Depremin ilk günü yapılması gereken Zonguldak maden işçilerini uçaklarla bölgelere taşımaktı.
AFAD organizasyonda geç kaldı.
Hatta ilk gün 60-10 0 madencinin otobüs ile falan gönderilmek istenmesi acıydı.
Neyse ki tepkiler mi etkili oldu, yoksa AFAD’ın başındakiler mi geç farkına vardı bilemiyoruz ancak ertesi gün kahraman madencilerimiz kargo uçaklarıyla taşınmaya başlandı Zonguldak’tan.
Son olarak TTK ve özel sahalardan toplamda 3 bin 500 civarında maden işçimiz canla başla mücadele etmek için deprem bölgesinde.
Şov değil iş yapıyorlar.
Bence arama kurtarmanın seyrini değiştirdiler.
Çok mu zordu ilk günden, ilk sabahtan bunu organize etmek.
Bu ülkede AFAD’ın başında kim varsa bilmeli ki böyle bir zamanda ilk gelmesi gerekenler madencilerdir.
Amasra maden faciası sonrasında televizyonlarda yapılan şişirmelere dayanamayıp yazdım.
Dedim ki; “Madenci kurtardı AFAD şov yaptı”
Maden işçilerimize karşı bu önyargının nedeni nedir?
AFAD’ın bu inadı niyedir?
Bizimkiler neden; “Bu işi yapacaksak beş bin madenciyi hemen göndermemiz lazım” dediler mi?
İdareci olmak ile yönetici olmak arasında çok fark var!
Bu olaylarda zamanla yarışırken bu gecikmişliği normal karşılamayı beklemeyin.
Gerçi biz ülke yanmış yıkılmış haldeyken Zonguldak Belediye Meclisi’nde TOGG otomobili için toplanıp başkana yetki verme telaşına düşmüş bir kentiz!
Yazık bize!
Tablo çok daha ağır!
Deprem sabahı İskenderun’dan görüştüğüm arkadaşlarım durumu anlatırken tablo çok netti.
Sadece o bölgede yüzlerce binanın tamamen yıkıldığını, Hatay’da da binlerce irili ufaklı binanın yıkıldığını anlattılar.
Ölü sayısının on binlerce olabileceğini belirttiler.
Ama televizyonlarda bahsedilen yıkılan bina sayısı çok ama çok daha az gösteriliyordu.
Depremin oransal şiddeti ile verdiği hasar arasında çelişkiler vardı.
Karşımızda sıkışmış bir İstanbul yoktu ama Türkiye’nin en şiddetli depremi ve İstanbul gibi sıkışık olmasa da çok büyük bir alanda, 10 ili kapsayacak bir coğrafyada yaşanmışlığı vardı.
Böyle bir olayda organizasyon çok çok zordu ama bu kadar da geç kalınmışlık yaşanmamalıydı.
İkinci deprem ile olumsuzluklar katlandı.
Belki de bu yüzden koordinasyon konusunda ilk gün ciddi anlamda bir bocalama yaşadık.
Bugün hala ulaşılamayan yerler var.
Çaresizlik çok kötü.
Ve geçmişten bu güne yapamadığımız dönüşüm bugün hepimizi enkaz altında bıraktı.
Erdoğan’dan mesaj
Üzülüyoruz.
Ağlıyoruz.
Yıkılıyoruz.
Paramparça oluyoruz.
Ancak bu acı olay benzer başka acılar yaşanmadan köklü bir değişim için başlangıç olmak zorunda.
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan bir yıl içinde bu şehirlerin baştan sona yenileneceğini, yeni deprem konutlarının teslim edileceğini söyledi.
Türkiye’nin bu gerçeğini tüm politik kutuplaşmalarının üzerinde görüp böyle bir değişim ve dönüşüme destek olmak zorundayız.
Böyle bir olayın İstanbul’da yaşandığını düşünelim.
Ankara’da, İzmir’de yaşandığını düşünelim.
Başkanların göbüşüne yaslananlar!
Yeni binaların bile bu kadar kolay yıkılabildiği bir sistemde müteahhit çalmış, belediyeler ve bürokratlar göz yummuş!
Ve sorgulanması gereken bir sürü olay.
Bir de bu kadar acı içinde politika ve şov peşinde koşanlar.
Uzak illere bakıp Zonguldak’ı unutacak mıyız?
Kolon kesenler.
İnşaat denetim firmalarını bağlayanlar.
Zemin analizinin ayıbını yüksek kaliteli beton ve radye temel ile kapatacağını zanneden müteahhitler.
Belediye başkanlarının yumuşak göbüşüne yaslananlar!
Binaların alt katlarını konuttan, otoparktan ticarethaneye çevirenler!
Dere yataklarına yapılan TOKİ projeleri ve diğer yapılara sessiz kalanlar!
Acaba Zonguldak’ta son dönem yapılan binaların gerçekten kaçı mevzuata tam uygun!
Hem de altta bu kadar maden ocağı varken!