Zonguldaklı araştırmacı yazar Hayati Yılmaz zaman zaman Zonguldak ile ilgili yazdığı araştırma yazılarıyla gündeme gelmeye devam ediyor. Zonguldak hakkında merak edilenleri ve bilinmeyenleri araştırmalarıyla gün yüzüne çıkartan Yılmaz, Zonguldak’ın değerlerini ele alarak yazmış olduğu son yazısında Zonguldak’la özdeşleşen kestaneden cevize, çilekten sucuğa birçok değerin marka olabileceğine değindi.
Yılmaz, konuyla ilgili olarak şunları yazdı;
Bütün mesele, Zonguldak markası yaratmak
Bir çoğumuz biliyoruz. Zonguldak kestanesi ve cevizinin kendine has görüntüsü ve tadı vardır. Bu özelikleri ile diğer illerden farklılık gösterdiği için bir marka değeri taşır.
Yalnız bu zamana kadar bu ağaçlar doğada kendi kendine yetişmiş veya toplama usulü, kendileri tüketmek için bahçelere ekilmiş. Özelikle Zonguldak kestanesi neredeyse sadece orman ürünü olarak kendi kendine yetişmekte. Üstelik ormandan kestane toplamak yasaklandığından tonlarca ürün toprak oluyor.
Enerji santralleri kurulması ile ormanda kendi kendine yetişen kestane ağaçlarının ise son 20 yılda önemli miktarının kuruduğu gözlenmekte. Oysa kestane ağaçları 1000 yıla kadar yaşayabilen ağaçlardır.
ZONGULDAK'TAN DÜNYAYA YAYILDI
Kestanenin Zonguldak’tan dünya geneline dağılması MÖ 5. YY’da gerçekleştiğini biliyor musunuz?
Buradan Yunanistan'a getirilmiş ve oradan Avrupa’ya yayılmış. İtalyan kestanelerinin Batı Karadeniz Kestane ağaçları neslinden olduğu vurgulanıyor.
Bölgede doğa bile kendi yağmurunu kendi sağlıyor. Bölgemize has “kestane yağmurları” zamanı diye bir takvim var. Ama biz kestaneleri kurutuyoruz.
Nedense Zonguldak’ta bu ürünler için küçümseyici bir bakış açısı var. Zonguldak'ta hiç destek almadan, kurumsallıktan uzak, köylülerin kendi kendine ek iş olarak bellediği ceviz üretimi yıllık ortalama 2700 ton. Cevizin kilosu 120 TL, bir yıllık gelir 330 milyon. Bu da 1592 kişinin aylık askeri ücretine denk geliyor. Eren santralinde çalışan işçilerin iki katı.
Adam akıllı yapıldığı zaman TTK'nın tüm işçi maaşlarını geçmeyeceği ne malum? Sadece ceviz için bu.
Zonguldak'ın marka değeri oluşturacak ürünleri o kadar çok ki; bunların bazılarını aşağıda vereceğim.
500'Ü AŞKIN AİLE OSMANLI ÇİLEĞİ ÜRETİMİNDEN GEÇİMİNİ SAĞLIYOR
Ereğli Osmanlı Çileği, ilk defa 1900'lü yıllarda Osmanlı zamanında dikilmiş.
1930 yılında Türkiye'nin devlet tarafından kredilendirilen ilk konserve fabrikası, Osmanlı çileğinin yoğunlaşması ile birlikte Karadeniz Ereğli'de kurulmuş. 1960'lı yıllarda Karadeniz Ereğli'de Osmanlı çileği üretimi had safhaya ulaşır ve ülke genelinde adını duyurmaya başlamış. Osmanlı çileğinden yapılan likör Türkiye Devleti tarafından sadece Avrupa'nın zengin sofralarında kullanılmak üzere ihraç edilmeye başlanmış.
Sonra ne mi olmuş?
Osmanlı çileğinin üretimi 1960'lı yıllardan sonra büyük bir gerileme sürecine girmiş ve 1985'li yıllara gelindiğinde neredeyse kaybolmaya yüz tutmuş. 1994 yılından sonra belediye tarafından desteklenen Osmanlı Çileği üreticilerine ücretsiz çilek tohumu verildikten sonra yine belediye tarafından kurulan seralarda fide yetiştirilmeye başlanmış.
Bugün Karadeniz Ereğli'de halen 500'ü aşkın aile Osmanlı Çileği üretiminden geçimini sağlamaktadır.
Ben aşağıda Zonguldak ile özleşen, özen gösterildiğinde şehrin marka değerini oluşturacak listeyi hazırladım.
Elpek Bezi, Baston, Manda Yoğurdu, Osmanlı Çileği ve Likör-reçel, Siyez Buğdayı, Balık ve balık ürünleri, Filyos Canlı Balık Restoranları, Soslu Kebap, Ereğli pidesi, Bülent Ecevit Üniversitesi, Kozalak reçeli, Reçine ve Kehribar, Defne Yaprağı, Karaelmas Ekspresi, Türkali Sahili, Kestane- Kestane balı-Kestane reçeli, Ceviz, Mürdüm Eriği, ÇATES A Müzesi, Kuşburnu ürünleri, Kadıoğlu Mozaikleri, Tion Antik Şehri, Su Kemeri, Gümeli Yaylası, Herkime Evleri, Tenekede tavuk, Keşkek, Çöpele, Sütlü Armut, Varagel, Sera Ürünleri, Filyos Vadisi, Çektirme tekneleri, Kocayemiş, Çadır turizmi, Bungalov evleri, Orman kampları, Karavan turizmi, Pelemet Kumaşı, Porsuk Ağaç, Trüf Mantarı, Keş Peyniri, Kiremitte köfte, Kız Mantarı, İstanbul- Ereğli- Zonguldak Vapur Seferleri vb…
Bunlardan hangisi markalaşır, hangisi marka değeri taşımaz bilmem ama bildiğim bir şey var; Almanya’dan, Zonguldak’a kadar en iyi sucuk Çatalağzı’nda yapılıyor. Fakat Çatalağzı dışına çıkamıyor.
Almanya’da 25 Euro’ya satılan en iyi sucuk markası, Çatalağzı’nda üretilen sucuğun tadının yanına yaklaşamaz.
Teşvik, tanıtım, pazarlama ve reklam.
Bütün mesele Zonguldak markası yaratmak.