Çoğunlukla hayatı kolaylaştırıp zihnin yorulmasına engel olduğu düşünülen aksine yaşamı daha da zorlaştıran bir kavramla başlamak istiyorum aşırı iyimserlik anlamına gelen “toksik pozitiflik”.
*
Peki, olumlu anlam içeren toksik pozitiflik bakış açısı insan yaşamını nasıl bu kadar zorlaştırabilir?
*
Beni tanıyanlar çok iyi bilirler “ Gerçekten olumsuz görünen her olaydan, nasıl bir iyilik çıkartır, bunu lehime nasıl çevirebilirim, diye düşünür ve hep neşeyle hayata bakmaya çalışırım. Yani pozitif bakış açısı benim vazgeçilmezimdir ve herkese de bunu tavsiye ederim. Ama pozitif olmak ile gerçeği olduğu gibi kabul etmek arasında hassas bir denge bulunmaktadır.
*
Evet, çoğunlukla pozitif kelimesi iyiyi güzeli çağrıştırsa da, her şeyin fazlası zarar olabileceği gibi bazı olumlu anlamların da aşırılığı zıddını yansıtabilmektedir... Özellikle son günlerde hayatta kalma mücadelesi içerisinde iş kaygısı- geçim sıkıntısı ve sağlık endişesi yaşarken birilerinin sürekli üzerimize pozitivizm pompalaması aslında daha rahatsız edici olabilmektedir.
*
Varlığımızın birçok bileşenleri olduğu gibi duygularımızın da birçok bileşenleri vardır. Psikolojik olarak duyu organlarımızın ve ruhsal durumunuzun algıladığı olaylara karşı verdiği tepkiler vardır. Bunlar bizde, zihnimizde birçok duyguyu açığa çıkartır. Yıllar içerisinde, hatta gün içerisinde bile doğal akışta birçok deneyimler yaşarız. Yaşadığımız olayların bizde yansıması olarak duygular ve düşünceler oluşur. İşte bu oluşumlar bazen pozitif bazen negatif olmaktadır.
*
Bize kendimizi negatif hissettiren duygular bize zamanla ağır gelmekte ve çözülmeyi beklemektedirler.
*
Duygular iyi - kötü bakış açısına göre ayrılamaz sadece olumlu hissettiren olumsuz hissettirenler olarak ayrılabilir. Birisine göre olumlu hissettiren başkasına olumsuz hissettirebilir. Duyguların görevi aslında duyulabildiğinde bize rehberlik etmesidir. Duygularımızın bizde yansımalarına göre hayatı daha iyi anlar, kendimizi daha iyi tanır ve yaşamımızdaki seçimlerimizi daha sağlıklı yapabiliriz. Olumsuz duygularımızı da rehber olarak kabul eder, onları da anlamaya çalışır isek, deneyimlerimizden çıkardığımız etkiler ile bizdeki ve geleceğimizdeki anlamlarını bulabiliriz.
*
Toksik pozitiflik kavramı tam da burada yaşamda hissettiğimiz olumsuz duygulara karşı gelmek, yaşadıklarımızı ret ederek, aşırı iyimserlik göstermek, gerçeği görmezlikten gelmek ile ilgilidir. Evet, yaşama gülen gözlerle bakmak, enerjimizi yüksek tutmak, düşüncelerimizi ve zihnimizi arındırmak, daha iyimser bir yaklaşımla ile “ne isen onu çekersin” bakış açısı ile moralimizi yüksek tutmaya çalışmak yaşam amacımıza daha çok hizmet edebilir.
*
Hatta sağlıkla mutluluğun ilişkili olduğu günümüzde uzmanlar tarafından da kabul edilmekte ve pozitif yaklaşımın sağlık üzerinde ciddi olumlu etkileri kabul görmektedir. Özellikle bağışıklık sitemi, kalp sağlığı ve psikolojik alanlarda etkili çalışmalar bizimle paylaşılmaktadır.
*
Ancak burada ince bir ayrım olduğu göz ardı edilmemelidir. Yaşadıklarımızı alıp kabul etmek, çözüm için ne yapabiliriz ona bakmak, olay üzerinde konuşmak, size rahatsızlık verenleri ilgili kişi ile paylaşmak, içinizdeki yorgunluğu ve birikmişleri dağıtmak, hafifletmek pozitif yaklaşım olurken, olanı inkâr etmek, üzüldüğün olayları yok saymak, her daim iyiyim, mutluyum, yaşadığım olumsuzluklar beni yenemez, diyerek yaşadığın tüm olumsuzluklara karşı aşırı iyimser yaklaşmak, üstünü kapatmak pozitif yaklaşımı zehirlemekte ve toksik oluşturarak toksik pozitifliği meydana getirmektedir. Bu şekilde devam eden bir yaşamda içimize attıklarımız bir süre sonra bize ağır gelmeye, yük olamaya ve çözülemeyecek kaosların oluşmasına, hatta depresyona girmemize ve yaşamdan kopmamıza sebep olabilmektedir.
*
Empati ile aşırı pozitiflik karıştırılabilmektedir.
*
Bilinmelidir ki, aşırı pozitiflik ile görmezden geldiğimiz her şeyin eninde sonunda karşımıza tekrar çıkıp bizi çıkmaza sokmasıyken, gerçek emipati ise, durumu kabul edip, kendimizi ve çevremizi anlamaya yönelik iletişim ortamının yaratılarak çözümün aranması ile ilgilidir.
*
Nasıl olsa çözümü yok, bu benim kaderim, elimden bir şey gelmez, benim dışımda bir olay diyerek iç sabotajcıların esiri olmak ve bu yüzden sürekli görmezden gelerek, yaşadıklarını halının altına süpürmek kişide olumluluk halinin emanet durmasına sebep olmaktadır.
*
Neşeli bir yaşam yaratma serüveninde, kendimizin bütünüyle, tüm hissettiklerimizle mükemmel olduğunu kabul etmek, yaşadıklarımızın bizdeki tekâmülüne izin vermek, bize acı veren, bizi mutsuz eden olayları elimize alarak, bizde oluşturduğu yaraları iyileştirmeyi seçmek kesin çözüm olmasa da konuşmanın anlatmanın ve dinlenmenin verdiği hafiflik ve değer hissi ile rahatlama sağlar. Bu da yaşanılan olayları gerçek kılarak olumluluk hali kişide gerçek anlamı ile vuku bulur. Toksiklerden arınarak kişide olumlu pozitivm gerçekleşmiş olur. Her halimizle kendimizi alıp kabul ettiğimiz ve anlam bulduğumuz bir evrende var olmak dileğiyle…
Nurselay
İçsel Dönüşüm Mimarı
05300667752
www.sonsuzolasilik.com