Çaycuma’nın CHP’li, üretken ve dert edinen Belediye Başkanı Bülent Kantarcı ile Zonguldak’ın halk adamı, partiler üstü ismi Devrek Belediye Başkanı Özcan Ulupınar, Devrek Belediyesi’nde bir araya gelmiş.
Kantarcı, Ulupınar’ın ziyaretine karşılık ziyarette bulunmuş.
Ne güzel işte.
Z HABER’in her zaman yaptığı çağrı bu.
Her konuda dört dörtlük olmak zorunda değiliz.
Ama bu buluşmalar toplumun, hizmetin, dayanışmanın en önemli unsurları.
Bugün fotoğraf verirler.
Yarın yardımlaşırlar.
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem de bugün iktidar – muhalefet partili demeden hizmet ve destek alabileceği kim varsa kapısını zorlamalı.
Yani Çaycuma’da CHP’li Bülent Kantarcı; “Ahmet Bey (Çolakoğlu) şu lazım, şunu yapalım. Birlikte yapalım” diyor, Çolakoğlu; “Abi iyi olur. Ben yarın bir Bakan Yardımcımız ve genel müdürümüz ile görüşüp bilgi vereyim” diyor.
İş bitiyor.
Kantarcı yaptığı açıklamada Çolakoğlu’na da teşekkür ediyor.
Ne oluyor yani şimdi?
Bir yeri mi eksiliyor.
Asgari zorunlu müştereklerde buluşmadan nasıl seveceğiz Zonguldak’ı.
Tahsin Erdem herkese küserek gidiyor.
Yok sayıyor hepsini.
Daha bunlar iyi günlerimiz.
Tahsin Başkanın bugün en fazla başını ağrıtması gerekenler Ak Partili Milletvekilleri ve İl Başkanı Mustafa Çağlayan.
Hatta Ak Parti kanadı Tahsin Erdem’in şehir adına talepleri konusunda gereken destekleri vermemeli, bizler de; “Zonguldak’ı cezalandırmayın” falan dememiz lazım.
Ama ne yazıkki tam tersi bir durum var.
Bunlar seçim öncesi Bülent Kantarcı’ya çok gidiyor feyz alıyorlardı!
Sonra Kantarcı’dan da rahatsız olmaya başladılar.
Acı bir Zonguldak manzarası!
Sonuç olarak herkes Bülent Kantarcı olamaz.
Herkes Özcan Ulupınar olamaz.
Gerçek siyasetçi ve belediye başkanlarını sosyal medya ile şişirmenize de gerek kalmaz.

Müslümanız!
İnsanoğlu neye sevineceğini neye üzüleceğine şaşırıyor.
Hayatımızın en güzel ve en kötü manzaraları birbirine geçmiş durumda.
İnsanların dramına tanık olurken, çocukların cansız bedenlerine tanık olurken iki dilim ekmek zehir oluyor.
Yine de yaşamak zorunda kalmanın mecburiyeti ile önümüze bakıyoruz.
Gülüyoruz.
Ağlıyoruz.
Gece gündüz kazanmak için çalışıyoruz.
Doymuyoruz.
Midemiz doysa gözümüz doymuyor.
Gözümüz doysa kasalarımız doymuyor.
Doymak bilmiyoruz.
Kimi zaman bölüşmekten korkacak kadar zenginiz!
Elhamdüllillah!
Ve dahası;
En fazla Müslüman olanlar da, Hristiyan olmakla yok saydıkları kadar doymak bilmiyor!
En çok da bu acı gerçekler içinde yaşamak koyuyor insana!
Neyse işte!
Sonuçta hepimizde var biraz sahtelik!

Karaman’ın koyunu!
CHP’de bazı isimlerle ilgili ilginç ve güvenilir bilgiler geliyor.
“Hep AKP’liler yedi bizim başımız kel mi?” diyen üç CHP’li bir araya gelmiş şimşir tarak aramaya başlamışlar.
Araziyi de bulmuşlar.
Belediye başkanı da zaten bilenmiş.
Herkes kazanacak.
Karaman’dan geçerken koyunlar sayılacak.
Millet, memleket kazansın.
Üretim artsın, istihdam sağlansın.
Bundan kimseye laf yok.
Ancak komisyon için bu kadar birbirinize bilenmenize gerek yok.
Az daha bekleyelim.

Eğitim destekleri!
Kimi zaman hiç tanımadığımız çaresiz insanlardan mesajlar alıyoruz.
Bazen görüşüyoruz.
Bazen muhtarlarımızdan teyit istiyoruz.
Bugünlerde de en çok talep kırtasiye ve eğitim masrafları üzerine.
Biz elimizden geleni reklam etmeden yapmaya çalışıyoruz.
Yetemediğimiz yerde de nazımızın geçtiği dostlarımızla paylaşıyoruz.
O mesajlardan biri de şöyle;
“Teşekkür ederim Atilla abi 
4 tane kareli defter 100 yaprak spiralli, 2 tane çizgili defter 100 yaprak spiralli, 1 top A4 kağıdı, not defteri küçük boy, ayakkabı (38), sırt çantası”
İnanıyorum ki hepimizin söz konusu çocukların eğitimi olduğunda yapabileceğimiz çok küçük şeyler var.