Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, partisinin İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı yaparak, Yüksek Seçim Kurulu’nu değerlendirdi. Perinçek; “Yüksek Seçim Kurulu, Güneydoğu kentlerimizdeki yakıp yıkma eylemlerine boyun eğerek PKK güdümlü DEM Partisi adayını Van ilimizin Belediye Başkanlığı koltuğuna oturtmuştur. YSK, yakıp yıkma eylemlerinden sonra Anayasayı ve yasaları çiğnemiştir” dedi.
Perinçek’in açıklaması şu şekilde:
“Yüksek Seçim Kurulu teröre boyun eğen kararıyla devlet zaafını derinleştiriyor.
ÖZETLER
Yüksek Seçim Kurulu, Güneydoğu kentlerimizdeki yakıp yıkma eylemlerine boyun eğerek, PKK güdümlü DEM Partisi adayını Van Belediye Başkanlığı koltuğuna oturtmuştur. Başımızda bir Anayasa Mahkemesi faciası vardı. Şimdi buna bir de Yüksek Seçim Kurulu faciası eklenmiştir.
Anayasa, 76. Maddenin 2. Fıkrası açıktır ve bütün yasaların ve yargı içtihatlarının üzerindedir: “Terör eylemlerine katılma suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.” Belediye başkanının seçilme yeterliğini düzenleyen yasa, Anayasaya göndermede bulunuyor. Dolayısıyla terör eylemine katılma suçu işleyenlerin belediye başkanı seçilme hakkı yoktur. Vatan Partisi, yarın kararı yeniden incelemesi için, Yüksek Seçim Kurulu’na başvuracaktır.
Anayasa Mahkemesi’nden AK Parti Hükümeti’ne, TBMM Başkanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na kadar Devlet organları, devlet egemenliğini, Türkiyemizin vatan bütünlüğünü, devlet tekliğini, ülke barışını koruma konusunda zaaf içindedir.
Vatan Partisi olarak, Millî Devletimizi zaaflardan arındırmak ve üreticilere dayanan güçlü bir millî hükümet kurmak amacıyla milletimizin bütün güçlerini birleştirmek için, üzerimize düşen sorumlulukları yerine getireceğiz. İç cepheyi sağlam tutmak, Güçlü Devleti ve Güçlü Hükümeti kurmak, yakıcı görevdir.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 4 Nisan 2024 tarihinde Vatan Partisi İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı yaparak, Yüksek Seçim Kurulu’nun DEM Partisi adayını Van Belediye Başkanlığı koltuğuna oturtmasına ilişkin kararının Anayasaya ve yasalara kesinlikle aykırı olduğunu belirtti. Perinçek, özetle şu açıklamalarda bulundu:
YÜKSEK SEÇİM KURULU YAKIP YIKMA EYLEMLERİNE BOYUN EĞDİ
Yüksek Seçim Kurulu, dün Güneydoğu kentlerimizdeki yakıp yıkma eylemlerine boyun eğerek PKK güdümlü DEM Partisi adayını Van ilimizin Belediye Başkanlığı koltuğuna oturtmuştur.
Yüksek Seçim Kurulu, önce Anayasaya ve yasalara uygun karar verdi. Arkasından Van ve diğer kentlerimizdeki yakıp yıkma eylemlerinden sonra Anayasayı ve yasaları çiğnemiştir. Durum acıdır: PKK güdümlü şiddet eylemleri, Yüksek Seçim Kurulu’nu teslim almıştır.
Anayasa Mahkemesi’nden sonra ikinci bir Yüksek Yargı Kurumu terör tehdidine teslim olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve hukuku teröristlerin ayaklarının altına serilmiştir.
Başımızda bir Anayasa Mahkemesi faciası vardı. Şimdi buna bir de Yüksek Seçim kurulu faciası eklenmiştir.
ANAYASA VE YASALAR ÇİĞNENİYOR
Bu karar, Anayasanın milletvekili ve Belediye Başkanı ve Meclisi üyelerinin seçilme haklarını düzenleyen 76. maddesine açıkça ve kesinlikle aykırıdır. Anayasa, 76. Maddenin 2. Fıkrası açıktır ve bütün yasaların ve yargı içtihatlarının üzerindedir: “Terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.”
Bilindiği gibi 2972 Sayılı Mahalli İdareler Seçimi Hakkında Kanunun 10. maddesi, belediye başkanı ve belediye meclisi üyelerinin seçilme hakkını düzenlerken, Anayasa ve Yasalardaki milletvekili seçilme koşullarına göndermede bulunmuştur.
Memnu Hakların iadesine ilişkin düzenleme yasa düzlemindedir. Anayasanın açık hükmü yasayla değiştirilemez. Herhangi bir yargı organı, Anayasa ile yasa arasında çelişme olduğu zaman, Anayasayı uygulamak zorundadır. Kaldı ki, Abdullah Zeydan’ın memnu hakların iadesi yoluyla seçilme hakkı kazanması da mümkün değildir. Çünkü Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Abdullah Zeydan hakkındaki memnu hakları iade kararını iki yıl önce kaldırmıştır.
Vatan Partisi Genel Merkez Hukuk Bürosu Başkanı Nusret Senem önderliğinde Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’na dilekçe sunarak, teröre boyun eğen ve hukuku çiğneyen kararın yeniden incelenmesini talep edecektir.
DEVLET ZAAFININ GETİRDİĞİ AĞIRLAŞAN TEHDİTLER
Güneydoğu belediyelerimizin birçoğundan sonra Van Belediyesinin de terör güdümlü partiye ve terör hükümlüsüne teslim edilmesi, çok tehlikeli bir sürece girdiğimizi gösteriyor.
Anayasa Mahkemesi’nden AK Parti Hükümeti’ne, TBMM Başkanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na kadar Devlet organları, devlet egemenliğini, Türkiyemizin vatan bütünlüğünü, devlet tekliğini, ülke barışını koruma konusunda zaaf içindedir.
Anayasa Mahkemesi, PKK terör örgütünün aletleri olan BDP ve DEM partilerini kapatmadı. Bu uygulamada AK Parti Hükümetinin de sorumluluğu vardır. CHP merkezli ABD güdümlü muhalefet ise, terör örgütünün aleti olan partiyi açıkça korumaktadır.
Anayasa Mahkemesi, PKK güdümlü Partiye son iki yılda toplam 1 Milyar 140 Milyon TL verilmesini sağlayan kararı aldı.
Maliye Bakanlığı, PKK güdümlü partiye devlet hazinesinden 1 Milyar 140 Milyon TL verdi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, on gün önce Anayasanın değiştirilmesi konusunda uzlaşmaya vardıkları 64 maddeyi esas alan Yeni Anayasa sürecini yeniden gündeme getirerek, Türk kavramının vatandaşlık tanımından çıkartılması için işaret fişeğini yaktı.
Devlet zaafı sonucunda PKK Terör örgütü hendeklerden çıkartılarak yerel seçime sokuldu ve Güneydoğu belediyeleri PKK terör örgütünün, dolayısıyla ABD ve İsrail’in kanlı ve kirli ellerine verildi.
Böylece sınır boylarında teröre karşı kanla ve canla mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri, kuzeyden, kendi topraklarımızdan, PKK güdümlü belediyeler eliyle kuşatılmıştır.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, dün YSK’yı bu kararı nedeniyle kutlayarak, AK Parti içindeki ABD yanlılarının işgal ettiği adreslerin hangi konumlarda olduğunu açığa vurmuştur.
Devlet zaafı, Mehmetçiğe ihanet düzeyine varmıştır.
Mehmetçik ve Polisimiz, terörü temizliyor, Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Seçim Kurulu, terör örgütünün hendeklerden çıkartılmasını ve belediyeleri ele geçirmesini sağlıyor.
ABD ve İsrail’in “Kürdistan” adı altında İkinci İsrail’i kurma planlarının bir aşaması olan bölgesel özerkliğin zemini yaratılmıştır.
SAVAŞLARIN ORTASINDAKİ TÜRKİYEİÇ HATLARDAN DA KUŞATILIYOR!
Kuzeyimizde savaş var. Rusya, ABD emperyalizmine ve Ukrayna’ya karşı savaşıyor.
Güneyimizde Doğu Akdeniz’den Filistin, İsrail Siyonizmine ve ABD emperyalizmine karşı savaşıyor.
Yunanistan’ın Ege kıyılarında ABD askerî üsleri kuruldu, namlular Türkiye’ye batıyor.
Doğu Akdeniz’den ABD, İsrail ve Yunanistan donanmaları Türkiye’yi hedef alan intikam manevraları yapıyor.
Bütün bu sınır ötesi tehlike ve tehditlere ek olarak, Türkiye terör güdümlü belediyeler üzerinden iç hatlardan da kuşatılıyor.
Türkiye ekonomisi borç batağında ağır tehditlerle karşı karşıya.
YAKICI GÖREVLER:
GÜÇLÜ DEVLET GÜÇLÜ HÜKÜMET
İÇ CEPHEYİ SAĞLAM TUTMAK
Bu koşullarda büyüyen devlet zaafı, hükümet otoritesinin zayıflaması, yıkıcı muhalefetin ve terör örgütünün azgınlaşması, Türkiye olarak ve Türküyle Kürdüyle millet olarak, ilerde çok ağır bedeller ödememize neden olacaktır. Milletimiz, millî devletimiz, ordumuz ve polisimiz, ağırlaşan tehditlerle karşı karşıyadır.
İç cephenin sağlam tutulması belirleyicidir.
Vatan Partisi olarak, Millî Devletimizi zaaflardan arındırmak ve üreticilere dayanan güçlü bir millî hükümet kurmak amacıyla milletimizin bütün güçlerini birleştirmek için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getireceğiz.
İç cepheyi sağlam tutmak, Güçlü Devleti ve Güçlü Hükümeti kurmak, yakıcı görevdir.”