“Güzel yurdun güvenliği emanettir bizlere

Jandarma'dır ulaştıran adaleti her yere”

 

Veya

“Jandarmanın alayları koğuştur, koğuştur

Benim yarim jandarmada çavuştur, çavuştur”

 

"Eski Kayseri Valiliği-İl Jandarma Alay Komutanlığı"

Askerdeki sabah-akşam koşularında bu dizeleri söyleyeli tam 38 yıl geçmiş.

Evet…

Yaşamak, iz bırakmaktır.

Unutulmayacak izlerse hatıralardır.

Hani derler ya: Gençler hayalleriyle, ileri yaştakiler de yaştakilerse hatıralarıyla yaşar.

Her ne kadar ileri yaşta olmasak da hayat yolculuğunda epey yol aldık diyebiliriz.

O nedenle biz de hatıralarımıza daha fazla zaman ayırmaya başladık.

Hatıraların en kallavisi de asker ocağında biriktirilendir.

Ömür boyu sürecek arkadaşlıkların, olgunlaşmanın enstitüsüdür asker ocağı.

Askerlik yaptığınız şehir bi’yerde ikinci memleketiniz olur.

Dolayısıyla bu yazımızı da Askerlik Şubesinde başlayıp Kütahya, Bilecik ve Kayseri’ye uzanan hayli renkli askerlik hatıralarımdan kesitler paylaşmaya ayırdım.

Askerlik yaptığım şehirlerin tarihine ve 38 yıl önceki zamanın ruhuna ışık tutma gayesiyle kaleme aldığım bu yazımı umarım beğenirsiniz.

Efendim, tam 58 yıl önce dünyaya gelmişim.

Doğduk, büyüdük derken ne zaman askere hazır ve nazır bir genç olduk fark edemedik bile.

“Her Türk asker doğar” amenna…

Askerlik duygularımı iliklerime kadar hissetmeye ise 1985 yılı başında Askerlik Şubesi’nden 65/1 tertip sülüsünü aldığımda başladım.

“Eğitimde ter dökmeyen savaşta kan döker!”

Yakınlarımızla yaptığımız veda seremonisinin ardından revan olduğumuz asker yolunda bir günün sonunda Kütahya 1. Jandarma Er Eğitim Taburu’na vardık.

Teslim olup askeri kıyafetlerimizi giydikten sonra çıktığımız ilk içtima alanındaki uzun duvardaki beyaz zemin üzerine kan kırmızısı kırmızı renkle yazılan “Eğitimde Ter Dökmeyen Savaşta Kan Döker!” ifadesi beni oldukça etkilemişti.

Askerliğin şakası yoktu ve askerlik demek, eğitim demekti.

Burada geçen iki haftalık eğitimin ardından “Çavuş talimgâhı” olarak bilinen Bilecik 9. Jandarma Eğitim Alayı’na nakledildik. Burası, komutanlığını Tuğgeneral Saim Keleştimur’un yaptığı Zonguldak 3.Jandarma Er Eğitim Tugayı’na bağlıydı. (Keleştimur, bir önceki dönemin de Zonguldak Sıkıyönetim Komutanıydı.)

Üniversite dâhil, hayatımda en fazla derse çalıştığım, bir o kadar da eğitim ve spor yaptığım yer Bilecik Jandarma oldu. İğnenin deliğinden geçirildiğimiz zorlu “Jandarma Çavuş” eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra Kayseri İl Jandarma Alay Komutanlığı’na dağıtımımız yapıldı.

 

Kayseri’de Jandarma nerede?

On günlük rüya gibi dağıtım izninin ardından Mavi Trenle Kayseri’ye vardım ve birliğimi aramaya koyuldum.

Fakat o da ne?

Çok sayıda askeri birliğe ev sahipliği yapan şehirde kime sormuşsam İl Jandarma Alay Komutanlığının yerini tam olarak bilmiyordu.

Neyse ki güneşin vedaya hazırlandığı günün sonuna doğru kapısında “İl Merkez Jandarma Bölük Komutanlığı” yazan bir yere ulaştım.

Kapıdaki nöbetçi askere İl Jandarma Alay Komutanlığı’nı sorduğumda “Burası değil ama siz içeri geçin, oraya sizi biz götüreceğiz.” cevabını vermişti. İçeri girip bir süre bekledikten sonra bir onbaşı nezaretinde İl Jandarma Alay Komutanlığı’na götürüldük.

Doğru adrese geldik gelmesine de arka kapısından girdiğimiz bina hiç askeri kışlaya benzemiyordu. Kıdemli askerlerden birisi, ana giriş kapısı Kayseri’nin meydanına açılan binanın Valilik ve Jandarma Komutanlığı olarak birlikte kullanıldığını söyledi de üzerimizdeki şaşkınlığı atabildik.

Binanın arka girişinde jandarma, ön nizamiye kapısında polis ve jandarma nöbet tutuyordu. Eski Zonguldak valilik binasını hayal edin, öyle bir yer,

Kayseri’de kısa bir süre sonra çavuş adayı onbaşılıktan kurtulup beklediğim “Çavuş” rütbesine kavuştum.

Merkez ve ilçe komutanlıklarının kömür ihtiyacı Kayseri’den karşılandığından, ilçelere giden kömür yüklü araçlara refakat ederek, göreceli dahi olsa ilçeleri öğrenmiş oluyordum.

Çok sayıda askeri birliği ağırlayan Kayseri’de askeri araçlar kol gezer, her yer asker kaynardı Bir pasajda kurulu Komando Çarşısı’nda askeri kıyafet vs. ne ararsan bulabilirdiniz.

Jandarma açısından da özel bir yerdi Kayseri. İl Jandarma Komutanlığı’nın yanı sıra Jandarma Bölge Komutanlığı da burada konuşluydu.

Zonguldakspor Kayseri’de!

Henüz otomatik telefonlar yaygınlaşmadığı için Kayseri Tren İstasyonu’na gider, demiryolu otomatik telefonundan memleketteki demiryolcu yakınlarımızla görüşürdüm.

Zonguldakspor ve Kayserispor Birinci lig’deydiler.

Kayserispor maçlarında Jandarma olarak güvenlik amaçlı görev yapardık. Nezihi ve Fuatlar’ın top koşturduğu Zonguldakspor’u Kayseri’de izlemek ayrı bir keyif verirdi.

Kayseri’de Adli Mahkemelerin yanı sıra Devlet Güvenlik Mahkemesi ve Askeri Mahkeme de bulunuyordu.

Tezkereci ayları, Kayseri Cezaevi Jandarma Karakolu ve onun uhdesindeki Devlet Hastanesi Mahkûmlar Koğuşu birliğinde geçti.

Kadın-erkek yaklaşık üç bin hükümlü ve tutukluyu barındıran büyük bir cezaevinin koruma karakoluydu burası.

Mahkûmları tedavileri için sağlık kuruluşlarına, duruşmaları içinse davalarına göre Devlet Güvenlik, Adli ve Askeri mahkemelere götürüyorduk.  

Uzun süre hastanede tedavi edilmesi gereken tutuklu ve hükümlüler için Devlet Hastanesi’nde Mahkûmlar Koğuşu yer alıyordu. Bunların korunması için de küçük bir jandarma birliği bulunmaktaydı. Son görevim bu birliğin komutanlığı oldu.

Verilen her görevde ve her yeni görev yerinde, jandarmanın çok çeşitlilik arz eden görevlerini icra etmiş olmanın sevinç ve gururunu yaşadım.

Ayrıca eşsiz coğrafya, tarih ve kültüre sahip kadim şehrimiz Kayseri’nin sosyol-kültürel ve ekonomik hayatını tanıma fırsatı buldum.

Hani sayılı günler geçer ya, benimde öyle oldu.18 ay geldi, geçti.

Sonunda da Kayseri’de öbek öbek biriktirdiğim asker hatıraları trene yükleyerek Zonguldak’a götürdüm.

Kendimden yıllar sonra oğlumun da vatani görevini Jandarma olarak yapması sevinç ve gururumu katmerleştirmiştir. 

Bu duygularla Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Jandarma Teşkilatımıza selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.