Zonguldak’ta belediyeler arasında ayrımcılık var.
Belediyelere ayrımcılık halka ayrımcılıktır.
İktidar partisi milletvekillerimiz Ak Partili belediyeler için seferber oluyor.
Özellikle de Zonguldak Belediyesi.
Ama burada asıl faktör Belediye Başkanı Ömer Selim Alan.
Milletvekillerimize kalsa bu kadarı da olmayacak.
Ak Partili diğer belediyelerde ise iki ileri bir geri.
O kadar ziyaret ve temas trafiğine karşı bazı projelerin ve kaynak sürecinin daha hızlı işlemesi gerekirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a da yakın ilgisi için teşekkür etmek gerekir.
Ama bu şehrin daha fazlasına ihtiyacı var.
Ak Partili olmayan belediyeler ise yalnızlığa itilmiş durumda.
Bölge milletvekillerimizin burada daha kucaklayıcı olması gerekirdi.
Böyle yapınca, Halil Posbıyık’a, Bülent Kantarcı’ya, Çetin Bozkurt’a, Vedat Öztürk’e ve diğerlerine prim yaptırdıklarını düşünüyorlar.
Ancak mesele onları değil halkı kucaklamak.
“Biz varız” diyebilmek.
Diğer şekilde olay cezalandırmaya dönüyor.
Ve siyasi anlamda da artı sağlamıyor.
Muhalefet Partisi Belediye Başkanlarımızın da; “Nasıl olsa bizi dinlemiyorlar. Dinleseler de havada kalıyor” serzenişleri olabilir.
Ancak.
Bu kadar geri durmaları yanlış.
Milletvekillerini bazı etkinliklere davet edip onore etmek zor değil.
İnadına baskı yapmak diyalogları geliştirmek, vitrinde polemik yaşansa da arka planda görüşüp çözüm üretmek zorundalar.
Halka saygı.
Seçmene saygı.
Seçime yatırım.
Kucaklamakla olur.
Zonguldak’ı sevmek başka türlü nasıl olacak?
Hata – eksik aramaksa işimiz, memleket kaybetmeye, siyasetçiler de gözden düşmeye devam eder!
Mesela Ali Bektaş CHP’den Kozlu Belediye Başkanı iken en çok MHP Zonguldak Milletvekili İsmail Hakkı Cerrahoğlu’nun desteğini görmüştür!
Fırınlar!
Zonguldak’ta fırınların ruhsata uygun olup olmadığı konusunda farklı iddialar var.
Eskiden kalan.
Yakın zamanda açılan.
Bazı fırınların ruhsatlarının usulsüz olduğu yönünde görülenler var.
Mesela Zonguldak Belediyesi ruhsat vermiş.
Görünürde belediyeye uygun.
Ama mevzuata ters.
Bitişik nizam.
Fırınların yeni ruhsatlarda yangın ve oluşabilecek diğer olumsuzluklara karşın bağımsız alanlar olması gerekiyor biliyorduk.
Üstte koca bina altta fırın.
Bitişikte uzun bina.
Onlarca işyeri.
Ofis.
Altında fırın.
Zonguldak Valiliği ve belediyeler ilgili kurumlar ile birlikte tüm fırınların gerçek anlamda ruhsata uygun olup olmadığını neden taramıyor?
Üç gün sonra yangın olduğunda yaşanabilecek can ve mal kayıpları neden dikkate alınmıyor.
Haber ve yorumda eksik bir durum varsa biz düzeltelim!
Kavga!
Zonguldak üzerine yazıyoruz.
Maksat; şehrin her köşesine dokunabilmek.
Ortak akla, ekonomiye, üniversiteye, hizmete, barışa, daha fazla hizmete, üretime, esnafa, işçiye, emekliye, işsize, gençlere destek olmak.
Ama bu şehrin siyasetinden bürokrasisine pek çok isim yanlış yolda.
Ya kavga ediyor.
Ya kavgadan besleniyor.
Ya kavga izlemekten keyif alıyor.
Ya kavga çıkması için dua ediyor.
Kavga ve tehdit prim yapıyor.
İmar kazandırıyor.
Para kazandırıyor.
İhale kazandırıyor.
O nedenle bu şehirde kavgaların çoğu, toplum için falan değil bireysel çıkarlar için yapılıyor.
Kamil Altun ve Kilimli!
Kısa ve öz.
Seçildiğinde tökezlemesi istenen isimlerden biriydi Kilimli Belediye Başkanı Kamil Altun.
İlk aylarda bazı çabalar da olmadı değil.
Bu tuzaklar yarın da olacak.
Hizmet anlamında yaptıkları da var yapamadıkları da.
Ancak Kilimli çok uzun yıllardan beri ilk defa bu kadar kavgasız gürültüsüz yaşıyor.
İşi çok zor olmasına karşın çizgisini bozmayarak net bir duruş gösterdi.
Yeni dönemde seçilen belediye başkanları arasında gördüğümüz kadarıyla sempati ve desteği arttırarak devam edecek bir isim.
Çevre Bakanı Murat Kurum’un Kilimli sahiline dolgu desteği vermesi önemliydi.
Ama Sayın Bakanın Radartepe’de yeni ve modern bir tesis desteği için de geç kalmaması lazım.
Altun döneminde Kilimli her anlamda daha fazla desteği hak ediyor.