Bazı futbolcular vardır.
İyi futbolcu olduklarını kanıtlamak, tribünlere hava atmak için ayağında daha çok top tutmaya çalışırlar.
Yetenekleri vardır.
Ama bencillikleri ve egolarına yenik düşerler.
Çalıma giderler.
Gereksiz yerde çalım atmaya kalkarlar.
Paslaşmak işlerine gelmez.
Kısa pas - uzun pas ve takım oyunu onları bozar.
Kendilerinden o kadar emindirler ki rakibe çalım atmaya kalkarken çoğu zaman kendileri çalım atarlar.
Kendileri yoksa gölgeleri vardır.
Sonra topu kaybedince mızıkçılık yaparak el- kol hareketleri ile oflayıp- puflarlar!
Bahaneleri bitmez.
Hakeme falan yürümeye kalkarlar.
Seyirciden tepki gelince tribünlere el – kol sallamaya kalkar hatta küfür falan ederler.
Kendi kendine çalım atarken kalelerinde gol gören bu futbolcular kızacak kimse bulamazsa ayaklarına kızar, kale direğine tekme falan atarlar!
Biz özellikle bu başarılı futbolcumuzu izlerken kaybettiği zamana ve emeğe üzülüyoruz.
Şehir adına.
Böyle futbolcular için futbol nankördür.
Bugün gaz veren, tempo tutanlar yarın yuhalamak için sıraya girer.
Lavuar yolu!
Zonguldak’ta trafik ve ulaşım sorunları malum.
Bu noktalardan biri Uzun Mehmet Camisinin bulunduğu kavşaktan Soğuksu’ya geçişi sağlayan servis yolu önemli bir damar.
Yani Lavuar Projesi hayata geçinceye kadar buradan geçen yolu kullanacağız.
O zaman nedir Allah aşkına o yolun hali.
Onlarca sürücü orayı kullanıyor.
Yol iyi olsa daha fazla sürücü kullanacak.
Baştan sona 500 metre var yok.
Çakarsın asfaltı rahatlatırsın vatandaşı.
Zonguldak Belediyesi olarak bunca agudik- bugudik işlerle uğraşacağınıza hiç mi aklınıza gelmiyor şu işi çözmek!
Fener yolu!
Daha önce de pek çok defa yazdım.
Fener bu şehrin balkonu.
Ama yolu rezalet ötesi.
Bu şehrin sayın belediye başkanı, sayın milletvekilleri ve sayın Valisi!
Sportif etkinliklerden, düğünlere, mezuniyet törenlerinden özel yemeklere katılmak ve binlerce insanın nefes almak için uğradığı tarihi Fener Mahallesi’nin yolunu yapmak için daha neyi bekliyorsunuz?
Rektör Bey ve depremzedeler!
Israrla bu konuda ne düşündüğümü soranlar oldu.
En başta söylemek gerekirse politize edilebilecek bir tarafı yok.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları ve Değerler Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MEDEM) depremzedeler için kahvaltı düzenledi.
Bu merkezin başında olan hocamız kimse uyguladı ve araştırdı.
Sonucunu gördü.
Rektör Bey, bazı protokol üyeleri ve birkaç depremzedenin masada diğerlerinin yerde olması hoş değildi.
Sayın Özölçer’in gecikmeli olarak katıldığı buluşma sonrasında yapılan açıklamalara bakılırsa kontripiye bir durum olmuş.
Rektör bey orada; “Olmaz öyle şey hepimiz yere oturalım” diyebilirdi.
O zaman başka tartışmalar olacaktı.
“Olmaz böyle şey hep beraber kantine geçelim” dese bu sefer de başka kriz çıkacaktı anlaşılan.
Sonuç itibari ile bir kasıt olmasa da hoş olmamış.
Niyet ile fotoğrafın örtüşmediğini kendileri de kabul ediyor.
Ancak olayın bir başka çarpıcı tarafı bu fotoğrafların nasıl ve neden servis edilebildiği.
İşte bu iletişim dediğimiz şey sadece okulda öğrenilemeyecek bir meslek!
Rektör Özölçer ve ekibinin göreve gelir gelmez BEÜ ve Zonguldak için gösterdiği çabalar, gayretler bilinmese bugün başka tartışmalar olurdu zaten.
Ortada bir kusur var ancak pek çok kişi Özölçer’in bugün anlatılmak ve gösterilmek istenen bir kişi olmadığını da çok iyi biliyor.
Umarız depremzedeler ile daha güzel bir yemek organizasyonu (basına servis etmeden) sağlanır ve aslında şehir ve üniversite kaynaşması üzerine konuşmamız gereken konulara daha fazla zaman bulabiliriz.