Son birkaç gündür yazamadım.
Bölgemiz büyük bir sel ve su baskınları tehdidi altındayken Z HABER’i mecburen bir tarafa bırakıp TRT’deki görevim için yoğunlaştım.
Saat başı yayınlar.
Oradan oraya koşturmacalar.
Temkinle beklenen yerler.
Yoğun telefon trafiği.
Aralıksız yer değiştirme maratonu.
Saatlerce sırılsıklam olarak dolaşmak zorunda kalsak da arabadaki yedekler bittikçe kıyafet değiştirmeye vakit bulamadan koşturduk durduk.
TRT Haber olarak tüm bölge illerindeki arkadaşlarımız ile birlikte yaşananları anında ve en doğru şekilde anlattık.
Yurt Haberler Müdürümüz Müslim Demircan ve ekibinin bizlere olan güven ve desteği bu tempoda çok önemliydi.
Büyük hasarlar var.
Tüm kurumlar insan odaklı çalışarak bu sürecin can kaybı yaşanmaması için çalıştı.
Koordinasyonun, erken davranmanın verdiği iyi sonuçlar sayesinde çok daha vahim tabloların önüne geçildi.
Mesela Çaydamar’da DSİ’nin tüm uyarı ve yazışmalara rağmen yapmadığı basit bir duvar çalışmasının Çaydamar’da sebep olduğu sonuç ortada.
Mesela Filyos Çayı’nın sedde çalışmalarının tamamlanmamış olmasının yarattığı ağır fatura ortada.
Tamamlanan kısımlarının ise nasıl büyük bir faciayı önlediğini gördük.
Elbette gözden geçirilmesi gereken olaylar, alınması gereken tedbirler var.
Onları da zamanla paylaşacağız.
Tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun.
Nasıl meşhur oldum!
Ünlülerin; “nasıl meşhur oldum” hikayeleri vardır.
Bizimkisi de biraz öyle oldu.
Anadolu’da kendi halinde bir gazeteciyken bir kaza ile milyonlara ulaştık!
Malumunuz görüntüleri zaten pek çoğunuz izlediniz.
Şiddetli yağmur altında iken, oradaki görevlinin kapağını açtığını fark edemediğimiz rögarın yerini anlatırken bir bacağımız ile içine düştüm.
TRT Haber Canlı yayınında yaşanan bu olayda haber yaparken haber olmuştum.
Çok şükür sorunsuz kalkıp yayına devam ettim.
Saat başı yayınlar devam ederken o yoğun tempoda olayın nasıl yankılandığını birkaç haber ve telefon dışında gece saatlerine kadar takip bile edemedim.
Meğer Türkiye gündemine oturmuşuz.
Onedio.
Bunedio.
Twitter.
Instagram.
Facebook.
Ekşi sözlük.
Ve daha nice fenomenler.
Görüntüler uçmuş.
Milyonlar izlemiş.
Gülersem başıma gelir miymiş?
Geçmiş olsun mesajları kadar, olayın kurmaca olduğunu yazanlar da olmuş.
Böyle bir olayda politik bir kıvama bulanmış olmanın kadersizliği ile TRT’ye, emeğimize veya bu olay üzerinden başkalarına sallama çabasında olanlar kadar, uzun yıllar sonra arayan arkadaşlar, gördüğü yerde; “Bu o düşen gazeteci değil mi? “diye yanındakine işaret edenler, yayın için gittiğimiz ilçelerde; “Sizi izledik geçmiş olsun” demek için yanımıza gelenler, fotoğraf çektirenler, “Sen o bacağı ve kaburgaları nasıl kırmadın” diye soran hekimler ve sayısını hatırlamadığım, hala geri dönemediğim telefonların sahipleri hepsi bizim ülkemizin güzel insanları.
Hiç sıkıntı yok.
Tekrar tekrar izleyip gülebilirsiniz.
Ben de öyle yaptım.
Oradan hızla geçen Şahin’in durumu da çok ilginç bir tesadüf olmuş.
Sonuç olarak.
Yüce mevlaya bin şükür.
O gün bu gün hastanede olabilirdim.
Umut Gündoğan kardeşimle dört gündür aralıksız sahada çalıştık, görevimizi hakkıyla yapabilmenin sorumluluğu, mutluluğu ve tatlı yorgunluğu ile normal gündeme dönüyoruz.
Tanıdık, tanımadık, iyi niyet dileklerini ve dualarını ileten tüm dostlara teşekkür ediyorum.
Allah gülmekten ayırmasın.
Yüzünüzden tebessüm eksik olmasın.