Karadeniz'in incisi olarak bilinen Zonguldak sadece doğal güzelliklere değil, aynı zamanda zengin bir tarihi geçmişe de sahiptir. Özellikle İslam medeniyetinin Anadolu'ya yayılım sürecinde önemli bir role sahip olan Zonguldak'ın Müslümanlık tarihi, Zonguldaklı araştırmacı tarih yazarı Hayati Yılmaz'ın titiz çalışmasıyla gün yüzüne çıkarılmıştır.
İşte Yılmaz’ın o tarihi araştırmasının detayları;
EMEVİLER DÖNEMİ; İLK TEMASLAR
Zonguldak’a ilk Müslüman devletin ulaşması Emevî zamanında gerçekleşti. Emevîler Anadolu’ya ilk kez 667 yılında ulaştılar. Anadolu’ya 636 yılında girmelerine rağmen Kuzey’de Zonguldak’a, Güney’de Çanakkale olmak üzere 30 yıl sonra iki yol açtılar. Fakat hakimiyetleri 10 yıl kadar kısa sürdü. Ortadoğu’da Arapların içinde yaşanan karışıklık Emevîlerin gücünü, Romalılara karşı azaltmış ve geri çekilmişlerdi.
Yani buradan sadece 10 yıl bir Müslümanlık hakimi ekleyebiliriz.
SELÇUKLULARIN ANADOLU'YA GİRİŞİ VE ZONGULDAK
Müslüman Selçuklular, Anadolu’ya Malazgirt Savaşının ardından 1071 yılında girmişti. Bu tarihten sonra hızla Anadolu’ya yayılan Türkler, Zonguldak’a ilk gelişleri 10 yıl kadar sürdü. Yani 1080’li yıllar. Fakat henüz herhangi bir devlet veya bir beylik düzeyinde yerleşim değildi.
1071 Malazgirt Savaşı`ndan sonra Süleyman Şah İznik`e kadar gelerek Anadolu Selçuklu Devleti`nin ilk temellerini atmıştır. Alparslan Malazgirt Savaşı`ndan sadece bir yıl sonra Karahanlılar tarafından hançerlenince Büyük Selçuklu İmparatoru olan oğlu Melih Şah`a bağlı kalmak kaydı ile Süleyman Şah Anadolu Selçukluların başına geçti.
Anadolu Selçuklular, Büyük Selçuklu İmparatorluğu içinde kalan bir bölge idaresiydi.
Büyük Selçuklular belki de gayri Müslimlere karşı, ilk ve tek büyük savaşı Malazgirt'te yapmıştı...
Süleyman Sah, Selçuk Bey'in oğlu Arslan Yabgu'nun torunudur. Babası Kutalmış Bey`dir. Kutalmışoğlu Süleyman.
Süleyman Şah İzmit`i kendine üst yapmasına rağmen henüz Anadolu'nun kıyıları Selçukluların ellerinde değildi. Karadeniz`in tamamı Roma İmparatorluğu hakimiyetindeydi. Hatta bazı kaynaklara göre Kıpçak Türkleri Bizans’ın Türk saldırılarından koruması için bölgeye yerleştirildikleri yazar. Ayrıca Balkanlardan yine şaman inancına sahip Kumanlar da Kıpçaklara karışmıştır. Bu Türkler Müslüman değildi. Daha çok Şaman inancına sahip Kıpçaklar ve Kumanlar böylelikle Batı Karadeniz’de ibadet sorunu yaşamıyordu.
ÇOBANOĞULLARI VE CANDAROĞULLARI BEYLİKLERİ
1200 yıllara gelindiğinde Hüsameddin Çoban Bey Kastamonu’da varlığını göstermeye başladı. Beraberindeki halk Kayı boyundan Müslüman Türklerdi. Romalıların zayıfladığı Cenevizlilerin kıyı bölgesini hakimiyetinde bulunan Batı Karadeniz artık Müslüman Türklerin rahatlıkla ibadet yapabilecek bir yeri haline dönüşüyordu. Bazı kaynaklara göre Osman Bey Hüsameddin Çoban’ın yanında bir süre kaldı.
Hüsameddin Çoban 1224 yılında Kırım'a sefer düzenleyerek Sudak kentini aldı, bu kente bir cami yaptırdı ve Kıpçak Hanı ile Rusları kontrolü altına aldı. Bu sebeple ikinci kez Kıpçak halkı köle olarak Batı Karadeniz’e geldi. Kendisi ölünce yerine oğlu Alp Yürek geçti.
Yavlak Arslan'ın yerine geçen oğlu Mahmud Bey zamanında Bizans'a akınlar düzenlemiş; en sonunda I. Süleyman Paşa'nın kuvvetleri ile yapılan savaş sonucu 1309 yılında öldürülmüştü. Böylece Zonguldak’ın bir kısmı Candaroğulları'nın eline geçti ve Çobanoğluları Beyliği son buldu.
Candaroğulları Oğuz Türklerinin, Kayı boyundandı. İlhanlı hükümdarı Geyhatu tarafından Eflani'nin Şemseddin Yaman Candar'a verilmesi sonucu 1291 yılında kurulmuştur.
OSMANLI BEYLİĞİ ZONGULDAK’IN YERLERİNİ ALDI
Osmanlı Beyliği'nin büyümesi ve Venedikliler ile yapılan anlaşma ile 1337 yılında Akçakoca, Konuralp ve Hızır Bey komutasında Zonguldak'ın bazı yerleri alındı. Fakat kıyılardaki Ereğli ve Amasra kaleleri Cenevizlilerin elinde kaldı.
Nihayetinde en son 1453 İstanbul fethinden sonra 1459-1460'ta Karadeniz seferine çıkan Fatih Sultan Mehmet; Zonguldak, Bartın, Safranbolu olmak üzere tüm Batı Karadeniz`i Osmanlı topraklarına kattı.
İSLAMIN YAYGINLAŞMASI
Osmanlı toprağı olduktan sonra Batı’dan gelen Türkler çiftçi olarak geldiler. Bu nedenle büyük çoğunluğu tepelik arazilere yerleşti. Osmanlı’nın vergi sistemine tabi tutulduklarından, ibadet yapabilecekleri camileri yapacak paraları yoktu. Karın tokluğuna çalışıyorlardı. Köylerde cami bulunmuyordu. Bu neden ile kendilerine Müslüman olarak bir düzen yarattılar. Köylerde derme çatma yapılarda ibadet yapmak için oda inşa ettiler veya bazı evleri ibadethaneye çevirdiler. Minaresiz evlerde namaz kıldılar.
Osmanlı zamanında camiler genelde merkezde, meydanlardaydı. Bu sebep ile Cuma günleri Cuma namazını kalmak için köylerden inen köylüler, aynı zamanda cami etrafında kurdukları pazar ile ürünlerini satıyor veya kendilerine bir hafta yetecek ürün satın alıyorlardı. Birçok yerleşim yerinde eski camilerin olduğu yer cuma yeridir. Bu yerlerin isimleri ise Cuma ile ilgilidir. Bölgemizde Osmanlı zamanından kalma camiler genelde bağış yolu ile yapılmış yüksek mertebeli insanlar tarafından yaptırılmıştır.
CUMHURİYET DÖNEMİ
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Muhtarlıklar ve köy cemiyetlerinin cabaları sonucunda köylerde de cami yapılmaya başlandı. Bugün bu topraklarda Cumhuriyet’in kazanımları ile bir köyde iki cami bile bulunuyor.
Bu bilgilere göre Zonguldak, Emevî 10, Selçuklu 130, Çobanoğluları 108, Candaroğulları 140, Osmanlı 581, Türkiye Cumhuriyeti 102; toplam 945 yıldır yerleşim olarak, 865 yıldır da devlet olarak Müslüman toprağı olmaya devam ediyor.