Kahramanmaraş ve Hatay depremleri sonrası gündem bölgemizdeki inşaatların zemini, inşaat kalitesi ve statik durumları.
*
Bu konuda daha önce Sabuncular başlıklı yazılar paylaştım.
Sektör içinden görüştüğümüz deneyimli bir ismin anlatımlarından yola çıkarak bazı inşaatlarda deprem yönetmeliği ile belirlenen esasların en az minimum seviyesinde uyma zorunluluğuna karşın çelişkili hallerin olduğuna dikkat çektik.
*
Özellikle zemin etüdü yapan firmalardan itiraz var.
Zemin etüdü yapan isimler aradı.
Bunlardan biri de Ereğli’den İlke Keleş.
Sektörün deneyimli ismi ilk günden beri; “Bu sorun hepimizin sorunu. Sorun ve sorumsuz birileri varsa bunun üzerine birlikte gitmeliyiz” dedi.
*
Bu süreçte haber kaynağımız ile olan ve görüşmemizde zemin etüdü yapılırken tek noktadan örnekler alındığı olaylara tanık olduğunu ifade etmişti.
Ayrıca beton kalitesi ve diğer bazı olumsuz etkenlerin inşaat kalitesini etkilediğini söylemişti.
*
Yine yapı denetim sisteminde denetim firmalarının bağımsız denetim yapıp yapamadıklarına dikkat çekmişti.
Bu ismin tanık olduğu, bildiği şeyler var.
Ama elimizde fotoğraf, rapor yok.
*
Bu ciddi iddia hepimize sorumluluk yüklüyor.
Sonuç olarak bizler de bunları paylaştık.
O gün de söyledik bunları yazarken; vicdani sorumluluğumuz var.
*
İlke Hanım ile görüşmemizde bu isim ile görüştürebileceğimi söyledim.
“Birbirinizin dilinden daha iyi anlarsınız” dedim.
Ancak şu anda sektörde önemli bir konumda çalışan bu isim ısrarlara rağmen görüşmek istemedi.
*
O zaman bildiği, tanık olduğu olaylar hakkında ihbarda bulunması çağrısı yapıyoruz.
*
İnşaat sektöründe müteahhit ile belediye ilişkisinde sabuncuların olduğunu tüm inşaat piyasası kabul ediyor!
Sabunlayanlar konusunda farklı isimler telaffuz edilse de bunların bir belgesi yok!
*
Kimseyi keyfi karalama veya hedef gösterme amacımız olamaz.
Şu betonu sulandırma işi dahil sanırım işler daha sıkı yürüyecek!
Sendikacılar kazan kaldırmış!
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde geçmiş zamanlarda kontrolsüzlük ve laçkalık almış başını gidiyordu.
Rektör Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ve Başhekim Doç. Dr. Özcan Pişkin ve ekibinin ısrarlı çalışmaları sonrasında hastanenin ruh hali değişiyor.
Daha disiplinel, daha kurumsal olma yolunda olan hastanenin çalışanları bunlara ilave olarak birikmiş alacaklarını aldı ve hastanenin gelirleri de yükseliyor.
Yönetimse zafiyet ve dönemsel şartların etkin olduğunu söylüyorduk.
Hem hastanın, hem çalışanların hem de hekimlerin kendilerini daha değerli, daha verimli hissettiği ortamlara ihtiyaç vardı.
Kademe kademe bu değişimi gözlemliyoruz.
Bazı sendikacı arkadaşlarımızın gönderdikleri açıklamaları okuduk.
Diğer yandan bahsedilen kurumsal yol haritasını okuduk.
Şahsen sendikacı kardeşlerimizin üyelerin talep ve baskısı altında kaldıkları için böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldıklarını düşünüyorum.
Kurumsal çalışma barışı için elbette karşılıklı diyaloglar şart.
Kılık kıyafetten mesai performansına, personel takibinden halkla diyaloğa kadar disiplin her alanda şart.
Yanlış anlaşılan veya yorumlanan kısımlar varsa da özel durumlarda elbette hastane idaresi el atar, destek olur.
Türkiye’nin pek çok yerinde bulamayacağımız başarılı hekimlerin olduğu böylesi bir sağlık üssünün her alanda daha kurumsal olmasına destek olmak zorundayız.