Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi zirveyi gördü.
Şimdi çöküş dönemini yaşıyor.
Hepimiz sorumluyuz. Pek çok etken var!
Üniversite yanlış yönetildi... Bu şehrin milletvekilleri, belediye başkanları, STK’ları, esnafı, muhallebicisi, minibüsçüsü gündelik çıkarlarına baktı.
Milletvekili adam yerleştirme derdinde, belediye başkanları kurum için yer değiştirme derdinde, STK başkanları mal satma- ihale kapma derdinde, minibüsçüsü ganimet bulma havasında, esnafı öğrenciyi yolma derdinde. Zonguldak pahalı şehir!
Nedenler saymakla bitmez.
Üniversite bu şehrin çok önemli markası - olacaktı.
Her mahalleye bir yüksekokul sevdası en büyük hataydı.
Bu şehrin belediye başkanları yol, bulvar, asfalt yapamadı ki bu şehir nasıl üniversite şehri olsun.
Varın gidin bakın rektörlük önünden geçen yola.
Bu şehrin ve üniversitenin nimetlerinden yararlanan ne kadar kişi varsa; “Bu benim üniversitem” diyemedi.
Çok yazdık.
Yıllardır yazdık.
Hal böyle iken hayırsever bile bulamaz olduk.
Hayır yapanları da küstürdük.
Bu şehirde üniversite faktörünün çok daha baskın olması için belediyeler ki özellikle Zonguldak Belediyesi’nin üniversite ile yatıp üniversite ile kalkması gerekirdi!
Ama ne zaman bir rektör seçimi olacak olsa şehir pür dikkat!
Hepsi bir rektör atıyor!
Sonrası yok!
Mesele tek başına rektörlerin ve üniversite yönetiminin meselesi değil ki!
Dekanların, hocaların meselesi değil ki!
Çoğunuz üniversite okumuş insanlarsınız! Az buçuk çakmanız lazım köfteyi!
Bu şehre Türkiye’nin en iyi rektörünü atayın bizde – sizde bu kafa oldukça değişen bir durum olmayacak.
Kapanan bölümlerin sayısı artacak!
Bazı bölümlere kilit vurulacak!
Öğrenci sayısı 6-8 binlere düşecek!
Hocalar gidecek.
Lafa gelince Zonguldak sevdalısınız!
Öyle mi?
Güldürmeyin Allah aşkına!
Olmaz olsun sizin sevdanız!


Vali Bey’e çağrı!
Bunu aslında geçmişten beri iktidar partili siyasetçilerimizin yapması gerekirdi.
Ama olmadı.
Sayın Vali Mustafa Tutulmaz’a söylesek yapar mı?
Aslında kendisinde o potansiyel var.
Ama siyaset istemez.
Mesele şu.
Vali Bey akademisyenler, STK temsilcileri, gazeteciler, siyasi partilerin temsilcileri ve katılım yapmak isteyen vatandaşlar ile altı ayda bir araya gelerek onların önerilerini dinlesin.
Hatta buraya ilgili bürokratlarımızı, belediye başkanlarımızı davet ederek dinlemelerini sağlasın!
Toplumdan gelecek sağ duyulu öneriler dikkate alındığında veya öneriler mantık çerçevesinde dikkate alındığında ortak akıl havuzu dolmaya başlayacak ve bazı işler daha doğru yapılacaktır!


Yakmayalım bu çocuğu!
Çoğumuz izliyoruz.
Bizler haber yapıyoruz.
Zonguldaklı 5 yaşındaki minik fenomen, Burak Başoğul’un sosyal medya üzerinden söylediği şarkılarla birlikte takipçi sayısı her geçen gün katlanarak artıyor.
Minik evladımız “Her Sevda Bir Ölümmüş” diyor
“Uzun İnce Bir Yoldayım” diyor.
Eyvallah.
Allah nazarlardan saklasın.
Ailesi bu evladımızın sosyal ve psikolojik gelişimi konusunda ne kadar destek alıyor bilemiyoruz.
Çocuk ne olduğunun bile farkında değil.
Kalıcı bir başarıya kavuşması ve bu stresi taşıyabilmesi için çok sağlam psikolojik destek lazım.
Zonguldak Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğümüz bir çalışma yapıyor mu?
İl Müdürümüz Sayın Veli Köktürk’e buradan seslenelim.
Ayrıca minik evlamızın ailesine de çok büyük sorumluluk düşüyor.
Lütfen geçmiş olumsuz örneklerden dersler çıkarın.

Köprünün altında kalanlar!
Fevkani Köprüsü için yapılan tüm tartışmalar trajikomik bir hal almaya başladı.
Konuştukça batıyor ve Amerikan yardımı ile yapılan köprünün bedeninde bulunan her demir yığının oksitlerini sızlatıyorsunuz!
Ne dedik?
Köprüyü kaldırdığınız zaman yerine çok mantıklı bir proje koymanız lazım.
Yani yukarıdan geçen trafiği iz düşümü aşağı indirdiğinizi düşünün?
Şöyle yıkarız!
Böyle yıkarız!
Sanki Yunan cephesine gider gittiniz köprü için farklı düşüncelerini paylaşanların üzerine!
Şimdi bir ileri üç geri!
“Köprüyü yıkacağız” diyorsun.
Yerine kabul edilebilir bir proje koyamıyorsun.
“Kökünü kazıyacağız” diyorsun altından geçinen esnafı ne kadar zamanda ve nereye taşıyacağını izah edemiyorsun.
Güç sizde.
Kudret sizde.
Yıkmasına yıkarsınız ama altında önce siz kalırsınız!
Sahil projesini de gördük.
Düdük makarnasına döndü!
35 Milyon’dan fazla harcadık.
Hazır tarihi binayı yıktınız.
O kadar paraya çıkan eseri beğendiniz mi?
Daha büyük dalgalar gelecek.
O kıyıdaki dükkanları, demir kazıkları ve kaplama yapılan tahtaları parçalayacak!
Bu kadar büyük paraya bu şehre çok daha fazlası yapılırdı.
Daha az paraya daha iyisi yapılırdı.
Övgüler sizin.
Yanlışlar TOKİ’nin!
TOKİ’nin müteahhidinden korkunuza şu kente yaptığınız kötülük hangi Müslümanlıkta var!
Evet ya!
Hayırlı cumalar!

Gazoz olma efsane ol!
Bu sloganı çok severiz.
Sayın Ulupınar Milletvekili seçildiğinde; “Veysel Atasoy olmak istiyorum” demişti.
Ben de o zaman; “Bu kafa ile olamazsın” demiştim.
Mecliste en fazla misafir karşılayan, çay ısmarlayan Ulupınar, kendi seçim bölgesinde bulunan 2 bin askerin kaldığı birliğin bile taşınmasına engel olmadı- olamadı!
Bu mu şimdi Zonguldak sevdası!
Kendi siyasi istikballerini kurtarma adına Zonguldak’ta başka, Ankara’da başka konuştu milletvekillerimiz.
Kocaaaaaa Sayın Köksal Toptan topa girmedi!
Bu mu Zonguldak sevdanız.
O günden sonra Devrek’te günde 2 bin ekmek az satılmaya başlandı!
Gerisini siz hesaplayın!
Çıkmış şimdi Tayyip Bey’den işaret bekleyecekmiş!
Yetmemiş İYİ Parti’nin teklifini değerlendirecekmiş!
O da yetmemiş Babacan’ın selamından çok mutlu olmuş!
İstediği yere gidebilir.
Özcan bey sadece bir örnek.
Şimdi mevcut milletvekillerimize de zaman zaman öneriler, seviyeli eleştirilerde bulunuyoruz.
Küsüyorlar.
Trip atıyorlar.
Vallahi siz bilirsiniz. Bizim de eksiğimiz olabilir. Ama kastımız olamaz. Siz anlatacak bir yayınlayacağız. Eksik varsa planlı enformasyon yapacaksınız. Bizim sizden başka milletvekilimiz mi var!
İşte Veysel Atasoy olmak isteyen Sayın Ulupınar’ın durumu.
Tercih sizin. Bu şehir size güveniyor. Sorunlar büyük. Zaman hızla daralıyor. Yapın hizmeti atın imzayı! Şehri barıştırın... Hizmet... Daha fazla hizmet yapmak için fırsat elinizde!
O nedenle diyoruz ki gazoz olmayın efsane olun!
Özsüt’ten çıkın, mobilya mağazasından çıkın!
Sana ne olur be Polat abi! Sen de takıl kafana göre!