En başta belirtelim.
Bu bir durum tespitidir.
Toplumun her kesiminden insanla konuşuyoruz.
Son günlerde sık dile getirilen konulardan biri yerel yönetimler.
Belediye başkanları.
Başkanların performansı.
Seçimler bitince siyaset bitiyor.
Hemşehricilik bitiyor.
İnsanımız gerçeklerle daha çok yüzleşiyor.
Biz her zaman şunu söyledik.
İnsanları severiz sevmeyiz.
İnsanların hataları vardır.
Yanlışları vardır.
Hatta düşmanlıkları da vardır.
Bireysel meseleler bitmez.
Ama şehrin de hizmete, yatırıma ihtiyacı vardır.
Selim Alan da bu hataları, inadı, tavrı nedeniyle çok tepki aldı.
Düşmanlarını kendisi yarattı.
Çok da başarılı oldu bu konuda.
Ona rağmen şehirde bazı şeyleri değiştirmenin umuduydu.
Bugün şehirde Lavuar projesi başta olmak üzere bazı değişimlerin, yeniliklerin, hizmetlerin ve sorunların muhatabı bir belediye başkanı olacaktı.
Yani vatandaşın hesap sorabileceği, sorunların muhatabı ve hizmet konusunda mazeret şansı olmayan bir başkanı olacaktı.
Mevcut başkan Tahsin Erdem;
“Biz muhalefetiz “ der geçer karşıya.
Yani şehrin farklı tarafından bakınca göreceli bir durum olsa da totalde bu şehre değişim ve hizmetler lazım.
Kent Lokantası’ndan bakınca Tahsin Erdem’den başarılısı yok, Bahçeli’den bakınca; “Selim kalsaydı bu işler daha hızlı” diyen çok!
Sonuçta söz konusu hizmet olduğunda mevcut başkanın da başarılı olması için desteklenmesi gerekiyor ancak Tahsin başkan veya partisine oy verenlerin bile Selim Alan’ı bu kadar sık anmaya başlamasının elbette nedenleri var!
En başta da söyledik bu bir durum tespitidir.
Bu şehirde insanlar politikacıları yapabilecekleri veya hizmet odaklı seçmiyor.
Büyük çoğunluk partisine veya adayın köken memleketine göre oy veriyor!
Bu şehirde herkes dert yanar ama büyük çoğunluk söz konusu sandık olduğunda yine aynısını yapar!
Hep başkanlar suçlu olur.
Seçmenin hiiiiiçç günahı yoktur!
Yönetenler de kanser ediyor!
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Hastanesi’yle ilgili paylaştığımız yazı sonrası çok sayıda destekleyen yorum geldi.
Arada eleştiriler de oldu.
Zonguldak’ın bu acı gerçeği söz konusu olduğunda siyasetçilerimizin, belediye başkanlarımızın, STK’larımızın neden sus- pus olduğunu anlamak mümkün değil!
Kanser vakaları konusunda paylaştıklarımızı abartılı bulan veya seyirci kalmaya devam edenler lütfen Pazartesi sabah Onkoloji Hastanesi’ne bir girip şöyle uzaktan bir izlesinler.
Bir saysınlar bakalım sayabilecekler mi koridorlara sığmayan insan kalabalığını?
Elbette pek çok etken var.
Ancak yerel düzeyde kansere etki eden konular nelerdir?
Neden ve niye?
Galiba bu şehrin insanını en çok kanser edenlerden biri de geçmişten itibaren yöneticileri!
Kömürcüler işçiyi kalkan yaparsa!
Hatırlarsınız.
Sorunların ortak akılla çözülmesi adına pek çok çağrımız oldu.
Piyasa, yerel ekonomi, çalışanlar önde tutarak maden işletmelerine sahip çıktık.
Hala sahip çıkıyoruz.
Rödevans bedellerinin yeniden düzenlenmesi meselesi.
EREN, ÇATES, ERDEMİR ve KARDEMİR’in yerli üreticiden kömür alması çağrılarımız.
Ve daha fazlası.
Bu kömürcülerden birkaçı dışında dalavere işleri yaşam biçimi haline getirmiş olanların olduğunu da biliyoruz.
Ancak şehir ve insanlarımız adına yine de soruna sahip çıkıyor bazı şeyleri pozitif ayrımcılık ve ortak akıl ile çözülebileceğine inanıyoruz.
Fakat bizim kömürcülerin yüzde 80’i bizim bu çabalarımızı hak etmiyor.
İşçi ve istihdamı kalkan yaparak bildiklerinden şaşmıyorlar!
Fren yaptıran bürokratlar!
Ak Parti Zonguldak’ta Mustafa Çağlayan ile yeni bir ivme yakaladı.
Çağlayan’ın politik tartışmaların ötesinde parti üstü duruşu ve şehrin ortak dinamiği haline gelmesi kaçınılmaz.
Yani bugün farklı partiden insanlar da Mustafa Çağlayan’a inanıyor ve güveniyor.
Fakat bu yeni dönemde başka bir şey var.
Bürokratlar.
Ak Parti iktidarının Zonguldak özelinde önceden beri aşamadığı durumlardan biri bu.
Yani bürokratlar meselesi.
Bazı bürokratlar burada hizmet, çözüm ve ortak akıl konusunda takoz görevi görüyor.
Biri Ankara’dan falanca tarafından atanmış, falanca Erzurum Milletvekili tarafından gönderilmiş, bir başkası da etliye sütlüye karışmadan şehirde sorun yokmuş gibi davranıyor.
Bu iş yanlış.
Çağlayan’ın yapacağı ilk işlerden birisinin yeni dönem, yeni heyecan ve sürece fren yapan çok değerli bürokratlarımızı daha rahat görev yapabilecekleri illere gitmeleri konusunda girişimlerde bulunması!
Makineli Tüfek gibi!
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı Ereğli kongresinde yaptığı konuşmasında Milletvekili Saffet Bozkurt’tan;
“Saffet vekil bizi her gördüğünde maşallah makineli tüfek gibi saydırıyor” diye bahsetti.
Yani Ereğli ve Zonguldak için sürekli isteyen.
Pres yapan bir Saffet Bozkurt’tan bahsetti.
Saffet Bozkurt farklı gelişmeler ve adaylık sürecinde yaşananlar nedeniyle zaman zaman tepkiler alsa da Ereğli’nin genelinde ismini her geçen gün perçinleyen bir isim olmayı başardı.
Kararlı ve ısrarlı tutumları sayın Yumaklı’nın da dediği gibi karşılık buluyor.
Tahsin Erdem meselesi!
Daha önce de yazdık.
Bu şehrin derdi hizmet.
Yani belediye başkanı kim olursa olsun siyaset, hizmet söz konusu olduğunda kenetlenmeli.
Buna Çaycuma’yı çok hatırlatıyoruz.
Ak Partili Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ile CHP’li Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın söz konusu hizmet olduğunda nasıl kenetlendiklerini görebiliyoruz.
Çaycuma söz konusu olduğunda, Çaycuma’nın çıkarları söz konusu olduğunda kenetleniyorlar.
Ancak bunlar karşılıklı adımlarla oluyor.
Zonguldak merkezde de bu olmalı.
Tahsin Erdem eksik de olsa, fazla da olsa şehrin ortak meseleleri söz konusu olduğunda taraflar basın önünde bir araya gelemeseler de sık sık iletişim içinde olabilmeli.
Karşılıklı iyi niyet ve çaba karşısında teşekkür çok zor değil.
Çaycuma bunu yapıyor.
Çolakoğlu Kantarcı’yı kırmıyor.
Kantarcı da Çolakoğlu’na teşekkür ediyor.
Yani burada Tahsin başkanın çözüm ortaklarından biri iktidar milletvekilleri ve il başkanı.
Kimse taban tepkisinden korkarak hizmeti ertelemesin!