Bu yazımda mesleki hayatımda sıkça karşılaştığım bir rahatsızlıktan bahsetmek istiyorum. Doğumsal Brakial Pleksus Yaralanması. Kısaca OBBP Lezyonu olarak da yazılır.
Brakial Pleksus, omurilikten çıkan sinir köklerinin üç büyük dal halinde seyrederek birbirleri ile bağlantı oluşturduğu, koltuk altı bölgesinde yer alan büyük bir sinir topluluğudur. OBBP lezyonu ise bu sinir paketinin doğum esnasında zedelenmesi sonucu ortaya çıkan tablodur. Bazen sadece ufak bir zedelenme sonucu hafif ve zamanla rahatlıkla geçebilen tablo ile karşılaşılırken, bazen de sinir kopması gibi ciddi tablolarla da karşılaşabiliyoruz.
Doğum anına kadar sağlıklı olan bebekler; doğum esnasında bu rahatsızlıkla karşılaşabiliyorlar. Bazı risk faktörleri bu noktada etkili olabiliyor. Örnek olarak bebeğin 4 kg’dan fazla kiloya sahip olması, annenin normal gebelikte alması gereken kilodan fazla kilo alması, annenin 35 yaş üstü olması, diabet vs. verilebilir. Bu gibi durumlarda  dikkatli olmak gerekmektedir.
Yeni doğan bebeklerde doğum sonrası kollarda olması gereken normal hareketliliğin olmaması en çok dikkati çeken durumdur. Kol vücut kenarında hareketsiz posizyonda durur. Zaten çocuk doktoru ilk muayenesinde bu durumu fark edecektir. Gözden kaçan bir durumda ise aile kol, omuz, dirsek hareketlerinde bir anormallik hissettiğinde hemen bir hekime başvurmalıdır.
Genelde yapılan en büyük hata; bu durumun normal olduğu, zamanla bebekteki bu hareketsiz uzvun normale döneceği düşüncesi olmaktadır. Doğru olan ise hemen doktorunuza başvurmaktır. Ne kadar erken dönemde tedavilere başlanırsa o kadar iyi olmaktadır.
Bazı durumlarda uygun fizik tedavi ile her şey iyi olabilirken, bazı durumlar da ise cerrahi müdahale kaçınılmaz olmaktadır.
Doktor muayenesinden hemen sonra konuda tecrübeli bir fizyoterapistin bebeğinizi görmesi isabetli olacaktır.
1-2 haftalık bebekler de dahi fizyoterapistiniz sizlere çok faydalı bilgiler ve öneriler verecektir. Kesinlikle ne kadar erken tedavilere başlanırsa bebeğiniz için o kadar iyi olacaktır.
OBBP tedavisinin genelde uzun süreçli ve multidisipliner bir tedavi olduğu akılda tutulmalıdır. Yani doktor, fizyoterapist ve hatta aile ve çocuk için psikolog ile birlikte ekip çalışması yürütülmelidir.
Kısaca tanı konulur konulmaz tedavilere başlanmalıdır. Kesinlikle biraz bekleyelim, görelim denilmemelidir.
En basit tipi bile olsa mutlaka doktor ve fizyoterapistiniz bebeğinizi görmelidir.
Sağlık ve huzur dolu günler geçirmeniz dileğiyle...

KARİZMA
Bu günlerde çokça duyduğum karizma ve karizmatik sözcüğüne biraz değinmek istiyorum 
Nedir karizma sözcüğünün anlamı? Toplumumuz tarafından doğru kullanılıyor mu acaba?

Karizma : Eski Yunancadan gelir ve “olağanüstü çekiciliği olan liderlerin kendisine ve kişiliğine, yandaşlarınca yakıştırılan büyüleyici güç ve yetenek.”(Vikipedi) anlamındadır.
TDK'ye göre, karizmatik kelimesi anlamı şu şekildedir:
- Etkileyici
Bir başka tanımı da;
Karizma', Weber'gil bir tabirdir.Yunancadır ve "yanılmazlığına inanılan" anlamına gelir. Bunun Osmanlıcada da bir karşılığı vardır: 'Sahibkıran.' Bu sözcük, göksel takımyıldızlarından alınan bir yetki ve hediye, inayet demektir. 
Bu tanımlardan yola çıktığımızda Karizmatik lider: Kandırılamamanın ve yanılmamanın getirdiği etkileyici güç ve yeteneklere sahip kişidir, diyebiliriz.
Günümüzde ise genel olarak karizmatik sıfatı; liderlerin kılık kıyafetine, boyuna-posuna, konuşmasına ve yüz güzelliğine  göre veriliyor. Asıl olan yanılmazlık özelliğine bakılmıyor maalesef.
Zaten bu özelliğe bakılsaydı günümüzde karizmatik lider diye biri olmadığı net olarak ortada.Bu yüzden hiç kimse kusura bakmasın lütfen.
Tamda İlber Ortaylı Hocamızın dediği gibi:
“Karizma kelimesi tam olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi liderleri ifade eden bir kelimedir. Yanılmasına ihtimal verilmeyen, güvenilen, liderlik vasfıyla doğmuş, ileri görüşlü ve herkesin göremeyeceği şeyleri görebilen bir şahsiyet..."