Özel sektöre destek amacıyla 2020'den beri tekrarlanan devlet teşviğinin hala açıklanmadığını belirten Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul, ‘Devlet, teşvik için bir daha toplu ölmemizi beklememelidir.’ dedi. Madenciler, ‘Evimiz kendi kömürümüzle aydınlansın, yüzümüz gülsün.’ çağrısında bulundu.
Zonguldak'ın en büyük sorunlarından biri olarak görünen EPDK'nın ithal kömüre destek açıklaması ile özel sektör maden işletmeleri kapanma ile karşı karşıya geldi. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Soma'da toplanarak ithal kömür alınacağına maden işçilerinin can güvenliğini sağlamak için ocaklarda önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Daha önce Zonguldak'taki özel maden işletmelerinin verdiği çağrıları yenileyen Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkan Nurettin Akçul üretim olmazsa ocakların kapanabileceğini binlerce kişinin işsiz kalacağını vurguladı.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Maden-İş) Soma’da yaptığı açıklama çalışamaz duruma gelmekle karşı karşıya olan özel sektör için teşviklerin artarak sürmesini istedi. Madenciler adına açıklama yapan Maden İş Genel Başkanı Nurettin Akçul son aylarda enerji fiyatlarındaki düşüşler nedeniyle yerli kömür kullanılan termik santrallerin çalışamaz hale getirildiğini belirterek ithal kömür nedeniyle madencilerin ekmek derdine düştüğünü söyledi. Devletin, özel sektöre desteklerinin artarak sürmesini istedi. Açıklamaya Vatan Partisi Manisa İl Başkanlığı da destek verdi.
Genel Başkan Nurettin Akçul, açıklamasına İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamı ve yıkımı kınayarak vahşetin son ermesini dileyerek başladı. Bugüne kadar Soma’daki 301 madenci başta olmak üzere tüm maden facialarında yitirdiğimiz maden şehitlerini anarak konuşmasına devam eden Akçul, “Madencilik dünyanın en zor ve en riskli işi. Dolayısıyla derdimiz de çok, sorunumuz da çok.” dedi
BİZE YETECEK KADAR VAR AMA ÜRETİMDE YOK
Akçul, “Şimdi bir de ithal kömür yüzünden neredeyse ekmeğimizden olma noktasına geldik.” ifadesini kullandı. Akçul, “Ülkemizin ihtiyacını karşılayacak kadar kömür rezervlerimiz var. Bu rezervlerin açığa çıkma evresindeki zorlukları, maliyetlerini ve risklerini çok iyi biliyoruz ama, böylesine zengin yataklarımız varken bunun üretime sokulmamasını ya da üretimden çekilmesini asla kabul etmiyoruz.” dedi.
‘NEREDE MİLLİ ENERJİ POLİTİKASI?’
10 yıl önce meydana gelen Soma faciasında yitirdiğimiz 301 madenci ile ancak görünür hale gelmeye başladıklarını buna karşın olumlu adımlar atılsa da sorunların sürdüğüne işaret eden Akçul, şöyle konuştu:
“O dönem Bakanlar Kurulu kararıyla, işletmelere aşırı yük getiren maliyetlere destek olmak amacıyla, devlet tarafından karşılanan 5 yıllık bir destek uygulaması başladı. 2020 yılından sonra da bu destek Cumhurbaşkanlığı kararı ile 2024’e kadar her sene bir yıllığına tekrarlandı. Şimdi 2024 yılının mayıs ayını bitirmek üzereyken ne böyle bir karar çıktı ne de bir açıklama yapıldı. Daha düne kadar yerli ve milli kaynakların özendirilmesi ve kullanılması yönünde strateji belirleyen karar vericilerden, henüz bir ses çıkmadı. Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar çığ gibi büyürken, enflasyon tavan yapıp ücretlerimiz pul olmuşken, şimdi de maden işçileri olarak ekmeğimizden olma derdine düştük. Madenlerdeki üretim maliyetlerinin yükselmesi, yerli kömürümüzün ithal kömüre göre rekabet gücünü iyice zayıflattı. İthal kömüre artan talep, kömür madenciliğine sekte vurmaya başladı. İthal kömüre olan bu talep devam ederse, yerli üreticilerimizin destek almadan ayakta kalması pek de mümkün görünmüyor.”
250 BİN VATANDAŞI DA ÜLKEYİ DE RİSKE ATIYORSUNUZ
Çok yakında madencilerin ücretlerini alamama riskiyle karşı karşıya bulunduğunu vurgulayan Akçul, “Bu, kötünün iyi tarafı.” dedi ve ekledi:
“Daha da vahim olabilecek tarafı ise, ithal kömür karşısında iş yerlerimizin kapanması ve tamamen işsiz kalmak. Bu sektörde yaklaşık 49 bin, termik santrallerde 19 bin çalışan ile, aileleri ve yakınlarıyla birlikte 250 bin kişiyiz. Yetkililerin destek uygulamalarından vazgeçmesi demek, 250 bin kişiyi riske atmak demek. Kaldı ki bu sadece bizi ve madenciyi değil, ülkemizi ve bütün vatandaşlarımızı ilgilendiren ve etkileyen bir mesele. Döviz açığı olan bir ülke olarak, ithal kömüre verilen milyar dolarların ülkemizde kalması gerekirken hem işletmelerimizi hem işçilerimizi hem işletmelerin yer aldığı bölgeleri zora sokacak hamleler yapmak, geri dönüşü olmayan zararlara sebep olacaktır. Bu sadece madencinin, işletmenin ya da yörenin problemi olmasının çok ötesinde, siyasi baskı aracı olarak bir ülkenin egemenliğine ve bağımsızlığına da bir tehdit unsuru niteliğindedir.”
YERLİ KÖMÜR KULLANAN ÇALIŞAMAZ HALE GELDİ
Yerli kömürün en büyük tüketicisinin termik santraller olduğunu belirten Akçul, “Ancak 4-5 aydan beri enerji fiyatlarındaki düşüşler yerli kömür kullanılan termik santralleri de çalışamaz hale getirmiştir. Bu santrallerin çalışamaz hale getirilmesi veya kapanması, doğrudan kömür işletmelerini, kömür üreticilerini, termik santralleri ve kömür madeni işçilerimizi etkileyecektir. Yerli kömür santrallerinin faaliyetlerine devam edebilmesinin sağlanması, enerji işkolunun yanı sıra, maden işçilerinin de doğrudan talebidir. Devletin bu konuya sahip çıkmasını beklemek, en tabii hakkımızdır.” diye konuştu.
ÜRETİM DURURSA NE OLACAK?
Devletten destek gelmediği ve yerli kömür üreticilerinin üretimi durdurduğu takdirde işsizliğin artacağına, üretim ve yatırımın olumsuz etkileneceğine işaret eden Akçul, “Bugün kömürü ucuza veren ülkeler, yarın kafasına göre fiyat artıracak mı? Belirsiz. Bugün 70-90 dolardan verdiği kömürü yarın katlamalı biçimde artırmayacak mı? Ya da herhangi bir gerilimde, başka pazar bulup kömürü vermediğinde ne olacak? Doğal gazı, petrolü baskı unsuru olarak kullananların eline, bir de kömür kozu mu verelim. Üstelik milyar ton kömür rezervlerimiz varken. Psikolojik ve sosyal gerilimden hiç bahsetmiyoruz bile.” sözlerini kullandı.
CAZİP HALE GETİRİLMELİ
Akçul, açıklamasına şöyle devam etti: “Dünyanın en etkin enerji kaynağı olan kömürün egemenliği elektrik üretiminde hala baş rolde iken ve bizim de kömür yataklarımız varken, bunu maliyet hesabı gerekçe gösterilerek üretime sokmamak ülke gerçekliğiyle de milli enerji politikalarıyla da bağdaşmamaktadır. İthal kömür alıncaya kadar, çeşitli önlemler alınabilir. Yerli üretim; mevzuat hükümleri, gümrük tarife cetvellerinde yerli kömürü koruyucu tedbirler ve teşvik programlarıyla, yeniden canlandırılıp cazip hale getirilebilir. Milli ve yerli üretimi desteklemek bunu gerektirir.
‘ÖZEL SEKTÖRDEN ESİRGENMESİN’
“Yetkililer, karar vericiler bir an önce bu konuya el atmalı ve gereğini yapmalıdır. Üreticiyi, işçiyi destekleyici uygulamalar ivedilikle hayata geçirilmelidir. Kamu işletmelerine verilen destek, özel sektörden de esirgenmemelidir. Maden üreticilerinden kesilen destek, yeni kazalara, yeni facialara davetiye çıkaracaktır. Üretici ya işçi bulmakta zorlanacak ya da üretimden çekilecektir. Bu destek sadece işletmeciye değil, işçi sağlığına bir destektir. İnsan hayatına bir yatırımdır.”
“Dünyanın en riskli en tehlikeli mesleğini yapan madenciler bir de ekmek kavgasına mı düşmelidir?” diye soran Akçul, şu ifadeleri kullandı:
“Depremde, selde ya da herhangi bir doğal afette alkışlanan, yere göğe sığdırılamayan madenciye teşekkür böyle mi edilmelidir? Yıllarca karanlıkla kader birliği yapan biz madenciler, hiç mi aydınlığa çıkamayacağız. Hiç mi bir rahat yüzü göremeyeceğiz. Yıllarca kazalarda yaralandık, göçük altında kaldık, gazlardan zehirlendik. Yıllardır madencinin verdiği zorlu mücadele, akıttığı ter, harcadığı emek, verdiği canlar, özetle ölse dahi bitmeyen hikayesi, böyle mi bitsin, böyle mi sonlandırılsın?
‘MADENCİ DAHA NE YAPSIN’
“Madenci daha ne yapsın. Şimdi madenciyi gerçek anlamda koruma ve kalkındırma zamanıdır. Yetkililer madencinin sesini duymak zorundadır. Devlet, teşviğini çekmek bir yana daha da artırmalıdır. Devlet, bu teşvik için bir daha toplu ölmemizi beklememelidir. Devlet Santrallerimiz kendi kömürümüzle çalışmalı, evlerimiz kendi kömürümüzle ısınmalıdır. Sözümüzün özü şudur. Kömür üreticilerinin önündeki engeller kaldırılmadan, maden işçisinin yüzü gülmeyecek ve sıkıntılar katlanarak devam edecektir.”