Hacıoğlu tabiri ile şehre, ülkeye, geleceğe, gençlere, bilime, fene,  edebiyata, sanata, kültüre “haber alma özgürlüğü”ne hiçbir faydası olmadığını belirttiği yazılar sonrası sosyal medya hesabı üzerinden paylaşımda bulundu. Hacıoğlu’nun yazısı üniversite personeli ve akademisyenler tarafından paylaşılarak destek gördü.

Meclisten geçti! Çakara ceza yağacak! Meclisten geçti! Çakara ceza yağacak!

Esra Güler Hacıoğlu’nun yazısı şu şekilde:

“Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olan” bir topluma dönüştük vesselam.

Bilmeden, öğrenmeden; sormadan, soruşturmadan; anlamadan, dinlemeden konuşuruz.

Hele birilerinin eline kalem tutuşturulursa yazmaktan geri duramıyor.

Üniversitemiz için yazılanları okudukça dehşete düşüyorum.

Önce şu gerçeği görmek gerek; üniversitenin temel kaynağı öğrencileri, ürünü ise mezunlarıdır.

Biz öyle öğrenciler yetiştirip öyle mezunlar veriyoruz ki; bu gençler önemli konumlarda, önemli işlere imza atıp; sadece kendilerine değil arkalarından gelenlere de yol açmaya devam ediyor. Bu konuda müsterihiz.

Üniversitenin başarısı ve kalitesi, öğrenci sayısıyla değil mezunların başarılarıyla, bilime kazandırdıklarıyla, bulunduğu şehre yaptığı sosyal, kültürel ve sanatsal katkılarla ölçülür.

Üniversitenin başarısı, öğrencilerinin ürettiği projelerle yarışmalarda elde ettiği başarılarla ölçülür.

Üniversitenin başarısı, öğrencilerin sahnelediği bir tiyatro oyunudur, konserlerdir, açtığı sergidir, dağ tepe dolaşıp köy okullarındaki çocukların gözlerine ışık olan sosyal sorumluluk hareketleridir, “bugün iş hayatımdaki ilk günüm; iyi ki varsın BEÜ” yazan bir sosyal medya mesajıdır…

“İyi öğretimin, kaliteli eğitimin” en güçlü göstergesi öğrencidir, mezundur.

Bugün Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi varsa bu şehirde on binlerce öğrenci var.

Öğrencilere ekonomik kaynak gözü ile bakmak ne kadar yanlışsa; üniversite başarısını bölümlerin kontenjanlarına bakarak değerlemek de o denli yanlış.

Asıl büyük yanlış ise isimler zikrederek; yöneticilerini yaftalayarak, köklü ve güçlü bir akademik kurumu karalamak; hiç kimseye faydası olmayacak bir eleştiri bombardımanına tutmak.

Bir yükseköğretim kurumunun sıralarında dirsek çürütmemiş, o zorlu yollarda yürümemiş; akademi ikliminin ve akademik kariyerin ne olduğunu bilmeyen; hatta öğretim görevlisi ile öğretim üyesi arasındaki farktan haberi olmayan kalemlerin, iyi bir kalemtraşa ihtiyacı var. Zira kalemin ucu küt olunca yazılar da bir o kadar okunulmaz, anlaşılmaz ve anlamsız oluyor.

Şehre, ülkeye, geleceğe, gençlere, bilime, fene, edebiyata, sanata, kültüre daha da ötesi “haber alma özgürlüğü”ne hiç faydası olmuyor.

Unutmayın; bu Üniversite hepimizin!

Esra GÜNER HACIOĞLU”

Editör: U. G.