Zonguldak’ta üretim, yatırım, istihdam politikalarının en doğru şekilde yapılmasının önemini paylaştık.
Doğru yerde.
Doğru zamanda.
Doğru adımlarla.
Doğru insanlarla.
Ve ısrarlı mücadele ile.
Zonguldak’ta planlı üretim süreçlerinin hızlandırılması, desteklenmesi milletvekillerimizin ve bürokratlarımızın öncelikli görevlerinden - dertlerinden olmalıydı.
İş insanlarımızın yalnızlığı, hayal kırıklıkları, insanlarımızın iş için hala başka memleketlere gitmek zorunda kalması üzerine çok yazdık.
Yine yazacağız.
Şehirde, dedikodu fabrikalarının bacalarını tüttüren siyasetçilerimizin asıl meselelere daha fazla kafa yorması, zorlaştıran değil kolaylaştıran olması gerekiyordu.
Seçim zamanı, geçim zamanı, bağış zamanı, oruç zamanı, spor zamanı firmaları, esnafı hatırlayan siyasetçi, belediye başkanı ve bürokratlarımızın bu alışkanlıklarını değiştirmesi gerekiyordu.
Seyirci kalarak olmaz.
Bazı şeyler Ankara’nın keyfine bırakarak olmaz.
Geçmişten beri pek çok girişimcimiz zorlaştırılan zorlukları!
Hala yaşayan girişimcilerimiz var.
Başka illerde yatırım yapmak istediğinizde her türlü kolaylık sağlanıyor.
O şehirlerin siyasetçileri, OSB yönetimleri veya Valileri;
“Yeter ki gelin, yatırımını bizim şehrimize yapın yer bedava” diyebiliyor.
Ama bize gelince hep bir engel, hem bir yatırım düşmanlığı, hep bir plansızlık, keyfiyet!
Sorsanız en büyük engel coğrafi şartlar ve maliyetler!
Ama asıl engeller kafalarda ve kalplerde!
İşte orada bir sıkıntı var!
Bu cenazeyi kaldırın!
Filyos’ta Güpgüpoğlu’nun yaptığı, Filyos Belediye Başkanı Ömer Ünal ile Güpgüpoğlu ailesi arasında bilinen veya bilinmeyen olaylar - iddialar sonrasında yapımı duran bir otel var.
Oraya o kadar yüksel otel inşaatı verilirken yaşanmayan sorunlar sonra yaşandı!
Garip şeyler daha önce konuşuldu kısmen yazıldı.
Ama sorun ortada duruyor.
Cenaze ortada duruyor.
Arada görüşme trafiğinin merkezinde ilginç isimlerin olduğundan bahsediliyor!
Biz bilmiyoruz!
Şahısların pazarlığı Filyos’un önünü tıkamamalı!
Olmamış Ahmet ağabey!
Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk’ün fevkani köprüsüyle ilgili paylaşımı haberdir.
Bilgidir.
Fikirdir.
Ancak Öztürk’ün bu fikri paylaşırken, köprü konusunda farklı görüş paylaşan, fikir beyan eden veya iddiada bulunan basını hedef alırken kullandığı
“Adına gazete denen müsvedde parçaları” sözü kabul edilemez.
Hoşa giden şeyleri duyamadığında çıldıranlar genelde siyasetçilerdir.
Ahmet ağabeyin basının da içinde olan biri olarak böyle bir söze ihtiyacı yoktu!
Dost sözü!
Bir arkadaşım sohbet sırasında dedi ki;
“Biz kullar gerçek anlamda şükrü bilmiyoruz aslında!
Bilmiş olsak ne gam kalır ne de keder!”
Aynen öyle.
Çünkü insanlık raydan çıkmış.
Milli, dini, insani, vicdani değerler sosyete pazarına düşmüş!
Garip değil mi?
Zonguldak’ta Fevkani Köprüsü yıkılıyor ama şehir merkezinde ilkelliği herkesçe kabul edilen, insanları toza boğan kömür yükleme işi sonlandırılamıyor.
Evlerimize giren, ciğerlerimize inen kömür tozlarının limandan yükselmesi engellenemiyor.
Şehrin belediye başkanı konuyu gündeme taşıyor, siyasetçi ve bürokrat arkadan dolanıp gol atıyor!
Süre beş yıl daha uzuyor!
Sonra Karabük’te farklı şeyler konuşuyorlar!
Anket işi falan yalan mıydı?
Bistro Elis Kafe hayırlı olsun!
Murat Kulaç kardeşimiz siyasetin ötesinde güzel insanlarımızdan.
Ticaret hayatında özenli çalışan kardeşlerimizden.
Zonguldak BEÜ Rektörlük binasının hemen karşısında Bistro Elis Kafe ismiyle bir mekan açtı.
Güzel kalbi ile güzel işler yapacağına inanıyoruz.
Zonguldak’ın böylesi güzel mekanlara ihtiyacı var.
Biz de arada böyle güzel örnekleri duyuralım ki belki yolunuz düşer.