Zonguldak

Sergi Odası'nda Zonguldak Sinemaları konuşuldu!

Zonguldak’ta İbrahim Akyürek’e ait Sergi Salonu’nda 17 Kasım Çarşamba günü gerçekleşen etkinliğe kalabalık bir izleyici grubu eşlik etti.

Abone Ol

ZOKEV Yönetim Kurulu Üyesi Alaaddin Kara’nın yöneticiliğini yaptığı söyleşide eski sinema makinistlerinden Özkan Gürel ve Kadir Baştürk’ün konuşmacı olarak katıldı. Araştırmacı yazar Ekrem Murat Zaman, ZOKEV Yönetim Kurulu Başkanı Kürşat Coşgun, emekli mühendis Necip Sağır, tiyatrocu gezgin Yaşar Kapusuz ve diğer katılımcılar söz alarak söyleşiye eşlik ettiler.

KARA: “ZONGULDAK SİNEMALARI CUMHURİYET’İN AYDINLANMA HAMLESİNİN YANSIMASIYDI” 

Kara, yaptığı açılış konuşmasında; Cumhuriyet’in aydınlanma hamlesinin en belirgin göstergesinin Zonguldak Sinemaları olduğunu belirterek; kendisinden önce sinemalar hakkında araştırma yapmış, çeşitli yerlerde yazıları yayınlanmış Çetin Sezgin, Ali Kaya,  Yüksel Yıldırım, Ekrem Murat Zaman, Erol Çatma, Ayşe Durukan gibi araştırmacı ve yazarların makalelerinden ve Yavuz Bultan, Saner Akaçık, Fazlı Topaloğlu’nun yaşanmış öykülerinden örnekler verdi.

GÜREL: “HİTLER’İN HEDİYESİ AEG MARKA SİNEMA MAKİNESİ”

Özkan Gürel: “Babam, Cumhuriyet öncesi Erzincan’ın Tercan İlçesine bağlı Mamahatun köyünde doğmuş. Ermenilerin köyümüzde yaptıkları katliam sonrası orada barınamayacaklarını anlayınca iki kardeşi ve babaannemle birlikte yürüme Zonguldak’a geldiğinde sekiz yaşındaymış.  Babam, Yavuz zırhlısında askerlik yaparken elektrikle tanışmış.  1933 yılında İsmet İnönü Zonguldak’a gelirken Alman hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti’ne hediye ettiği 6 adet kömürlü AEG marka sinema makinasından birini de beraberinde getirip Zonguldak Halkevi’ne veriyor.  Demokrat Parti’nin iktidara gelip halkevinin kapatılmasına kadar olan uzun dönemde halkevindeki sinema makinasını babam Fevzi Erses çalıştırdı.  Halkevi kapatılınca avukatlık yapan Fuat Arkan yeni inşa ettiği Konak Sineması için hurdaya gidecek olan sinema makinasını satın aldı. 15 yaşındayken Konak Sineması’nda sinema makinası ile tanışıp, birçok sinemada makinist olarak çalıştım. Konak Sineması’ndan makinist olarak emekli oldum. Daha sonra sinema makinası tamircisi olarak mesleğe devam ettim. Şimdi Arçelik bayiinde hala tamir ve servis şefi olarak çalışıyorum.

 

GÜREL: “SİNEMA MAKİNİSTLİĞİNİN MESLEK OLARAK ÖNE ÇIKTIĞI İL ZONGULDAK”

O dönemde başka bir şehirde görülemeyecek biçimde birçok Sinema Makinisti vardı. Doktorlardan, eczacılardan ve avukatlardan daha fazlaydık.  Sinema makinistliğinin meslek olarak kabul edildiğin tek ilin Zonguldak olduğunu söyleyebilirim.  Radyo ve televizyonlar çoğalınca sinema makinistleri de aynı zamanda iyi bir radyo ve televizyon tamircisi oldular. Sinema makinasının tamir ve bakım özellikleri radyo ve televizyonun çalışma esaslarına benziyordu.”

 

BAŞTÜRK: “YILMAZ GÜNEY’İN UMUT FİLMİNDEN ÇOK PARA KAZANDIK”

Kadir Baştürk: “1960lı yıllarda Zevk Sineması’nın sahibi İsmail Hilalcı’ydı.  Ağabeyim orada çalışırken ben de yedi yaşlarında ilk defa sinema ile tanıştım. O gün, Yıldız Tezcan’ın bir filminde deniz dalgalarının salonu basacağı endişesiyle çok korktuğumu hatırlıyorum.  Askerde de sinema hizmetim devam etti.  En fazla geliri Yılmaz Güney’in Umut filminde edinmiştik. Karabük’te iki hafta kapalı gişe oynamıştı.   En uzun film yine Zevk Sinemasında gösterilen Hint filmi Avare’ydi. 

 BAŞTÜRK: “UZUN SÜRE ZEVK SİNEMASINDA ÇALIŞTIM”

Uzun süre Zevk Sineması’nda çalıştım. Sahibi İsmail Hilalci’ydi. Yanında Açık Hava Zevk Sineması vardı.  Soğuksu’da Lale Sineması (Açıkhava) , Ferah Sineması , Melek Sineması (sonradan adı Öz Melek oldu), Köprünün altında Köprüaltı Sineması, (Büyük Sinema) vardı.   Maden İşçileri Sendikası’nın olduğu yerde Hilal Sineması vardı. Akay Sineması  (Açıkhava)onun yanındaydı.   Belediye Sineması, Konak Sineması ve Gürol sinemaları uzun süre bu şehre hizmet ettiler. Bunların yanında her bölgede EKİ ye ait bölge ve işçilere hitap eden pavyon sinemaları vardı.”

 SAĞIR: “İHSANİYE SİNEMASI’NDA SANİYE CAN’DAN İŞÇİLERE KONSER”

Necip Sağır: “Kozlu da oturan bizler de o dönemlerde sinema konusunda çok şanslıydık. Ben İhsaniye’de oturuyorum. Burada beş parmak işçi yurtları vardı.  Yurtların arasındaki direklere perde çekilip akşamları işçilere sinema gösterimi yapılırdı. Kılıç Mahallesi’nde mühendis ve memurlara hitap eden sinemamız vardı. İhsaniye Sineması genellikle işçilere ve onların ailelerine hitap ediyordu.  Ayrıca İhsaniye’de Ada Sineması adı altında özel bir sinema vardı. Şimdi bu sinemanın olduğu yerde plastik doğrama atölyesi var. Filmlerini Saray Film’den alırdı. Dönemin ünlü ses sanatçılarından Saniye Can’ı İhsaniye Sineması’nda işçilere konser verdiğini hatırlıyorum.

SAĞIR: “HAYATİ HAMZAOĞLU’NDAN BİR HAFTALIK YİYECEK”

Dönemin ünlü sinema sanatçısı Hayati Hamzaoğlu ile İstanbul’da karşılaştığımda onun kötü rollerine gönderme yaparak yarı şaka yarı ciddi; “Aliye Rona’ya yaptığın eziyetleri madenciler unutmuyor, sakın Zonguldak’a gitme!” dediğimde bana gülmüştü. Bulunduğum lokantaya bir haftalık yemek ücretimin Hayati Hamzaoğlu tarafından ödendiğini sonradan öğrenecektim” diyerek söyleşiyi sonlandırdı. Söyleşi sonrası katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.

{ “vars”: { “account”: “G-PS7CWR0GE0” }, “triggers”: { “defaultPageview”: { “on”: “visible”, “request”: “pageview”, “vars”: { “title”: “Name of the Article” } }, “clickOnHeader”: { “on”: “click”, “selector”: “#header”, “request”: “event”, “vars”: { “eventCategory”: “examples”, “eventAction”: “clicked-header” } } } }