Daha alevler sönmeden başladı tartışma.
Karşılıklı açıklamalar yapıldı.
Kameralar karşısında hakaretler edildi.
Ardı ardına suçlamalar geldi.
O suçlu ben değilim.
O sorumlu ben değilim.
Her felaketin ardından
siyasi zemine çekilen tartışmalar
otomatiğe bağlanmış gibi başlıyor.
Siyasetçilere sosyal medya
ve basın ekleniyor.
78 can heba olmuş iktidar ve muhalefet
“nepotizm“ (atamalarda akraba kayırmacılığı) üzerinden birbirine
galip gelme peşinde.
Futbol takımı taraftarları gibi
fanatikleşen insanlar
sosyal medya paylaşımlarında
birbirini aşağılıyor.
Bu kadar ihmal bu kadar tedbirsizlik vurdumduymazlık varken
bir özeleştiri
bir özür
bir istifa yok.
Ben de şurada hata yaptım
eksik yaptım diyen bir yetkili yok.
Vicdan var mı
O da yok.
Yarıyıl tatiline denk gelen faciada
Grand Kartal Hotelde
hayatını kaybeden 78 kişinin
36’sı 18 yaşın altında,
yani çocuk.
52 yaralının 12’sinin hastanede tedavisi devam ediyor.
Yangının vahametine ve görgü tanıklarının açıklamalarına bakılırsa hiçbir gerçekçi yangın tedbiri alınmamış.
Yangın tüpü,
Yangın merdiveni,
Yangın alarmı
Yangın sensörü
Tavan söndürme sistemi
ara da bulasın.
Bu tedbirler alınsa
insanlar dumandan boğulur muydu,
pencereden atlar mıydı,
göz göre göre yanar mıydı.
Daha neyi tartışıyoruz.
Bu olaya kaza diyebilir miyiz
Bu bir felaket,
bu bir cinayet
değil mi?
Bu tarifi mümkün olmayan acıya
duyarsız ekranlarda
X kanalı Belediyeyi
Z kanalı Bakanlığı suçlamaya
ya da savunmaya devam ediyor
Bu kavganın tarafı olmak istemeyen milyonlarca insan
doğru bilgiye ulaşmak istiyor.
Sorumluların bulunmasını ve
cezalandırılmasını istiyor
İşin en acı yanı da
“Sözün bittiği yer”
bir türlü bitmiyor .
Kalın Sağlıcakla.
Haftanın sözü
İyi bir vicdan, en rahat yastıktır.
Clemens Brentano