Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın Gazeteciler Komisyonu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle “98. Yılda Medeni Kanun, Kadınları Bekleyen Sorunlar ve Tehlikeler” konulu bir toplantı düzenledi.
Toplantı 6 Mart 2024 Çarşamba günü saat 13.30’da TGC Burhan Felek Konferans Salonu'nda yapıldı. Toplantı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar’ın açılış konuşmasıyla başladı. Başkan Munyar açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın Gazeteciler Komisyonumuzun Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle düzenlediği toplantıda bir aradayız. Kadın gazetecilerin yaşadığı sorunları ortaya koymak ve medyada kullanılan eril dilin değişimine katkıda bulunmak için komisyonumuz kurulduğu 2013 yılından bu yana başarılı çalışmalar yapıyor. Hazırladıkları Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu, medya kuruluşlarında ve iletişim fakültelerinde düzenledikleri bilgilendirme toplantıları bunlardan sadece bazıları. Bugünkü toplantımızın konusu olan Medeni Kanun ise 17 Şubat 1926’da kabul edilmiş 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girmiş ve demokratikleşmenin de ilk adımı olmuştur. Kanun önünde kadın erkek eşitliğini kabul ederek kadınların ve toplumun önünü açan en önemli yasadır. Kadınlar, evlenme, boşanma, mal varlığı, miras gibi haklar açısından erkeklerle eşit haklara sahip olmuşlardır. Nafaka, arabuluculuk, kadının soyadı ve Kadın Bakanlığı’nın kaldırılması gibi konuların ele alınacağı toplantımızın sorunların çözümüne katkı sunmasını diliyorum. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak tüm üyelerimize ve meslektaşlarımıza haber yaparken cinsiyet eşitlikçi bir dil kullanmaları için yaptığımız çağrıyı yineliyorum. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü şimdiden kutluyorum.”
GÖKSEL GÖKSU: KADIN GAZETECİLER BİR ARAYA GELEREK ETKİLİ BİR İLETİŞİM DİLİ ÜZERİNDE ÇALIŞMALI
Toplantının moderatörü TGC Yönetim Kurulu Üyesi, Kadın Gazeteciler Komisyonu Koordinatörü Göksel Göksu toplantıda şöyle konuştu:
“Günümüz koşullarında medya çalışanlarına düşen sorumluluğun eskiye göre katlanarak arttığını düşünüyorum. Ancak bu konuda maalesef eskiye göre epey geriye gittiğimiz gerçeğiyle de karşı karşıyayız. İçinde bulunduğumuz süreçte kadınlar nafaka hakkının elinden alınması, medeni haklarının kaybetme ihtimali gibi hayati gerçeklerle de yüz yüze. Bunun geniş kitlelere iletilmesi ve konuyla ilgili farkındalık yaratılması için tüm kadın gazetecilerin bir araya gelerek etkili bir iletişim dili üzerinde çalışması olmazsa olmazlardan biri.”
SİBEL GÜNEŞ: KADIN GAZETECİLERİN DAYANIŞMASI FARK YARATIYOR
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş ise Kadın Gazeteciler Komisyonu’nun hazırladığı rehberin medya kuruluşlarına ve iletişim fakültelerinde öğrencilere iletildiğine işaret ederek “Kadın gazetecilerin dayanışması fark yaratıyor. Komisyonumuz İstanbul dışındaki illerde de online eğitimler vererek üniversite öğrencilerine katkı sağlıyor. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasının yanı sıra medyada cinsiyet eşitlikçi dilin yaygınlaşması için de çalışıyoruz” diye konuştu.
AYŞEGÜL AYDOĞAN ATAKAN: GAZETECİLER KADINLARI HAKLARI KONUSUNDA BİLGİLENDİRMELİ
TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu Başkanı Ayşegül Aydoğan Atakan ise konuşmasında komisyonun çalışmaları hakkında bilgi verdi:
“Son yıllarda ne yazık ki kadın hakları konusunda sistematik bir şekilde bugüne dek elde edilmiş Cumhuriyet kazanımlarının birer birer yok edilmeye çalışıldığına tanıklık ediyoruz. Kimi kez Anayasa’nın yok sayıldığı bir anlayışla veya kimi zaman ’aileyi koruma’ argümanıyla kadınları kamusal alandan uzaklaştırmasıyla ilgili tartışmalar gündeme geliyor. Dolayısıyla kadınların her alanda var olma savaşı giderek daha çetin bir hale geliyor. Kadınların mücadelesi, her gün yeni bir mecrada ve yeni bir sorun eklenerek devam ediyor. Bizler de Kadın Gazeteciler Komisyonu olarak; daha önce yaptığımız birçok açıklamada vurguladığımız gibi, kadın haklarına yönelik göz ardı edilen yasal düzenlemeler ve mevcut tutumun, kadınların günlük yaşamına, geleceğine, en önemlisi can güvenliğine yönelik endişeleri artırdığına inanıyoruz. Böylesine bir ortamda tüm basın mensuplarına her zamankinden daha fazla görev düşüyor. Elbette medyanın kadın haklarına yönelik sorunları ve ihlalleri görünür kılma sorumluluğu var. Bugün bir kez daha vurgulamamız gerekirse; gazetecinin başta gelen görevlerinden biri, mevcut sorunlara mercek tutup takipçisi olmak, var olan hakların korunmasına yönelik halkı bilgilendirmek ve kamuoyu oluşturmaktır.”
NAZAN MOROĞLU: LAİK CUMHURİYETİ SAVUNAN HERKES MEDENİ KANUNA SAHİP ÇIKMALI
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Nazan Moroğlu konuşmasında Medeni Kanuna yönelik olumsuz adımlarla ilgili bilgi verdi. Moroğlu konuşmasında şu konulara dikkat çekti:
“Atatürk’ün önderliğinde ulusal egemenlik temelinde kurulan Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kabul edilen Medeni Kanunumuz, laik hukukun simgesidir ve aynı zamanda ülkede hukuk birliğinin yaşama geçirilmesini sağlamıştır. Medeni Kanun aynı zamanda bir kadın hakları devrimidir. Evlilik yaşı; tek eşlilik ve evlilik birliğinin resmi nikâh ile kurulması kabul edilmiş, erkeğin boş ol demesiyle boşanma yerine hâkim kararıyla boşanma, kız ve erkek çocuklara eşit miras payı” kurallarıyla kadın haklarının güvencesi olmuştur. Ne yazık ki günümüzde, Medeni Kanunun yok sayılmasına yol açan uygulamalara, ‘sil baştan yazılacak’ gibi söylemlere ve bu yolda yasalarda yapılmak istenen ve yapılan değişikliklere tanık oluyoruz. Nüfus Hizmetleri Kanununda 17 Ekim 2017’de yapılan değişiklikle müftülere resmi nikâh yetkisi verilmesiyle Medeni Kanunla sağlanmış olan hukuk birliğinin ve laiklik ilkesinin göz ardı edilmesine yol açılmıştır. Son dönemde Medeni Kanunun 175 ve 176. maddelerinde yer alan yoksulluk nafakası hükmünün erkeğin hayatının ipotek altına almaktan kurtarılması gibi bir gerekçeyle kaldırılması gündeme taşınmıştır. Oysa yasaya göre erkek tarafın nafaka alması önünde bir engel yoktur, boşanan her iki taraf da nafaka talep edebilir. Uygulamada genellikle boşanan kadının nafaka talep eden taraf olmasının nedeni göz ardı edilmektedir. Bu yanlıştan dönülmelidir.
Arabuluculuk Kanununda ihtiyari olduğu belirtilmesine rağmen, Adalet Bakanlığı’nca, ‘Aile Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk’ uygulamaya konulmak istenmektedir. Bunun ailede ve toplumda ve özellikle kadınlar açısından yol açacağı sakıncalara ve mağduriyete bir kez daha dikkat çekmek isteriz. Biz İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak, laik Cumhuriyetimizi savunan herkesi ve özellikle kadınları bir kez daha Medeni Kanunumuza sahip çıkmaya çağırıyoruz.”
SELİN NAKIPOĞLU: ŞER’İ HUKUK ÖZLEMİNİ HAYATA GEÇİRMEK İSTEYEN BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYAYIZ
Eşitlik İçin Kadın Platformu Üyesi Selin Nakıpoğlu şöyle konuştu:
“Şer’i hukuk özlemini hayata geçirmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu konu yeni değil. Son yıllarda daha yakıcı olmaya başladı. Anayasa ve Medeni Kanun yokmuş gibi bambaşka bir düzenden sesleniyorlar. Dini düzenlemelerin hayata geçmesi konusunda çok ısrarlılar. 2017 yılında müftülerin nikâh kıyması konusu bunun ilk adımıydı. Sonra nafaka hakkının sınırlandırılması işi geldi. Gruplar oluşturup erkeklerin ne kadar mağdur olduğunu anlatmaya başladılar. Ardından aile arabuluculuğu konusu geldi. Kadınların hakları konusunu adliye dışına çıkarmaya çalışıyorlar. Kadınlar arabulucu ofisine gittiğinde onları kim koruyacak? Arabulucuyu kim koruyacak. Kadınların adliye kapılarında öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Meclis tutanaklarında nafaka konuşulurken bazı milletvekillerinin ‘malı karılara mı yedireceğiz’ sözleri var. Yaklaşan tehlikenin farkında olmalı, kadın dayanışmasıyla bu konuda tüm kadınların bilgilenmesini sağlamalıyız. Medeni Kanuna tüm kadınlar olarak sahip çıkmalıyız.”