MEB tarafından onaylanan yeni müfredatın geri çekilmesi talebiyle Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliğinin çağrısıyla Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasına; Eğitim Sen üyelerinin yanı sıra CHP Çaycuma İlçe Başkanı Fahri Diler, CHP Çaycuma Kadın Kolları Başkanı Çiler Başoğlu, ADD Çaycuma Şube Başkanı Ercan Başar, emekli öğretmenler ve çok sayıda kişi katıldı.
Açıklamada; “MEB’in müfredat değişiklikleri ile asıl hedefi düşünmeyen, sorgulamayan itaatkâr nesiller yetiştirmektir” denildi.
Demokratik Eğitim İstiyoruz, ÇEDES'e Hayır, Bilimsel, Laik Eğitim İstiyoruz, Biat Değil, Özgür Düşünce, Müfredat Geri Çekilsin" sloganlarının atıldığı basın açıklamasında konuşan İsmet Akyol şunları söyledi:
"Millî Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz yıllar içinde defalarca değiştirilen, eğitim müfredatında bir kez daha kapsamlı değişiklikler yapmış ve taslak programları yayınlamıştır. 2024/2025 eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, 1, 5 ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlanacak olan müfredat gibi önemli bir konuda yapılan hazırlıklar eğitim alanında örgütlü sendikalar ve kamuoyundan uzak şekilde gerçekleştirilmiştir.
“KAMUOYUNA AÇIK OLMAMASI TEPKİLERİN HAKLILIĞINI ORTAYA KOYMAKTADIR”
Müfredat hazırlıklarının kimler tarafından yapıldığı ve nasıl geliştirildiği, hangi komisyonların ve kurumların (dernek, vakıf vb) bu komisyonlarda görev aldığı, programı geliştiren bireylerin yetkinlikleri ve uzmanlık alanlarının ne olduğu kamuoyu ile açık olarak paylaşılmamıştır. Müfredat değişiklik sürecinin kamuoyuna açık ve şeffaf şekilde yürütülmemiş olması yeni müfredata yönelik tepkilerin haklılığını ortaya koymaktadır.
Normal koşullarda müfredat değişikliklerinin içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerekir. Ancak MEB, ülkenin bugünü ve geleceğini yakından ilgilendiren böylesine önemli bir konuda ‘yangından mal kaçırır gibi’ hareket etmiştir. Hazırlıklarının on yıl sürdüğü açıklanan müfredat değişiklikleri için sadece bir hafta değerlendirme süresi belirlenmiş, eleştiri ve öneriler dikkate alınmadan değişiklikler onaylanmıştır.
“DİNSELLEŞME KUŞATMASININ EN TEHLİKELİ AŞAMASI”
MEB’in ÇEDES ve benzeri projeler üzerinden eğitim sistemi içine faaliyet alanı açtığı Diyanet İşleri Başkanlığının yanı sıra iktidarla iç içe olan dini vakıf ve cemaatler tarafından okullar, yurtlar, kurslar vb kurumlar tıpkı bir örümcek ağı gibi çepeçevre kuşatılmış durumdadır. Yeni müfredat değişiklikleri eğitim kurumları başta olmak üzere, eğitim sisteminde yaşanan dinselleşme kuşatmasının en son ve en tehlikeli aşamasını oluşturmaktadır.
MEB’in müfredat değişikliklerinde laik ve bilimsel eğitim geri plana itilirken, bütün ders kitaplarında ‘milli ve manevi değerler’ merkeze alınmıştır. MEB’in öncelikli hedefi eğitimin bilimsel esaslara dayanmasından çok, iktidarın siyasal ideolojisinin eğitim müfredatı ve ders kitapları üzerinden açık ve gizli olarak öğrencilere aktarılmasıdır. Müfredat taslağı başlığının “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” olarak belirlenmiş olması bu nedenle tesadüf değildir.
“İTAATKAR NESİLLER YETİŞMEKTEDİR”
MEB’in müfredat değişiklikleri ile asıl hedefi düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen itaatkâr nesiller yetiştirmektir. Bunun için öğretim programlarında bilimsel eğitim ile ilgili olan pek çok nokta özenle ‘sadeleştirme’ ya da ‘ayıklamaya’ tabi tutulmuş, tek adam rejiminin siyasal ve ideolojik hedefleri eğitim müfredatına yerleştirilmiştir. Eğitim müfredatında yapıldığı söylenen ‘sadeleştirme’ ile doğrudan bilim, tarih, felsefe ve sanat derslerinin hedef alınmıştır. Bazı derslerde ünite ve kazanım sayıları azaltılmış, 12 Eylül darbecilerinin ‘tek ırk, tek din, tek mezhep’ anlayışı üzerinden ‘Türk-İslam sentezi’ yaklaşımını merkeze alan değişiklikler yapılmıştır.
Eğitim sistemi açısından öğrencilere verilecek bilginin belirlenmesi, seçilmesi, müfredat ve ders kitapları üzerinden öğrencilere aktarılması süreci pedagojik olduğu kadar, siyasal bir nitelik de taşımaktadır. Bu durumun somut bir sonucu olarak yeni eğitim müfredatı, farklı yaş gruplarındaki çocuk ve gençlerin gerçek ihtiyaçlarından çok, iktidarın siyasal çizgisine paralel şekilde hazırlanmıştır. Bu durum, yapılan değişikliklerin başta eğitim alanı başta olmak üzere, toplumun farklı kesimleri tarafından haklı olarak tepkiyle karşılanmasına neden olmaktadır.
Bireycilikle, milliyetçilikle, dini-milli değerler ve rekabet ile yoğrulmuş, bilimsel, sanatsal, estetik yönden zayıf, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı bir eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur.
“BİAT VE İTAAT”İ MERKEZİNE ALAN BİR NESİL YETİŞTİRME PROGRAMI”
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla hayata geçirilen müfredat programı, mevcut hükümetin siyasal-ideolojik yaklaşımına “biat ve itaat”i merkezine alan bir nesil yetiştirme programıdır.
* Bir ihtiyaç analizi üzerinden gerekçesi toplumla paylaşılmayan,
* 100 yıl öncesinin hayalini 100 yıl sonrasının hedefi olarak planlayan,
* Öğretmenlerin, akademisyenlerin, program geliştirme uzmanlarının, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin iradesi yerine, göstermelik görüşler üzerinden şekillendirilen,
* Toplumsal fayda ve çocuğun üstün yararı ilkelerini değil, siyasal çıkarları merkezine alan,
• “Fıtrat, şükür, kanaat, cedel, medevvet, iffet, haram, helal” gibi ve daha birçok dini söylemlerle bilimsel-özgür düşünceyi, evrensel değerleri ortadan kaldırıp itiraz edebilen değil rıza gösteren nesiller yetiştirmeyi planlayan,
* Sorgulayan, eleştiren bireyler yerine “Erdem-değer-eylem” yaklaşımı ile “kamil insan” adı altında fıtrat ve şükrü model alan,
* Eğitimi, 12. Kalkınma Planında yer alan “Öğretim programları milli, manevi, ahlaki ve evrensel değerler esas alınarak ve küresel gelişmelere ve ihtiyaçlara uygun olarak güncellenecek.” yaklaşımı ile tamamen uyumlu halde, sermaye çevrelerinin isteklerini karşılayacak şekilde emek sömürüsüne rıza üreten bir mekanizmaya dönüştüren,
* Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yerine “telkin” i merkezine koyarak cinsiyetçi yaklaşıma sahip olan,
* Çok kimlikli, çok dilli ve çok kültürlü toplumsal yaşamımızı yok sayıp, tekçi ve asimilasyoncu bir anlayışı esas alan,
* Kamusal eğitimin yerine piyasacı eğitimi rehber edinen,
* Ülkenin ve çocukların geleceğini mevcut iktidarın kendi ikbaline kurban eden,
* Laikliğe, bilime, demokratik eğitime karşı olan,
* Asla kapsayıcı olmayan, son derece ideolojik olarak hazırlanan,
* Bu müfredatı reddediyoruz!
Eğitim müfredatı, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedefleyen, çocuk ve gençlerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren, Cumhuriyet'in aydınlanmacı değerlerini taşıyan laik ve bilimsel bir içerikte olmalı, çokdillilik temellinde anadili eğitimini esas alan yeni ve demokratik bir müfredat hazırlanmalıdır.
Eğitim Sen olarak eğitim müfredatı olmaktan çok uzak olan ve tek adam rejiminin yaratmaya çalıştığı dini esaslara dayalı toplum modelini temel alan, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz. Eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimiz, velilerimiz ve tüm kamuoyu ile birlikte bilime ve laik eğitime açıkça meydan okumak anlamına gelen müfredat değişikliklerine karşı birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz."