Belki insanlığın, belki dünyanın, belki hayatın sorunu ama Zonguldak’ın da şüphesiz en büyük sorunu.
Siyasette.
Bürokraside.
STK’larda.
İş dünyasında.
Hakim olan bazı şeyler var.
Kin.
Nefret.
Kıskançlık.
Kompleks.
Düşmanlık.
Haset.
Komplo.
Ve çok daha fazlası.
Zonguldak’ın en büyük sorunu bu belki de.
Kimse kimseyi beğenmez.
Kimse kimsenin başarısını istemez.
Kimse burnundan kıl aldırmaz.
Empati yoksunluğu giderek almış başını gitmiş.
Kavga yaratmak, gürültü çıkarmak için bütün mazeretler var bu şehirde.
Küçümseme alışkanlığı.
Değersizleştirme çabası.
Lafa gelince herkes Müslüman.
Lafa gelince herkes demokrat.
Lafa gelince herkes iyi insan!
Bu şehirde, bu ülkede çözülmesi gereken en birinci problem zaten bu.
Üç günlük dünya.
Yazık be şu şehre!
Özgüveni olmayan, gücünü koltuktan, makamdan, üniformadan alan tüm yöneticilerin, atanmışların, seçilmişlerin galiba en büyük marifeti bu!
Farklı düşünmek.
Farklı yorumlamak değil bu bahsettiklerimiz.
Bu şehirde insanlar bu kadar çok iyi niyetliyse, çok çalışkan ve başarılıysa şehir neden bu kadar kötü?
İsraf!
İsraf üzerine zaman zaman yazılar yazıyorum.
Her yerde israf var.
Bu israflarla ne açlar doyar.
Toklar doymasını bilse zaten aç kalmazdı ülkede.
Her gün muhtaç ve çok zor durumda olan insanların hikayesine tanık oluyor, destek olmaya çalışıyoruz.
Tüm bu hikayelerin ötesinde soygun, talan ve israf üçlüsü devam ediyor.
Kurum idarecilerimiz mesela.
İstenirse ne çok tasarruf edilebilir.
Arap misali!
Bulunan her para mutlaka harcanmalı!
Beş liraya yaptırılan iş neden 3 liraya yaptırılamaz diye soran pek azdır.
Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın tasarrufla ilgili açıklamaları önemli.
Kimsenin gözünün yaşına pek bakmıyor.
Tüm kurumların acilen tasarruf edebilecekleri konuları belirleyip adım atmaları gerekir.
O paraları, babalarının parası gibi harcayan idarecilerimize de seslenelim.
Devlet babanın bakamadığı çok çocuk var!
Psikolojimiz bozuldu!
Pandemi dönemi.
Sosyal medya etkisi.
Ve üst üste gelen yakın kayıplar.
Bazen resmen cenaze bültenine dönüyor sayfalarımız.
Ölen ölene.
En çok da genç ölümler yakıyor canımızı.
Ne çok genç isim gitti yakın zamanda.
Hüseyin Kolçak.
Yaşar Balcı.
Ferdi Akıllı.
Ve daha niceleri.
Her camiadan, her sokaktan insanlar koşarcasına gidiyor.
“Dur nereye” diyemeden. Değiyor mu hiçbir şeye?
Değmiyor.
Çünkü kimse sırasını bilmiyor.
Ve son olarak sevgili Engin Ateşoğlu yoğun bakımda. Tüm dualarımız bu güzel insan için. Allah evladına ve ailesine bağışlasın.
Kek Konseyi!
Zonguldak Kek Konseyi ve onun sayın Başkanı Yesari Sezgin hala yok.
Hakkında bir kayıp ihbarı var mı?
İlahi Yesari Başkan.
Ne oldu?
Yakında seçim olsa, kek konseyinin ne işe yaradığını bilmeyen pek çok ismin mübarek kenetlenmesi, kamusal ve memleketçilik dayanışması ile kesin başkan seçilirsin!
FETÖ Borsası!
Şamil Tayyar anlatmıştı bu borsanın nasıl çalıştığını, işbirlikçilerinin devam eden ilişkilerini!
Zonguldak’taki borsa da o hesap galiba!
Yalancının yalancısıyız!
Zonguldak’ın FETÖ karnesi çok zengin.
Camianın taraflarının;
“Ben değil sensin FETÖ’cü" imaları devam ediyor.
Rüşvetin belgesi yok.
Ama tanıklar biliyor.
Biri de çıkmış şimdilerde konuşuyor.
Diyor ki;
“Beni dosyaya ekleyeceklerini düşündüm.
150 bin lira bağışta bulundum. Çünkü öyle dediler. 18 bin lira da yemek parası ödedim”
Dahası ortada ne makbuz var.
Ne kayıt.