Sorun çıkaranlarla sorun çözülür mü hiç?
Hayır?
Zonguldak’ın dört bir yanında aynı şeyler işte.
Kaş yaparken göz çıkaran bir sürü isim!
Atanmış.
Seçilmiş.
Seçilmemiş.
Dayatılmış.
Pek çok isim.
*
Sonra çıkarılan gözü yerine takmaya çalışırken diğer gözü de yerinden eden pek çok isim.
*
İşte Atatürk Devlet Hastanesi’nin yapım rezilliği sonrası inatla aynı rezillikleri devam ettirme mantığı.
Yazınca biz çok biliyoruz!
Yazınca biz kötü oluyoruz.
Yazınca altında bir kasıt falan aranıyor.
Yazınca para – pul işleri ile ilişkilendirme çabaları oluyor.
Zekası geriden gelen, ön yargıları ortak aklın önünde koşturanlara bir şey anlatma gibi bir çabamız yok.
*
Bu şehrin üzerinde tepinen filleri tanıyoruz!
Eze eze bu şehirde bıraktıkları manzaralar ortada.
*
Bu kafaların bir kısmı 2005’te Mithatpaşa Tünelleri’ni yazmaya başladığımda da aynı kafayı yaşıyorlardı.
*
Gidin bakın.
69 Ambarları’nı da piç ettiniz!
Oysa burası şehrin son düzlüğü ve doğru planlama ile şehrin yeni bir merkezi olacaktı!
Kim bu hale getirdi?
*
Beton kafalılık bu işte!
Bu şehri daha yaşanabilir hale getirme gibi bir estetik, ve simetri kaygınız yoksa her tarafa yeni binalar yaparsınız ancak o bölgeyi de yaşanmaz hale getirirsiniz!
*
Kına yakın!
On kere yakın!
Yüz kere yakın!
Bin kere yakın!
Hatta yetmez!
Filyos’a bir kına fabrikası kurun!
*
Mesela Fevkani Köprüsü yıkıldı.
Yıkılabilir.
Peki sonrası!
O zaman da sorduk.
“Yıkıldıktan sonrayı nasıl planlayacaksınız. Onu anlatın”
*
Halk tabiri ile ortalık açık hava tımarhanesine dönmüş durumda!
Neyse işte!
Takmayın bunları!
Tekrar ediyorum.
Balık bol.
Balıkçılar derhal Zonguldak Valiliği’nin önüne alınmalı!
Mangallar yanmalı dumanlar tütmeli!
Bir de şey vardı!
Selim Alan kazansa Valilik binası yıkılacaktı.
Madem bu iş kaldı o zaman bina boşaltılıp AVM olsun!