Kent konseyi seçiminin öncesi ve sonrasında ne yazdıysak aynısını çıktı.
Zonguldak Kek Konseyi’nin seçimine telaşlı adımlarla giderek, bürokrasi ve siyaset tekelinde kahramanca vuruşarak oy verenler ile aslında neye oy kullandıklarını anlamadan, şövanist duygularla Yesari Sezgin’in yeniden, yeniden, yeniden seçilmesi için çarpışanların kına yakması gereken bir durum oldu!
Çünkü onlar kent değil kek olmayı tercih etti!
Öncü’yü ihbar ediyoruz!
Zonguldak’ta bir asfalt şirketi var.
Adı Öncü.
İhaleyi aldığında bunlar yapıyor.
İhaleyi kaybettiklerinde yine bunlar yapıyor.
İhaleyi kazanan kimse hem para kazanıyor hem de bu firmaya kazandırıyor.
Ortada bir asfalt soygunu varsa el ele, gönül gönüle verip birlikte soyuyorlar.
Soygunun, hırsızlığın adı ticaret.
Her şey kitaplara uygun.
Öncü sabıkalı bir firma.
Geçmiş dönemlerde yapılan bazı asfaltlarla ilgili sonuçlar malum.
Ancak her ne hikmetse belediyeler ve başkanları dönüp dolaşıp Öncü’nün kucağına oturuyor.
İtiraz edenlerin çoğu dönüp dolaşıp yine Öncü’ye teslim oluyor.
Patronlarını da müdürlerini de tebrik etmek lazım!
Mesele ticaret ise kimseye pek kızmamak lazım.
Sorun firmada değil sorun bu firmaya kapıları açık bırakanlarda!
Yat turunda dolsun kadehler
‘Bütün’ler ne zaman yarım oldu.
Kuyruğundan yakalansın palamutlar!
Bu firmanın yaptığı tüm kamu işlerinin ihaleleri ile yaptıkları asfaltın kimyevi içerikleri ve diğer standartları incelenmeli!
Şüpheler giderilmeli.
Her noktadan alınan numuneler kamuoyuna açıklanmalı.
Varsa usulsüzlük yargıya taşınmalı.
Var mı peki bunları irdeleyebilecek bir kanun adamı, bir savcı?
Uzun lafın kısası bu ülkede soyanlar kadar soyduranlar da hırsızdır!
Unutmadan!
Belediye Başkan Adayı Şenol Şanal’ın bir asfalt tesisi kurma vaadi vardı da asfalt lobisi çılgına dönmüştü!
Hani böyle bir tesis yakın çevredeki tüm belediyelerin asfalt ihtiyacını karşılayacaktı ve belediyeler soydurulmayacaktı!
Böyle bir ayıp olamaz!
Üzülmez Kültür Vadisi Projesi’nin lansman toplantısına katılanlardanım.
Yıllardır bu şehrin turizm potansiyeli için kafa yoran bir kardeşiniz olarak öncelikle emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Önemli olan yapmak, milyonları akıtmak değil.
Önemli olan o milyonları harcadıktan sonra bir tarafta bu şehrin kültürünü yaşatırken diğer yanda o milyonların geri kazanımını sağlamak.
Mesele yapmak değil yaşatmak.
O günkü anlatımlara göre yanıtı havada kalan pek çok soru var.
TSO Başkanı Metin Demir, tarihçi Ekrem Murat Zaman’ı gözlerim aradı o gün.
Gelemediler diye düşünmüştüm.
MHP İl Başkanı vardı ama diğer il başkanları yoktu.
Şehir dışındalar diye düşünmüştüm.
Meğerse davet edilmemişler.
Şehir adına üzüldüm.
Gördüm ki biz değişmiyoruz.
Vefasız.
Ukala.
Nankör.
Değer bilmez.
Ve korkağız.
Birbirimizden korkarak yaşıyoruz!
Ali Uzun’a teşekkürler…
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nin öğrenci potansiyelinin düşmemesi için Zonguldak’ta okuyacak öğrencilere teşvik etmek amacıyla bir üye ve burs kampanyası yapan üniversite vakfımızın duyarlı yönetimi yalnız. Geçenlerde yazdım Rektör Bey ve akademisyenlerin üye olmadığı bir vakıf olabilir mi?
Komedi dükkanı!
Bu konunun peşini bırakmayacağız.
Bu vakfa üye olmak istemeyen değerli akademisyenlerimiz gitsin başka şehirde akademisyenlik yapsın!
O kadar da net!
Bu arada telefonla arayıp, bu yazılar ve çabalar için teşekkür eden 19. Dönem Milletvekili Ali Uzun’a da ayrıca teşekkür ediyorum.
Bu şehir ortak aklın sembol isimlerinden olan Ali Uzun’u keşke daha fazla değerlendirebilseydi.