Zonguldak’ta büyük değişim başladı.
Artarak devam edecek.
Ama ne yazık ki Zonguldak bu değişimi yanlışlara engel olarak yaşayamazsa yeni çarpık kentleşmeler yaşanacak.
Bu şehrin bir anayasası olmalı ki bu şehir ilçeleri ile birlikte 50 sene sonra da en yaşanılabilir şehirlerden olsun.
Ne yazık ki günü kurtarma adına her noktada hatalar yapıyoruz.
En basiti.
Tarım sahaları ile sanayi sahaları arasında bir hat çekilmeli ve sahalar korunmalı.
Çünkü bölgemiz tarımsal alanda da avantajlı iller arasında yer alacak.
Filyos Projesi ile birlikte bölgenin her sahasında konutlaşma ve yapılaşmanın önü kesilmeli.
Saltukova ve Filyos başta olmak üzere Devrek çıkışına kadar planlı, doğru ve modern yapılaşmayı sağlayacak adımlar atılmalı.
Tarımsal alanlarda konutlaşma veya benzeri betonlaşma durdurulmalı.
Bölgeye yeni kirletici sanayileşmenin girmesi kesinlikle önlenmeli.
Adım başı sanayi sitesi, adım başı OSB çabası son bulmalı ve ilçeler- beldeler arasında sanayi sitesi- OSB yarışı sona ermeli.
İlçe girişlerinde kötü görüntüler önlenmeli.
Sera OSB sahası Bakacakkadı’dan Saltukova’ya kadar uzanabilecek şekilde karar altına alınmalı.
Bakacakkadı’da 100. Yıl Tesisleri ile nehrin arasında kurulmak istenen sanayi sitesi projesinden acilen vazgeçilmeli.
Erdemir’in curuf meselesinde kalıcı çözüm bulunmalı. Alaplı- Ereğli sınırı arasında yerleşik hale getirilmeye çalışılan curuf tesisleri kesinlikle kaldırılmalı.
Zonguldak, güçlünün, zenginin ve seçilmişlerin şahsi tercihlerine göre yönetilmeyecek kadar güzel ve değerli bir şehir.
Yapılan güzel başlangıçların, yatırımların ve atılan adımların senkronize bir şekilde devam edebilmesi için bugünden atılan adımlar çok önemli.
Her ilçe veya beldeyi politik anlamda memnun etme çabası bu şehri iyice çorba eder.
Tıpkı Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nin kurulduğu günlerde milletvekilleri ve ilçeler arasında parça parça edilen ve darmadağın olan üniversitemiz gibi.
O gün bu gün toparlayamadık!
Başı bir yerde kıçı başka yerde!
Her yerde her şey olacak saplantısından vazgeçmeliyiz.
Bunun içi Sayın Vali Mustafa Tutulmaz ve bölge milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza görev düşüyor.
Lütfen günü kurtarmayalım.
Doğru ve kalıcı kararlar için geç kalıyoruz!
Çağ Çelik meselesi!
Çaycuma OSB’de Çağ Çelik tarafından kurulmak istenilen hurda demir eritilecek fabrikanın akıbetiyle ilgili farklı sorular ve bekleyen yanıtlar var.
Firma, alt yapısını yapacak ve kamulaştırma bedellerini ödeyecek diye sessiz kalmak yanlış olur.
Bu konuyu gündeme getirdiğimiz günden beri takip ediyoruz.
Gördüğüm kadarıyla bizden başka da hatırlatan, soran olmadı.
Firma bazı görüşmeler için Çaycuma’ya gelip gidiyor.
Ama iş biraz oldu bittiye geliyor gibi.
“Bize yatırımcı gelsin de nasıl gelirse gelsin” mantığı ile mi hareket edeceğiz yoksa şehrin hava kalitesi ve gelecek yıllarını düşünerek mi hareket edeceğiz.
O kadar soru soruyoruz.
Mesela neden kimse çıkıp bir açıklama yapmıyor?
O fısıldaşmalar neler?
Adamlar çıkıp tüm soruları yanıtlasın.
Doğru ne?
Reklamlar!
Gülay Pazarlı, 29 yıllık eşi Fehmi Pazarlı'nın kendisini "Şengül" isimli bir kadınla aldattığını açıkladı. Karısını aldattığı iddia edilen Fehmi Pazarlı, programa telefonla bağlandı. Karısının isyanını umursamayan Fehmi Pazarlı'nın gayet rahat bir şekilde söze, "Öncelikle kestane balı diyarı Zonguldak Gökçebey Pazarlıoğlu köyünden tüm dünyaya selamlar" sözleri şehir için bir marka reklamına döndü.
Kadının eşi ile yaşadığı sorunun ahlaki ve hukuksal boyu bir yana bu söz kestane balının ve Zonguldak’ın en güzel reklamı oldu.
Bir süre sonra bu sözü kimin ne maksatla söylediğinin de önemi kalmayacak.
Zonguldak Arıcılar Birliği yani ZAYBİR’in buradan yürüyerek marka çalışmasını pekiştirecek adımlar atması şart.
Yüksel Yıldırım bir arı heykeli önermiş.
Zamanla o da olur.
Bazen böyle hiç olmadık yerden ve hiç konuşmaması gereken bir ağızdan çıkan söz, bir kent veya ürün için müthiş bir tanıtım fırsatı yaratabilir.
Mesela Kelebeğin Rüyası da o fırsatlardan biriydi.
Filyos.
Kadıoğlu.
Baston.
Ereğli çileği.
Gökgöl.
Çok fazlası.
Pek değerlendiremedik.
Şehir anlayamadı.
Şehir için çırpınanlar vardı.
Siyaset ve bürokrasinin işine gelmedi.
Olacak inşallah!
Çağrı!
Sevgili dostlar.
Bu şehirde biriz beraberiz.
Her daim önerilerimizi samimiyetle dile getirmeye çalışıyoruz.
Hakaret etmiyoruz.
Saygısızlık yapmıyoruz.
Ancak!
Hem siyasette, hem bürokraside, hem STK’larda görev yapan bazı dostlarımız, bu şehrin güzel evlatları en küçük bir eleştiri veya öneriye tahammül edemeyecek kadar dar görüşlü!
Art niyetli!
Bunu biz de yapsak, diğer meslektaşlarımız da yapsa ne yazık ki durum böyle.
Tekrar ediyorum.
Basın bu şehrin eli ayağı.
Bu şehrin gücü.
En önemlisi doğru işler yaptığınız sürece sizin eliniz ayağınız.
İşinize gelmeyen her eleştiri veya öneri karşısında saçma sapan ergensi triplere girmeniz bize bir şey kaybettirmez ama sizlere ve kente çok şey kaybettirir.
Kendi medyanızı, kendi alt çenelerinizi yaratma sevdasından vazgeçin!
Gelin biraz demokrat olun.
Basından kaçmak halktan kaçmaktır.
Değişebilirseniz çok şey fark edecek!
Kalın sağlıcakla…