemelerin sonumuzu hazırlayacağını görüyoruz.
Zaman zaman uyardık.
Yani bu felaket bu sefer teğet geçmiş olabilir ancak görülen bir şey var ki bir gün mutlaka gelecek!
Ve Zonguldak bu konuda acil eylem planları ile şehir yönetimini en kötü senaryoya göre hazırlamalı!
Bazı şeyleri yöneticiler söyleyemiyor!
Biz söyleyelim söylemesine de milletin çok da şeyine!
Tahsin Erdem’i sırtından vuranlar!
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in yönetim mantığı ve karşılaştıkları konusunda tespitlerimizi paylaşıyoruz.
Bazen özel bir kasıt arayanlar oluyor.
Valla biz durum tespiti yapıyoruz.
Selim başkan döneminde de bunları söyledik biz kötü olduk, biz hedef olduk biz haklı çıktık.
Aynı şeyler katlanarak fazlası yaşanıyor.
Biz diyoruz ki; “Söz konusu hizmet ise gerisi teferruattır”.
Tahsin başkan muhalefet partili belediye başkanı da olsa başarılı olmak zorunda.
Şehir siyasetçileri, bürokratları, STK’ları medyası da kendisine yardımcı olmalı.
Ancak daha önemli bir sorun var!
Aday gösterilmesinde, ön seçimden çıkmasında yanında olanların bir kısmının Tahsin başkana bu kadar bilenmesi de ilginç.
Yani şurada altı ay geçmiş en çok Tahsin Erdem’ci olanlardan bazıları ya başkandan tam anlamıyla ümidini kesmiş, ya yaşananlar karşısında şaşkın veya bu kadar çok yıpranmasından veya yıpratılmasından dolayı büyük keyif alıyor.
Elbette onların da bazı gerekçeleri vardır ama parti içinde en çok “Tahsin Erdem” diyenlerin Erdem’e bu kötülüğü yapmaya hakları yok!
Bazıları kalleşçe!
Tahsin başkan da bunları görecek zamanla!
Yani bizim bir pazarlığımız olmaz!
Yaptıklarımız durum tespiti!
Yararlanmak isteyen yararlanır, yararlanmak istemeyen sandığa gömülür!
Ereğli kendine yazık etti!
ERDEMİR’in endüstri bölgesi ilan edilmesinin ilçeye darbesi büyük olacak gibi!
Olayların buraya neden ve nasıl geldiği önemli.
Şimdilerde Ereğli’de her kesim ERDEMİR konusunda alınan karara tepkili.
Yani bu sonuç çıkıncaya kadar dilde ve fikirde birlik sağlamaya çalışmayan Ereğli şimdi ağlıyor!
Çok garip bir kentiz!
Bu kafa ile hep kaybettik!
Kaybetmeye devam ediyoruz!
Siyasetçi!
Sokaktan habersiz veya sokaktan gelen seslerden rahatsız olan siyasetçi rüzgara kapılan yaprağa benzermiş!
Nereye savrulduğunu bilmezmiş!
Bence rüzgara karşı çiş yapmak gibi bir durumla karşılaşır!
Bunu yapanları gördük.
Yapmaya devam edenleri de görüyoruz.
Emekli tepkisi ve Mustafa Çağlayan!
Geçtiğimiz günlerde Ak Parti Milletvekili Saffet Bozkurt Kozlu’da halkı dinliyor.
Girdiği her sokakta emekli tepkisi var.
Bozkurt tek tek anlatmaya çalışıyor.
Bazen sinirler yükseliyor.
Vatandaşın tepkisi sert olabiliyor.
Orada da il başkanı Mustafa Çağlayan devreye giriyor.
İnsanları dinliyor.
Dokunuyor.
Hak veriyor.
Derken insan ilişkileri ve insani dokunuş öne çıkıyor ve tansiyon düşüyor.
Çünkü vatandaş haklı.
Çünkü vatandaş zaten haklıyken önce anlaşılmak istiyor.
Suç!
Suç oranları artıyor.
Cinnet.
Cinayetler.
Madde kullanımı.
Ve tüm suçlar artıyor.
Yarın başımıza ne gelebileceğini tahmin etmekte yoruluyoruz.
Çocuklarımızı nasıl koruyacağımızın endişesi ile yaşıyoruz.
Nedenler pek çok.
En başta ekonomi!
Sonra diğerleri!
Milli, manevi ve dini duyguları bu kadar yüksek bir ülke iken bu kadar olumsuz olayları yaşıyorsak vay halimize!