Fevkani Köprüsü’nün yıkımı gündeme geldi.
Belediye Başkanı Sayın Selim Alan tarih verdi.
Ama köprü yıkıldıktan sonra üstten alta inecek trafiğin nasıl işleyeceği üzerine planlama devam ediyor.
Sayın Alan’a aslında çok önemli işler düşüyor.
Yaparsa bunu ancak Alan veya iktidar partili bir belediye yapabilir.
Yıkmak kolay!
Mesele yapmak.
Ama doğruyu yapmak.
Vaktinde yapmak.
Bazen bir inat uğruna yıkılmak istendiği izlenimi veren (Fevkani Köprüsü) çalışma ve açıklamaların paralelinde yapılması gerekenler var aslında.
Mesela köprüyü yıkacağız.
Merkez Çarşısı hazır boşaltılmışken yerine çok yüksek katlı bir çarşı projemizin ne anlamı var?
Hazır yıkmışsın.
Fırsatı yakalamışsın!
Köprüyü yıkacaksak Madenci Anıtı ve çevresini bir daha kilitlemeye ne gerek var?
Merkez Çarşısı’nı orada tutmanın ne anlamı var?
Radikal adımlar atılacaksa ve şehir meydanı düzenlemesi olacaksa gidelim yeni iş merkezini daha doğru bir konuma koyalım.
Kimseyi mağdur etmeden büyük ölçekli ve radikal bir çözüm fırsatı yakalamışken niye bir daha üst üste koymaya çalışıyoruz her şeyi.
Zonguldak Kent Konseyi ne düşünüyor bu konuda?
Böylesi geniş ve kalıcı bir planlama için ortak aklı çalıştırıp Sayın Alan’ın elini güçlendirmek gerekmez mi?
Mesele Alan’ın meselesi gibi değil şehrin meselesi olarak bakmak gerekmez mi?
Tünelin iki yanı!
Prof. Dr. Teoman Duralı veya diğer adıyla Mithatpaşa Tünelleri açıldı.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın açılışa gelip tünelin İkinci Makas ayağındaki rezilliği görmesini isterdik.
Olmadı.
Daha önce yapılan istimlak eksik kalmış.
Tünelin girişinde sağlı sollu kötü bir görüntü var.
Roman kardeşlerimizle sohbet ettim.
Onlar da dertli.
Kimseyi mağdur etmeden buraya yakışan bir düzenleme şart.
Daha önce dönemin Valisi Ali Kaban aileleri ikna edip çözüm yolunu hızlandırmıştı.
Şimdi sayın Vali Mustafa Tutulmaz’ın da bu konuya el atmasını bekliyoruz.
Elbette Zonguldak Belediye Başkanı ve bölge milletvekillerimiz ile birlikte.
Bizim halk!
Bu şehrin insanları olarak önemli sorunlarımızı meseleyi doğru dürüst konuşamayacak kadar aciz kullarız.
Mesela Ereğli’ye cami.
Mesela diğerleri.
Kelime oyunları.
Şark kurnazlığı.
Dayatmacı anlayış.
Politik körlük.
Ve mantığını siyasi egemenliklere teslim etmiş bir sürü zihni sinir ile oturup bir orta yol bulmak veya doğruyu aramak mümkün değil.
Ereğli’de kimse camiye karşı değil.
Yeriyle ilgili farklı görüşler var.
Camiyi tartıştığımız kadar bu şehrin işsizlik ve diğer sorunlarını konuşamıyoruz.
Bir şehir nasıl planlanır?
Cami en güzel nereye yakışır?
Cami ve şehir en güzel nasıl birleşir?
Gösterişten nasıl kaçılır?
Cami ile birlikte çevresinde yapılması gerekenler nelerdir?
Pek çok soru var.
Çoğunluk aklını kiraya vermişçesine nedenli- nedensiz savunuyor veya karşı çıkıyor?
Yüce Mevla günahlarınızı affetsin!
Güzel şehre güzel bakabilmek!
Zonguldak’ta; siyasetçiler,
yöneticiler,
STK’lar,
esnaf,
akademisyenler,
hacılar - hocalar,
öğrenciler - öğretmenler,
biz gazeteciler ve bilumum vatandaş topluluğu olarak bu şehrin güzel nimetlerini bilemiyoruz.
Yeterince farkında değiliz.
Güzelliklerini yaşamayı da bilmiyoruz, insanca davranmayı da.
Yani bilenler yok mu?
Bu bir genellemedir.
Kişilerin, yöneticilerin, atanmış ve seçilmişlerin kaprislerine kurban edilmiş bir şehir olmaktan kurtulabilsek çok daha iyi yerlerde olacaktık!
Çevre ve pek çok olumsuz tabloya rağmen Türkiye’nin yaşanabilecek en güzel şehirlerinden biri Zonguldak aslında.
Mesela Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitemiz.
Biz bu şehri sevmeden, sahiplenmeden, korumadan diğer şehirlerdeki insanlara; “Nerede olursan ol yine gel” diyemeyiz!
Bunu görmek için ya kafayı kaldırıp bir bakmak lazım.
Veya birkaç günlüğüne Zonguldak dışına çıkmak lazım.
Bu güzelliklerin farkına varmak ve doya doya yaşayabilmek için seçilmiş ve atanmış isimlere çok iş düşüyor!
Salonlardan çıkın!
Soğuksu’dan itibaren yürüyerek geliyoruz.
Yol boyunca sağda solda insanlarla karşılaşıyor konuşuyoruz.
Sohbet ediyoruz.
İnanılmaz bir bıkkınlık- yılgınlık var.
İnsanlarımız enerjisini kaybetmiş.
Bu şehrin kısır çekişmelerinden umudunu kaybetmiş.
Siyasetçiye – basına – dernekçilere – bürokratlara güvenini kaybetmiş.
Ekonominin getirdiği dayatma ve zorlukların ötesinde bir durum söz konusu.
Oysa ki bu şehrin güzel insanları, gençleri, kadınları, çocukları, esnafı, üniversite öğrencileri için yapılabilecek o kadar çok moral etkinliği var ki!
Buradan Sayın Rektör Prof. Dr. Mustafa Çufalı başta olmak üzere, Zonguldak Valisi Sayın Mustafa Tutulmaz, Sayın Belediye başkanları ve elbette Gençlik ve Spor Müdürü Hakan Yüksel’e çağrımız var.
Salonlardan çıkalım.
Sporu, sanatı, eğlenceyi, yaşam sevincini sokağa taşıyalım.
Mahallelere çıkaralım.
Önce bir tırımız olsun.
Açıldığında sahneye dönsün.
Yapın.
Daha fazlasını yapın.
Bırakın cimriliği.
Yapmak isteyenlere maddi – manevi destek verin.
Siz yapmak isterseniz bizde fikir çok.
Salonlardan çıkıp insanlara dokunun!