Yüksel Yıldırım'ın yazısı şu şekilde; "15 Eylül 1949 tarihli haber ve Zonguldak’a yeni yapılacak liman ve tesislerinin gazete haberindeki maketi.

Haber manşeti şöyle: “Bu tesisler tamamlandığında bütün şehirde bahtiyar bir değişme olacak”

Makete göre Gazipaşa Caddesi’nden geçen demiryolu işlemeye devam ediyor. Eski rıhtım az uzatılarak, kömür yükleme işlevi yine eski liman içinde devam ediyor. Şarjömen Rapid (Hızlı yükleme iskelesi) kullanımda kalacak ve ortaya ikinci bir iskele inşa edilerek kargo, lojistik ve yolcu rıhtımıyla beraber kömür yükleme işleri tamamen bu eski limanda yapılacak.

Beton iskele ve devamında kordon boyunu takiben Üzülmez deresi geçilip Soğuksu semti önlerine yeni bir mendirek inşa edilip balıkçılar ve küçük tonajlı tekneler için liman tanzim edilecek.

ZONGULDAK BAHTİYAR OLUR MUYDU?

Gazipaşa'da bıçaklı kavga! İki çocuk yaralandı! Gazipaşa'da bıçaklı kavga! İki çocuk yaralandı!

Bu maketteki plandan sonra 32 ülkenin katıldığı projeden elemeler sonucu 7 ülke çıkmış, bu 7 ülkeden Hollanda firması projenin yapılmasını üstlenmiş. Bugün halen kullandığımız Zonguldak limanı, maket üzerinde hazırlanan projeye bağlı inşa edilseydi “Zonguldak bahtiyar olur muydu?” Sorusunun düşünülmesine vesile oldu…

Şimdi niyet okuyalım: Mesela; son 15 yıldır yılan hikayesine dönen Lavuar Alanı projesi diye bir şey olmayacaktı.

Soğuksu’dan Balkaya yoluna kadar deniz doldurulmayacak lavuar alanı diye bir kavram konuşulmayacaktı. Balıkçı limanı kimliğimiz hiç değişmeyecekti. Balıkçılar Soğuksu kumsalına taşınan kendi limanlarında korunmuş olacaklardı. Belki de bugün orayı yat limanı olarak ta değerlendirebilecektik.

Tren yolu geçişi Gazipaşa Caddesi’nin ortasından geçmeye devam edeceği için Fevkani Köprü inşa edilmeyecekti. Bugün yıkılması gündemin ana konusu “kültürel miras yıkılıyor” tartışmaları hiç olmayacaktı ve şehir daha kolay dizayn edilecekti.

TRENİ DEĞİL, ŞEHRİ KALDIRIN!

“Ortasından tren geçen şehir” ünvanı devam edeceği için aslı yaşayacaktı ve etrafındaki büyüme kent dışına doğru taşınacak kent merkezi sıkışmayacaktı. Merkez bugün tamamen endüstriyel müze olarak kalacak ve madenciliğin endüstriyel izleri hep yaşayacaktı. 1936 yılında Zonguldak’a gelen yazar İsmail Habib (Sevük), kentteki gözlemlerini özetleyerek; “Treni değil, şehri kaldırın” diyerek o zaman bile geleceği okumuş…

Editör: Melisa Sapaz