"Gelmiş geçmiş 
en iyi günlerdi, 
gelmiş geçmiş 
en kötü günlerdi; 
hem bilgelik çağıydı 
hem ahmaklık; 
hem inancın devriydi 
hem şüpheciliğin; 
hem aydınlık 
hem karanlık bir mevsimdi; 
umudun baharı 
umutsuzluğun kışıydı; 
hem her şeyimiz vardı 
hem hiçbir şeyimiz yoktu; 
hepimiz ya doğruca 
cennete gidecektik 
ya da tam aksi istikamete..."

Dünya edebiyat tarihinin 
hafızasına kazınan bu cümleler 
İngiliz yazar ve toplum eleştirmeni 
Charles Dickens’ın “İki şehrin Hikayesi” 
isimli eserine ait. 

Adeta Ülkemizin ve insanımızın 
bu zor günlerine tercüman olmak 
için kurulmuş cümleler gibi . 

Bir anda alt üst olan hayatlar 
bir depremzedenin deyimiyle 
“gölgelerin bile altüst olduğu 
bir felaket “. 

Felaketin etkilediği 
binlerce aile . 

İnsanlar
Hayatlar 
Enkazlar 
Hayvanlar
Acılar 
Acılar 
Acılar 
Sevinçler 

Enkazdan kurtarılan 
insan da 
kuş da 
koyun da 
kedi de 
köpek te 
keçi de 
yüreğimizi ısıttı. 

Sevinç gözyaşları da döktük 
kahır gözyaşları da.

Bir tarafta 
depremde hasar gören 
evlerde hırsızlık yapanlar .
Diğer tarafta 
okul harçlığını 
depremzedelere 
gönderenler.

Bir tarafta depremzede 
yardımlarını çalan kamu çalışanı.
Diğer tarafta gönüllü çalışan 
binlerce kamu çalışanları . 

Bir tarafta 
mağaza ve marketlerde 
yağma yapanlar.
Diğer tarafta 
marketinde ki tüm ürünleri 
depremzedelere 
dağıtanlar.

Bir tarafta 
gıda malzemesini, taşıyan tırları 
gasp edenler.
Diğer tarafta kendi iş makinasıyla 
enkazda ücretsiz çalışanlar.

Bir tarafta 
fahiş fiyatla çorba  ve yemek 
satışı yapan dinlenme tesisleri.
Diğer tarafta 
Evinde çorba yapıp 
depremzede yolculara 
ücretsiz dağıtanlar.

Bir tarafta 
fırsatçı emlakçıların ve 
ev sahiplerinin  
kiralık daire fiyatlarına 
yaptıkları zamlar. 
Diğer tarafta yazlığında ,
kışlığında evinde 
depremzedeleri 
barındıranlar . 

Deprem sürecinde 
siyahla beyaza
iyi ile kötüye 
bambaşka bir 
bir ruh haliyle 
tanıklık ediyoruz.

Arlısı-Arsızı 
Hırlısı-Hırsızı 
Güzeli-Çirkini 
Fakiri-Zengini 
Suçlusu-Masumu 
Vicdanlısı-Gaddarı 

“32 kısım tekmili birden”
ne ararsan hepsi var.

Yüz binlerce insanımız  
bölgeyi terk etti,
çok daha fazlası geride kaldı. 
Deprem artçılarla 
kendini hatırlatıyor. 
Hayat devam ediyor. 
İnsanımızın ihtiyaçları 
devam ediyor .
Geçim derdi,gelecek derdi 
her depremzede için 
büyük bir sorun . 
Onların önce insana 
ihtiyacı var. 

Neye inanıyorsak 
hangi partiye oy veriyorsak 
hangi takımı tutuyorsak 
hangi sanatçıyı dinliyorsak 
hangi rengi seviyorsak 
sevelim.
Herbirimize büyük bir 
sorumluluk düşüyor. 
Bu sorumluluk herbirinizin 
büyük sınavı.
Bu sınav 
“İnsanlık sınavı”

Eskilerin deyimi ile 
Ya Eşref-i mahlûkat 
kalacağız 
yada esfel-i safilin 
olacağız. 

Kalın Sağlıcakla 

Haftanın sözü ; 

Acı duyabiliyorsan, canlısın. 
Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın. 
Lev Tolstoy