Çaycuma Belediyesinin 5. Çaycuma Günleri kapsamında düzenlediği “Zonguldak Bartın Karabük Çevre Düzeni Planı İçinde Filyos Vadisi ve Çaycuma'nın Yeri: Sorunlar / Potansiyeller” başlıklı panelin konuşmacılarından biri de, planlama sürecinde aktif olarak yer alan Çankaya Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Tunçer’di. Bölgeye 2004 yılından bu yana emek verdiğini söyleyerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Tunçer, “Bugün burada üç ilin planlamasını konuşacağız. Aslında tek ili konuşuyoruz, diğerleri Zonguldak’tan doğdu çünkü. Ama üç ilin birlikte planlanması çok doğru. Biz üç il bazında bir coğrafi bilgi sisteminin altlığını oluşturmayı amaçladık. Bakanlık bizim de baskılarımızla, burada havza bazında bir planlama yapmayı kabul etti. Stratejik paftalar hazırlanarak Bartın, Filyos ve Ereğli çayları havzasının planlaması söz konusu hale geldi. Bakanlık alışkanlığı gereği hastane nerede, okul nerede, sanayi nerede yer alacak bunların belirli olmasını sağlayan eski Çevre Düzeni Planı tarzı bir yaklaşım sergiliyordu. Ama benim teknik yöneticisi olduğum bu planda bunu bozduk ve 25 ayrı noktada 25 ayrı proje yer aldı ve bunlar plan üzerinde konumlandı. Bunu yaparken danışmanlarımızla birlikte 3 ili dolaştık ve elde ettiğimiz bilgileri coğrafi bilgi sistemlerine aktardık. Arkadaşlarımızla birlikte sit alanları, kültür yapıları; jeolojik yapı, jeolojik alanlar, hidrojeolojik yapıyı analiz ettik. Bunları analiz ederken Batı Karadeniz’in nüfusu, iklimi, göç verme olgusu da çok önem taşıyordu.” dedi. 

ÇOK ÖNEMLİ ÇEVRESEL SORUNLAR ÖNÜMÜZDE DURUYOR 

Bölgenin ekolojik durumunda değinen Prof. Dr. Tunçer, “Ekolojik yapıyı, giderek kaybolan ormanları, erozyonu inceledik. Dünyanın yüz sıcak noktasından bir olan Yenice ormanları gibi hala koruma altına alınamamış bölgeleri biyolog ve orman mühendisi olan hocalarımızla birlikte dolaştık. Elde ettiğimiz bulguları plana da yansıtarak oralara koruma kararları getirdik. Hâlâ izlemeye çalışıyorum, bizim çok önem verdiğimiz çevresel sorunlar hala sürüyor. Su kirliliği, deniz kirliliği, erozyon, kıyıların doğru yönetilmemesi ve kentlerdeki hava kirlilikleri gibi çok önemli çevresel sorunlar önümüzde duruyor. Nüfusu dikkate alıp, geleceğe doğru projeksiyonlar yaptık. Ekonomik yapıyı temel sektörleri ele alarak projeksiyonlar geliştirdik. Kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin yaptığı projeleri dikkate alarak geleceğe yönelik sonuçlar üretip alt ölçekteki planlara yol gösteren bir planı ortaya çıkardık.” dedi. 

İSTANBUL’DA YOĞUNLAŞAN GEMİ TRAFİĞİNİN BÖLGEYE YÖNLENDİRİLMESİ TALEBİ DE PLANLAMAYA ESAS OLAN KONULAR ARASINDADIR 

Konuşmasına planladıkları stratejik projeleri anlatarak devam eden Prof. Dr. Tunçer, “Bunlardan birincisi Filyos Vadisi Projesi idi. Bu kapsamdaki Filyos Limanı bizim çalışma yaptığımız dönemde henüz inşa halindeydi. Biz çalışmayı tamamladığımızda Sakarya Gaz Sahası’ndaki doğal gaz bilinmiyordu. Bunun limana etkisi notlarımda var. Saltukova havalimanının bölgedeki önemi ve gelecekteki etkisi plana yansımıştır. Karayolu, havalimanı ve demiryolunun entegre bir şekilde yer alması, burada 180 bin kişilik bir bölgesel çalışma alanı tasarımının ortaya çıkmasını sağlamıştır. İstanbul’da yoğunlaşan gemi trafiğinin bölgeye yönlendirilmesi talebi de planlamaya esas olan konular arasındadır. Bölgemizin en önemli girdisini sağlayan taşkömürü üretimi ve maden işletme projelerine, ikinci stratejik hedef olarak planda yer verilmiştir. Kömür bölgemizin en önemli enerji kaynağıdır, bu kaynağın hem doğayı koruyacak hem de kaynağı tüketmeyecek şekilde kullanmamız gerekir. Kömür havzamızda milyonlarca ton kaynak var, bunların kullanımı çok önemli bir konu, tüm bunlar plan notlarımızda yer alıyor. Bir diğer stratejik projeyse demir çelik üretimidir. Kademir ve Erdemir’in uluslararası rekabete açılacak şekilde organize olması, üniversite ile Ar-Ge konusunda işbirliği yapılıp yeni sanayi bölgeleri oluşturulması mekânsal kararlar getirildi. Saltukova Havalimanı stratejik proje olarak planda yer aldı.” dedi. 

ZOSOFF kurtarma görevinde! 1,5 metre karda zor anlar! ZOSOFF kurtarma görevinde! 1,5 metre karda zor anlar!

BÖLGENİN DOĞAL DEĞERLERİN KORUNMASI PLANDA ÖNCELENEN HEDEFLER ARASINDA 

Planın önemli stratejik projelerinden birinin tarihsel ve kültürel değerleirn korunması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tunçer bölgede, Safranbolu, Amasra (Sesamos/Amastris), Bartın (Pathenios), Hisarönü/Filyos (Tieion, Tios), K.Ereğli (Herakleia Pontika), Kurucaşile (Kromna), Çakraz (Erythinoi), Mugada ve Hadrianapolis gibi önemli antik kentlerin bulunduğunu ve bunların korunup turizme kazandırılması yönünde planda önlemler alındığını söyledi. Su kaynakları, akarsular, ormanlar kıyılar gibi doğal değerlerin korunmasını da planda öncelediklerini dile getiren Prof. Dr. Tunçer, “Doğal değerlerin koruma kullanma dengesi içinde değerlendirilip sürdürülebilir eko-turizm projeleri geliştirilmesi planın hedefleri arasında yer alıyordu. Klimatizm, at ile gezinti, dağcılık, doğada serbest yürüyüşü, kamping / çadırlı kamp, kayak, kuş gözlemciliği, mağaracılık, trekking, yamaç paraşütü etkinlikleri için uygun alanları olan bölgede bu faaliyetlerin geliştirilmesi de önerilerimiz arasında yer aldı.” dedi. 

FİLYOS VADİSİ'NİN EKOLOJİK DENGESİNİN KORUNMASI VE GÖZETİLMESİ EN ÖNEMLİ KONULAR ARASINDADIR 

Konuşmasına projenin bugünkü durumunu anlatarak devam eden Prof. Dr. Tunçer, “Filyos Vadisi için Türkiye’nin GAP’tan sonra gerçekleştirme hedefi olan en büyük yatırımlardan biri olan ‘Filyos Projesi’ geliştirilmiştir. Bu kapsamda çayın kuzeyde Karadeniz’deki deltası ile güneyde Gökçebey arasındaki bölümündeki 1 km genişliğindeki hat, ‘Filyos Serbest Bölgesi’ ilan edilerek delta kısmına Türkiye’nin en büyük limanlarından birinin yapılması kararlaştırılmıştır. Projenin sorumluluğu ise o vakitlerde Karabük Demir-Çelik İşletmeleri KARDEMİR üslenmiştir. Bölgesel kalkınmayı sağlayabilecek olan Filyos Limanı'nın DLH'dan elde edilen bilgilere göre ilk etapta 5 milyon ton/yıl, ikinci etapta 20 milyon ton/yıl olmak üzere 25 milyon ton/yıl kapasiteye sahip olacak şekilde gerçekleştirilmesi söz konusudur. Türkiye'nin Akdeniz ile Karadeniz kıyıları arasındaki kuzey-güney yönündeki intermodal ve demiryolu taşımacılık koridorlarının geliştirilmesi, Türkiye'nin Akdeniz Havzası ile Karadeniz'in kuzeyindeki ülkeler arasında önemli bir lojistik koridor olmasını sağlayacaktır. Filyos Limanı ve lojistik merkezi, doğru kurgulanacak alt ve üstyapısıyla yurtiçi ve yurtdışı taşımacılık koridorları üzerinde önemli bir ekonomik yapıya dönüşme kapasitesine sahiptir. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra Türkiye'nin özel liman işletmeciliğindeki ulusal ve uluslararası deneyimiyle verimli bir şekilde işletilecek Filyos Limanı'nın rekabette güçlü bir konumda olacağı öngörülmüştür. Filyos Limanı ile Karadeniz'de bulunan Romanya, Ukrayna, Rusya ve Gürcistan limanları arasında kurulacak düzenli gemi ve Ro-Ro hatları, bu limanlar arasındaki iş birliğini ve hacmini artıracaktır. Buradaki en önemli iki nokta Filyos Limanı ile lojistik merkezinin mutlaka Türkiye ana demiryolu hattına bağlantısının sağlanması ve Filyos Vadisi'nin ekolojik dengesinin korunması ve gözetilmesidir.” dedi. 

PROJE UZUN VADELİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR 

Filyos Serbest Bölgesi’nin etkin olabilmesinin, öncelikle bölgedeki Filyos Çayı ıslahı, barajlar gibi diğer büyük projelerin yaşama geçirilmesi ile mümkün olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Tunçer, “Bu nedenle bu proje uzun vadeli olarak değerlendirilmektedir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından Ekim 2018'de yayınlanan ‘Türkiye Lojistik Master Planı’nın Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de doğu-batı koridorlarına ek olarak kuzey-güney taşıma koridorlarının geliştirilmesini öngörmüştür. Batı Karadeniz Kalkınma Ajansınca hazırlatılan ve Kasım 2020'de yayımlanan ‘Filyos Lojistik Merkez Araştırma ve Ön Fizibilite Raporu’nda Filyos Limanı odaklı planlanan lojistik merkezle ilgili önemli bir çalışmadır. Serbest Bölge ile de bölgede ticaretin geliştirilmesinin amaçlandığını belirterek, ‘Filyos Vadisi Projesi'yle doğrudan 8-10 bin, dolaylı olarak ise 20-25 bin kişiye varan yeni istihdam oluşturulması, eğitim, sağlık ve altyapı yatırımlarının yapılması ve 50-60 milyar dolar düzeyinde hasılat oluşturacak ticari altyapının bölgede oluşturulması ile cari açığın azaltılmasına katkıda bulunulması beklenmektedir.” diyerek konuşmasını sürdürdü. 

PLANLAMA SÜRECİNDE AMASRA’DA YAPIMI PLANLANAN TERMİK SANTRALE KARŞI ÇIKILMIŞTIR  

Tunçer konuşmasının son bölümünde yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı: “Mugada-Kızılkum-Filyos bağlantı yolu. Mugada-Kızılkum Bölgesinde kamuya ait arazilerin tespiti. Eğitim ve dinlenme tesisi yapılmak üzere yer tahsisi. OSB parsellerinin tahsisi (Filyos Bölgesi ile ilgili sanayi alanlarının tespiti). Bartın Belediyesi tarafından Çaycuma yolu istikametinde yeni konut ve sanayi parselleri üretilmesi ve imar planlarının yapılması. Filyos-Bartın demiryolu bağlantısı, Kozcağız-terminal arası bölgede arsa üretimi. Bartın Üniversitesinde teknopark açılması. Bizim planımız Bartın, Karabük ve Zonguldak’ı birlikte ele alan stratejik, yapısal bir plan olarak ortaya çıktı. Planlama sürecinde Amasra’ya yapılması planlanan termik santrale karşı çıktık. O zamanki Vali, ‘Hocam siz neden bu santrale karşı çıkıyorsunuz, biz buraya ekolojik sanayi bölgesi yapacağız’ dedi. Ben de ona, ‘Günde 20-25 vagon yakan bir tesis nasıl ekolojik sanayi olur.’ dedim. Sonra beni bakanlığa şikayet ettiler. Hakkımda soruşturma açıldı. Ben o belgeleri onurla saklıyorum. Tabii ki o süreçte sivil toplumun, yerel yönetimlerin karşı çıkışı, ÇED halkın katılımı toplantılarının yaptırılmaması gibi birçok şeyde o santralin iptal edilmesine büyük katkı sundu. Bu apayrı, kitabı yazılması gereken bir şeydir.” diyerek tamamladı. 

Editör: Hanife Küçük