Zonguldak Tarih sayfası editörü Hayati Yılmaz, “Yunanlıların hayalinde Zonguldak var” adlı yazı kaleme aldı.

İşte Yılmaz’ın o yazısı:

“YUNANLARIN HAYALİNDE ZONGULDAK VAR

Türkler tatil için Ege adalarına gide dursun, ben size Yunanların büyük hayalini anlatayım.

Günümüzde İstanbul'un nüfusundan bile az olan Yunanlar , nasıl oluyor da hem Balkanların hem de içinde Batı Karadeniz'in de bulunduğu, Anadolu‘nun bir çok topraklarında hak iddia ediyorlar?

 Topu topu 10 milyon nüfusu var. Tarihte her yerin sahibi gören Yunanlar soykırıma mı uğramışlar, büyük göç mü yaşamışlar?

Bugünden tarihe baktığımız zaman, sanki Anadolu'nun tüm köşesinde Antik Yunan tarihi fışkırıyor! Öyle ise bugün neden nüfusları bu kadar az!

Aslında bu büyük bir yanılgının ürünü.

Yunanlar, antik dönemde bölgenin siyasi yapısına bakıldığında felsefesi, sanatı , şiiri, resmi , heykeltıraşı kuvvetli olan bir milletti. Anadolu'daki tüm Antik kaynakların yazarı idiler. Yunanlar, tiyatro gösteri kabiliyetlerini kullanarak, her yere dolaşan kişiler ile şehirlerde hikayeler anlatıyordu. Yunanlar aslında hayal gücü yüksek bir kavimdi. “Yalancı“ demek istemiyorum çünkü; anlattıkları hikayeler o zamanın tiyatro metinleri sayılır.

İnsanların inanç sistemine hitap eden, büyülü hikayeleri anlatarak akla mantığa sığmayan tanrılar yarattılar. Aslında o zaman dünyanın her yerinde efsaneler yaratılmıştı. Mesela; Gılgamış destanında da geçen Nuh tufanı gibi. Ama bugün akademik çalışmalar gösteriyor ki; büyük tufan aslında buzulların erimesi ile başta Karadeniz olmak üzere deniz seviyesini yükseltmiş ve normalden 150 metre daha yukarıya çıkmasından ibarettir.

Antik Yunan tanrıları da bu abartılan efsanelerdendir. Zeus bir kral ise, sarayı yüksekte bir yerlerde ise; halkın onu tanrı gibi görmesi gayet normaldi. Mesela; Karadeniz Ereğli'de kardeşini yeraltı tanrısı ilan etmişti. Belki de gerçek : Hades'in sadece  Mezarlıklar müdürü olduğudur. Abartılınca Yeraltı Tanrısı oluyor. Mezarcının bir köpeği vardır. Abartılınca, üç başlı köpek olur.

Yunan şairler gittikleri her yerde kendilerinden önce yaşayanları Yunan ilan etmişler. Onlar için İskender bile Yunandır. Helenistlik dönemi bile İskender ile başlatırlar. Helen ile Makedon Aleksander’in (İskender)  ne alakası var ? Aleksander olmuş Aleksandros .

Yine;  M.Ö yaşamış Yunan asıllı vali Strabon,   Filyos’tan geçerken belirttiği birkaç cümlede , Tios’da doğan Bergama İmparatoru kurucusu Philetairos'tan bahseder.  Philetairos Yunanca isim olmasına rağmen kendisi Yunan kökenli değildir. Traklardan Attalos ailesinin bir ferdi idi. Ataloslar Zonguldak’ın Filyos vadisine yerleşmişlerdi. Hatta Philetairos’un kurduğu Bergama İmparatorluğu topraklarında  yaşayan halk bile Yunan değildi. Yine Trak , Frig ve Yunanların birlikte yaşadığı karma halklardan oluşuyordu. O dönemin en büyük halkı Traklardı fakat bugün Trakların hangi kavimden olduğu belli değildir. Yunanların da Yunanistan’ın Mora Yarım adasında ve Ege’nin bazı şehirlerinde yaşayan halklardan biri olduğu bahsedilir. Batı Karadeniz’e gelen halklardan biri olan Megaralılar (Yunan), Batı Karadeniz’e gelen kolonilerden sadece biridir.

Troya Savaşı gerçekte yaşanmamış hayali bir savaştır. Bu destan, M.Ö yaşamış ve günümüze kadar ulaşan Hemoros'un şiirsel anlatımında bahsedilir. Homeros, İlayda'sında Troya Savaşı’nda yarı tanrılardan bahseder.

Efe Baran Kazancı’nın cenaze programı belli oldu! Efe Baran Kazancı’nın cenaze programı belli oldu!

Bir insanı tanrı olarak aktarmak, hayal ürünü değil de nedir ?

Bazı kaynaklarda Zeus’un bile Hititli bir general olduğu yazar. Yunan tanrısının Yunan bile olmadığı yazar.

Düşünün yani !

Bizim ülkede tarih araştırmaları dahi, Profesörlerin yazılarında da, Batı Karadeniz'de Yunan yerleşimlerinden bahsederler. Oysa çoğunluk Yunan değildir. İlk yerleşenler de değildir.

Kralların isimleri Yunancaya yatkın isimlerdir. Sikkelerde Eski  Miken Yunancası bulunur. Ama sikkelerin sahipleri Yunan değildir. Amastris’in bastığı sikkeler gibi. Eski Yunancadır ama Amastris Perslidir.

Batı Karadeniz’in tarihte bilinen İlk kralı Lykos , Yunan kökenli değildir. Bölgenin antik adını veren ve yüzyıllardır bölgede bir devlet olarak kalan Bithyniler Yunan değildir. Sakarya Irmağından ,Filyos Nehrine kadar bir bölgede yaşayan Mariyandinyler Yunan değildir.

Bölgeye ilk yerleşenlerden, Güney’den gelen Palalar Hattilerden kopan halktır.  Doğu'dan gelen Epiktetoslar, Kimmerler Yunan değildir. Hatta Paflagonlar bile Yunan değildir.

Tarihte Karadeniz'de kurulan Pontus İmparatorluğu kurucusu ,  Pers komutanlarından Mithridat'tır.

 Buna rağmen ;ucu Trabzon’a kadar dayanan "Megali İdea" adını verdikleri Büyük Yunan-Rum devleti hayalleri var.

Aslında ilk defa Rigas Ferreros adlı milliyetçi Yunan bir şair tarafından 1791’de Bükreş’te hazırlanan  “Megali İdea” (Anlamı. Büyük Fikir)  haritası .1796 yılında Viyana’da basılmış ve daha sonra Yunan yayılmacılığının temel belgesi haline gelmiştir. Balkanların kuzeyinden İstanbul'un Avrupa yakasında kalan topraklarına kadar bir bölgeyi kapsıyordu. İstanbul tekrar alınacak ve Ortodoks başkenti yapılacaktı. Bugün nasıl hayali Kürdistan veya Ermenistan Haritası çiziliyorsa, o gün de Osmanlı toprakları üzerinde Yunanistan haritası çizilmiş. Bu haritadan sadece 43 yıl sonra 1829 yılında Yunanistan bağımsızlığını ilan etti.

  1844’te Başbakan Ioannis Koletis , parlamentoda yaptığı konuşma ile bu"Megali İdea" fikrini resmileştirmiştir. Ruslar da bunu destekliyordu. Fakat emellerine ulaşamadılar.

1919 ‘da Anadolu’yu işgal etmek için İzmir’e çıktıklarında ; hayalleri Ege,  İstanbul  ve Karadeniz`i ele geçirmekti. O yüzden Sakarya’ya kadar çıktılar. Yine hayal kırıklığına uğradılar.

Fakat 200 yıldır bitmeyen , kurdukları bu hayalin sınırlarını da artıyorlar.

Yunanistan’ın adaları silahlandırması,12 adalar meselesi, ABD ile askeri anlaşmalar,  Kıbrıs meselesinin ardında bu emelleri vardır.

Bütün bunların sebebinin Antik çağdan günümüze kadar ulaşan kitapların Yunanca olması. Yunanların edebiyatı, Yunan halk şairlerinin tiyatro gösterilerinde abartıları...Antik kitapların Batılılar tarafından yayınlanması , bizim araştırmacılar da bu kitapları aynen Türkçeye çevirerek TEZ’ler, kitaplar yazmaları vb.

Çünkü ülkemizde Arkeolojiye yeterince değer verilmiyor. Batı Karadeniz ve Trakya Arkeoloji bakımından araştırılmamış bölgedir. Maalesef kendi topraklarımızın tarihini biz yazamıyoruz.”

Editör: Şeyma Kaya