Her yıl olduğu gibi 
yaz aylarının en can sıkıcı 
gündemi ile karşı karşıyayız. 

Orman yangınları canımızı yakıyor. 

Onlarca yılda oluşan ormanlarımız
yok oluyor. 

Orman arazisi ile 
sınırlı kalmayan yangınlar 
aşırı rüzgarın etkisiyle çok hızlı yayılıyor.

İzmir, Manisa, Aydın, 
Uşak, Muğla, Çanakkale,
Karabük ve Bolu 
başta olmak üzere 
etkili olan büyük ölçekli 
orman yangınlarında  
5 bine yakın vatandaşımız 
evlerini barklarını terk ederek 
tahliye edildi. 

Havadan ve karadan müdahale edilen
orman yangınlarına orman köylümüz 
ve bölge insanımız da canları pahasına 
katkı sağlıyor. 

Büyük bir bölümü çam ormanları ile kaplı 
Ülkemizde aşırı kuru ve sıcak hava 
kuvvetli rüzgarların etkisi ile yangınla mücadeleyi zorlaştırıyor. 

Yetkililerin açıklamasına göre; 
Ülkemizde geçen yıl 
(1 Ocak-19 Ağustos) döneminde 
1419 orman yangını çıkarken, 
bu rakam 2024'ün aynı döneminde 
2 bin 529'a çıktı.

Elbette 
uçak ve helikopterlerin  
kara müdahale araçlarının, 
İtfaiyelerin, ehil insan gücünün 
ve teknik personelin ivedilikle 
artırılması ve geliştirilmesi gerekiyor. 

Lakin yeterli değil 
asıl mesele yangınların kaynağı ile 
mücadele edebilmekte  
Yani insanla.

Geriye dönük yapılan 
İstatiksel araştırmalarda 
orman yangınlarının 
yüzde 85'inin 
ihmal, 
dikkatsizlik 
kaza, 
ve kasıt 
nedeniyle oluştuğu belirlendi.

Sigaradan tutun 
piknikten, 
mangaldan, 
çöpten,
anız ve ot yakmaktan kaynaklı, 
çıkan yangınlarda 
binlerce futbol sahası büyüklüğünde 
asırlık ormanlarımız yanıyor. 
Yaban hayvanlarımız telef oluyor. 

İnsanımızı orman yangınları konusunda eğitmemiz gerekiyor. 

Yüzde 85'i insan kaynaklı olan 
Orman yangınları ile mücadeleyi 
tek başına 
uçak, helikopter 
ve müdahale araçlarının 
sayısını artırarak başarmak 
mümkün değil. 

Bu konuda alınan tedbirlerin yanı sıra 
kasıtlı orman yakanlara verilen cezaların 
kat ve kat artırılması da gerekir.

Yürürlükteki mevzuata göre, 
kasıtlı orman yakanlara 
10 yıldan az olmamak üzere hapis 
ve 10 bin güne kadar 
adli para cezası uygulanıyor. 

Yanan orman arazilerinde yapılan ağaçlandırmanın bu konuda yetkin akademisyenlerin önerdiği 
ağaç çeşitliliği dikiminin ve rüzgar perdelerinin etkin olduğu 
 “yangına dirençli orman” 
projeleri ile hayata geçirilmesi 
oldukça önemli. 

Yıllar önce Tübitak yayınlarında 
okuduğum orman yangınlarının önlenmesine yönelik kuvvetli rüzgarların etkisini azaltmak için 
“Servi Ağacı Rüzgar Perdeleri Projesi”
keşke makalelerde kalmasaydı. 

 Halide Edip Adıvar 
Kurtuluş Savaşı yıllarına ait 
anılarını kaleme aldığı 
“Türk’ün Ateşle İmtihanı” 
adlı eserinde bu topraklar uğruna 
verilen mücadeleyi anlatır. 
Bu imtihan bugün 
Ormanlarımız için de verilmeli. 

Orman yangınları ile mücadele
ilgili bakanlık ve kuruluşlarla 
sınırlı kalmamalı. 
Her bir birey 
tüm devlet kurumları, 
sivil toplum kuruluşları, 
ve özellikle belediyelerin  
sorumluluk alması gerekir. 

Sonuç olarak büyük çoğunluğu 
insan kaynaklı çıkarılan küçük ya da 
büyük ölçekli orman yangınları ile 
mücadelenin öznesi
 “İnsan Eğitimi” olmalı. 

Önce İnsan.
Önce Eğitim.
Önce Tedbir. 
 
Kalın Sağlıcakla. 

Haftanın sözü: 

Orman yurdun öz evladı.
Ormansız yok dünya tadı. 
(Aşık Veysel)