Fevkani Köprüsü yıkılacak.
Yıkılmasının şehre artısı eksisi tam olarak anlaşılabilmiş değil.
Ortada bir sürü soru işareti var.
Hadi diyelim yıktık.
Beş farklı kanattan gelen trafiği taşıyan köprünün kaldırıldıktan sonra altta trafiği en sağlıklı nasıl çalıştıracağımıza dair kesin bir proje de yok.
Her gün değişiyor.
Çözüm üretirken bir kaos mu üreteceğiz acaba?
Bunun yanıtını çok net şekilde belirlemeden önce yıkımı bir şova dönüştürme çabası hüsran yaratabilir.
Son yıllarda bahse konu projelerle ilgili şöyle bir görüş var.
“Paylaşmayalım. Kamuoyunu tartıştırmayalım. Kamuoyu görünce tartışmalar işi uzatıyor”
Bunda haklılık payı yok değil!
Ama süreci doğru işletebilmek de önemli!
Siz süreci doğru işletirseniz yaşanabilecek yanlışları da önlemiş olursunuz?
Elbette köprüde büyük ekmek var.
Köprünün demirlerinin pazarlığı yapılıyor şimdiden.
Daha önce yazdım.
Yeniden yazıyorum.
Köprü yıkılacaksa yıkılacak olan Merkez Çarşısı’nın olduğu yere değil 12 katlı bina yapmak, bahçeli ev yapmak yanlış olur.
Önerimiz tüm hak sahipleri ile görüşerek onların mağdur olmayacağı radikal bir çözüm bulunması.
Planlama tek ve en doğru olmak zorunda. Büyük düşünelim şehri daha yaşanabilir hale getirelim. Sayın Başkan Ömer Selim Alan'a da destek olalaım.
Kent Koseyi Başkanımız Sayın Hakan Kutoğlu hocamızdan görüş bekliyoruz!

Yılmaz Kaldırım’ı arıyoruz!
Ak Parti eski Kilimli İlçe Başkanı Yılmaz Kaldırım, sosyal medya üzerinden yazdıkları ile Zonguldak’a yapılan ihanetleri tek tek deşifre ediyor, korkmadan,i yılmadan paylaşımlar yapıyordu.
Kontrolü kaçırdığı, ağzını bozduğu zamanlar da oldu.
Genel olarak söz konusu Zonguldak olduğunda gerek Ak Parti’nin tatlı su kurnazlarını adeta bombalıyor, paçavraya çeviriyordu.
Zonguldak’ta dönen kirlik rant ilişkilerini pek çok olayda delille dayandırmadan da olsa tek tek deşifre ediyordu.
Tarzının çok tepki aldığı zamanlar oldu.
Bazılarını kendisi de kabul etti.
Ancak şehirde ki keneleri belki de en iyi o anlatıyordu.
Bazı izah ve kesin ifadelerini doğru bulmadığım zamanlar kendisine de söyledim.
O çalışmak için gitmek zorunda kaldığı Trabzon’dan yazıyor Zonguldak’takileri zıplatıyordu!
Yılmaz Kaldırım bugün sağ olsaydı yazacak çok şeyi olacaktı.
Tam dört sene olmuş aramızdan ayrılalı.
Bugün çok aranıyor.
Özleniyor.
Mekanı cennet olsun.

Basın- siyaset - bürokrasi!
Bizler hem bu köşe yazıları hem de haberlerimiz ile hizmet etmek, doğru hizmet etmek, çözüm üretmek, ortak aklı yeşertmek, empati köprüsü kurmak ve halkı adam yerine koymak isteyen siyasetçi, belediye başkanı, bürokrat ve STK temsilcilerinin elini güçlendiriyoruz aslında.
Statükocu ve dayatmacı bir dilimiz yok.
Ama son dönem; 
“Küstüm oynamıyorum” diyen isimlerin sayısında çoğalma var!
Kendileri bilir.
Biz kimsenin kibir – kompleks değirmenine su taşıyacak değiliz.
Pek çok gazeteci arkadaşımda başka bir derdi yok aslında.
Kendi adımıza konuşmak gerekirse halkın duygularına mümkün olduğunca tek taraflı bakmaksızın tercüman olmaya çalışıyoruz.
Bir eksiğimiz olursa düzeltmek de bizim asli sorumluluğumuzda.
Akıllı olan siyasetçi, bürokrat ve STK temsilcileri basından korkmaz, gazetecileri hedef yapmaya kalkmaz!
Bu şehir yapılanları da yapılmayanlar kadar konuşamıyorsa en başta sizler, sonra bizler sorumluyuz!
Basın bu şehrin eli ayağı.
Bu kuru inatlarınız sizi fena bitiriyor!

Tüm belediye başkanlarımıza!
Bu güne kadar dedik ki; 
“yerel kalkınma modellerini hayata geçirelim”
Mesela her belediyenin en az bir – iki yerel kalkınma stratejisi olmalı.
Zonguldak’ın tüm belediye başkanları bir araya gelerek belediyeler bir protokol ile görev tanzimi yapmalı.
Her belediye her alanda yerel kalkınma modellerine kafa yormak yerine görev bölümü yapılmalı.
Çok mu zordu?
Yooo!
Bizimkilerin işine gelmiyor!
Mesela Çaycuma Belediyesi park ekipmanları üretiyor.
Zonguldak’ın diğer belediyeleri oradan almalı.
Mesela Zonguldak Belediyesi ‘ulutan’ markası ile su üretiyor.
Tüm kurumlar oradan almalı!
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bizim Belediye Başkanlarımızın böylesi projeleri, hedefleri, üretim çabaları ve istihdam gayretleri olmalı.
Bir araya gelmeliler.
Samimi olmalılar.
Particilik değil belediye başkanlığı yapmalılar.
Onlar gitse bile belediyeler bu anlayışı devam ettirmeli.
Hazır para ile gün geçirmek kolay.
Bol bol fotoğraf çektirip paylaşmak keyifli.
Ve bu tembel – hantal anlayıştan kurtulmak için geç kalıyoruz!