Dünyada değişmeyecek tek şey: gelişim, değişim ve büyüme. Ancak bazı bölgelerde kentler dar pencerelerde, kendi kabuğunda kalmış. Değişime ayak diretmekte. Bulundukları coğrafi konumun, barındırdıkları tabiatın ve yaşam merkezlerinin nimetlerini görememekte. Dünyaya ayak uyduramamakta. Bu bahsettiğimiz şehirlerden biri de Zonguldak.

Tabi büyümek derken bunu yanlış anlamamak gerekiyor. Büyümek demek; etrafımızı talan etmek, devasa binalar yapmak değil. Burada ölçülü ve doğal büyümekten bahsediyoruz. Fabrika bacası dikerek, dumanlar saçarak, eskileri yıkıp yenileri yaparak kültürel dokuyu yok etmek değildir büyümek, büyük olmak.

Cumhuriyetin ilk ili olan Zonguldak, yıllarca sömürülmüş bir kent. Onu yok etmek asla kabul edilemez. Kaderinde madenler ve bunun yan iş kollarının olduğu, bu seçeneklerin dışında neredeyse pek tercih hakkı bulunmayan, madencilik sektörüne olan bağımlılığını değiştirmenin neredeyse mümkün olmadığı düşüncesinin var olduğu bir şehir var karşınızda.

Dünya değişiyor, insanlık kendini geliştirirken farklı iş kollarıyla birlikte bulundukları alanlarda daha yenilikçi gelişimler ortaya koyuyor. Bu büyüme, teknolojinin gelişimi, insanların ihtiyaçları ve aklın değişimiyle olmakta. Son zamanlarda insanlar artık şehirlerin büyümesi için farklı yollar ve düşünceler içerisine girmekte.

Zonguldak için de bence bu değişim turizm ve spor olmalıdır. Nasıl mı?

İnsanlar artık alternatif turizm yolları aramakta. Otel tatilleri; yenilikçi ve kendini geliştiren insanların yaşamak istediği bir turizm yolu olmaktan çıktı. Son beş yıldır sosyal medya mecralarının gelişmesi, Özellikle Instagram’ın görsel gücüyle birlikte, insanların gittiği yerleri gördüklerini ve yaptıklarını paylaşma hevesi diğer insanları da tetikledi. Tabiri caizse bu paylaşımları görenlerin gaza gelmesini, onlarında kendilerinin fotoğraflarına paylaşmasını sağladı. Bulundukları yerlerin görsel gücünü gösteren fotoğraflar sayesinde çeşitli bölgelerin ve alanların bilinirliliği bu sayede arttı. İnsanlar artık tatil tercihlerini doğa ile iç içe geçirmekten yana kullanıyor. Spora bakış da beraberinde değişti elbette. Doğa sporları artık daha fazla dikkat çekmeye başladı. İnsanlar bireysel ya da takım olarak organizasyonlara katılıyor, seyahat programlarını buna göre yapıyor. Doğa sporları turizmi daha da yükseldikçe topluluklar da spor faaliyetlerini doğaya taşımaya başladı.

Zonguldak Keşfedilmeyi Bekliyor!

Zonguldak; yeşili barındıran doğası, mavi denizi, mağaraları, şelaleleri, yaylaları,ekstrem spor yapmaya müsait doğal engebeli arazisi sayesinde, İstanbul ve Ankara arasındaki eşsiz konumu, henüz az uçuş yapılsa da bir havalimanına sahip olması, tarihi mekanları gibi daha pek çok olumlu doneyi bir arada bulunduruyor.

Peki neler yapmak mümkün Zonguldak’ta?

Çıplak gözle baktığımız zaman dağ bisikleti, ultra maraton, triatlon, treking, hiking, doğa kampları, mağaracılık, dağcılık gibi ilk bakışta yapıla bilinecekler arasına. Bunların her birini yapmak için çok büyük yatırımlara gerek bile olmadan, yerel turizm firmalarıyla ve ulusal firmalarla anlaşmalı olarak, iyi bir organizasyon ve tanıtımla yapabilmekmümkündür. Daha uzun vadede profesyonel yatırımlarla, çeşitli organizasyonlara küçük çaplı organizasyonları büyük festivallere çevirmek mümkün.

Bunları yapmak anlatıldığı kadar kolay olmayacaktır. Belirli bir prestij kazanmak ve kendinize saygın bir yer edinmek için istikrar sağlamak, bunu uzun zaman devam ettirmekgerekecek. Günümüzde artık doğa sporları yapanlar sadece üniversite öğrencisi değil. Toplum içerisinde belirli bir statü sahibi olan insanların yanında beyaz ve mavi yakalı diye tabir ettiğimiz büyük kurumlarda çalışan yönetici toplulukları da bu sporlara ilgi göstermekte.

Dünyanın ve özellikle büyük şehirlerin kaos ortamına sürüklenmesi, şehirlerin düzensiz nüfus artışı, insanların ferahlama ihtiyacını arttırmakta. Bu insanlar şehir hayatında trafikte adrenalin salgılamak yerine, egzoz dumanından ve karbondioksitten kaçarak doğayla iç içe spor yapabilecekleri alanlarda rahatlayabileceklerini biliyor. Zonguldak’ta bunun için biçilmiş bir kaftandır.

Geçenlerde internette gezerken Anadolu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Metin Argan’ın 2004 yılında Turizm Araştırmaları Dergisi “Anatolia” da yazdığı bir makaleye denk geldim. Yazıyı okurken henüz kafamda tam oluşturamadığım bu yazı için Argan’ın yazdığı makale, benim tamamlayıcı noktam oldu. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. O günden bugüne baktığımızda tespitlerin ne kadar doğru olduğunu ve hala bu treni kaçırmadığımızı anlamak gerek. Argan, yazısının özünde şöyle diyor:

“Turizm 21.yüzyılda gelişmeye devam edecek. Turizm, ekonomik etkileri tüm dünyaca bilinen, kabul edilen bir gerçektir. Bu endüstrinin en hızlı gelişen ve büyüyen alanlarından birisi de spora veya seyahate dayalıdır.

Spor turizminin 1997 yılı itibariyle 45 milyar dolarlık bir endüstri olduğu tahmin edilmektedir. Spor turizmi hem katılımcı hem de izleyici çekerken organizasyonlar sayesinde medyanın da ilgisini çekerek imaj yaratmaktadır.

Dünya Turizm Organizasyonu (WTO) 2020 vizyonu çerçevesinde gelecek 20 yılda turizm ortalaması yüzde 4,3 bir büyüme göstereceğini ortaya koymaktadır. Spor turizminin gösterdiği gelişim trendi, gelecekte önemini koruyacağı ve spor ile turizm arasındaki etkileşimi daha da belirgin hale getireceğini göstermektedir.”

Makaleyi kaynakçalarla birlikte incelemek ve okumak isterseniz: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1007385 adresinden bakabilirsiniz.

Bence Zonguldak’ın da bu büyüyen pastadan payını alabilmesi çok önemlidir. Artık madenler dışında başka bir yolda da ilerlememiz gerekiyor. Dünyanın değişmesi, insanların ekolojiye ve doğaya yönlenmesi bizim çıkış yolumuz olabilir. Alternatif spor yollarını keşfetmek beraberinde fırsatları da önümüze sunmakta. Yani yapmamız gereken en önemli şey; yaşadığımız, doğduğumuz, büyüdüğümüz şehir için adım atma, elimizi taşın altına koyma zamanıdır. Yatırımcıların yatırımlarını, siyasetçilerin siyasetlerini, kamu çalışanları kamudaki işlerini bu yönde yapması gerekiyor. Gün artık lobiler kurarak birlikte hareket etme zamanıdır.

Zonguldak için herkes bir adım atmak zorunda. Unutmayınız ki bu şehir için atılan adımlarıhiçbir Zonguldaklı unutmaz.

“Birlikten kuvvet doğar”

Sevgiyle…