Bir insan ismi yeryüzünde son kez anıldığında gerçekten ölürmüş. O tam aksine, ölümünün üzerinden tam 82 yıl geçmesine rağmen, her yıl artan bir özlemle, saygıyla, istekle ve sevgiyle anılmaya devam ediyor. Emperyalizmin ve küresel sermayenin en büyük başarısızlığı olarak, hatırası ve mirası Türkiye Cumhuriyeti dimdik inadına dimdik ayakta durmaya devam ediyor.
Dünyayı yüzyıllardır sömürmeyi adet haline getirenler, tüm çabalarına rağmen boğazlarına bir kılçık gibi takılmaya devam eden, başına geçirilmeye çalışılan her çorabı söküp atan bu milletin, devletin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’e olan sevgisinin giderek büyümesini bir türlü anlayamıyorlar.
Gelin ben size anlatayım neden bu kadar sevildiğini, neden bu kadar büyüdüğünü… O,
- Sömürüye karşı bağımsızlığın,
- Karanlığa karşı aydınlığın,
- Baskıya karşı özgürlüğün,
- Cehalete karşı eğitimin,
- Haksızlığa karşı hakkın,
- Adaletin,
- Kadın hakkının,
- Fırsat eşitliğinin,
- Kötüye karşı iyi olan herşeyin,
timsali haline gelmiştir bu ülkede. Bir insan bu kadar ünvanı hak eder mi? Diyebilirsiniz. Ama her canı yanan ona özlem duyuyor mu duymuyor mu? İşte tüm mesele bu. Haksızlığın hüküm sürdüğü böyle bir dünyada tüm bunların sembolü haline gelmiş bir insanı yıkabilir misiniz? Silebilir misiniz tarihten? Mümkün mü? Gelin vazgeçin bu sevdanızdan. Çünkü siz vurdukça o büyüyecek, büyüdükçe siz yorgun düşeceksiniz. Ne gerek var o zaman bu kadar yorulmaya?