Gazipaşa Caddesi’nde insanların kederli yüzlerine, çaresizliğine, kaygısına, umuduna bakarken geldi kara haber.
Ne zaman bir acı haber gelse önce çocuklar gelir aklıma.
Üç günlük dünyada; her hıçkırık, her gözyaşı kutsal bir travmadır beynimizde ömür boyu yaşayan.
Yine de yarından habersiz çocukların o masum umutlarına sarılarak yaşamaktan yana ümidimiz.
Cadde boyunca ilerlerken yüzlerce insanın somurtan yüzüydü belki kaşlarımızı çatan.
İşte böyle bir zaman aralığında geldi kara haber.
Aynı caddede her karşılaştığımızda gülen adamdan gelmişti kara haber.  Tüm somurtan yüzler arasından gülen yüzüyle karşımdan geçer gibiydi. Belki bekliyorduk.
Ama yine de resmiyet kazanmamış ölümün ve bir ümidin peşinde olmaktan umutluyduk.
Yüce yaradanın işine karışmak ne haddimize.
Ama bu genç yaşta ölümü konduramadık sevgili Ateşoğlu Engin’e.
Onun enerjisine, yüreğine, aklına, azmine, dostluğuna, samimiyetine.
Oysa ki her defasında son inşaat projesini de tamamlayıp vaktini minik evladına ayırma planları vardı.
“Artık yeter” diyordu.
Kalbimizde çok özel yeri, dostluğu olan değerli bir kardeşimizi kaybettik.
Allah anasına - babasına, eşine, ailesine sabır ve minik evladına güzel bir gelecek nasip etsin.
Yalan dünya.
Hızla göçüyoruz. 
Yaşadığımız sürece seni unutmayacağız güzel insan.

Soruna yaklaşım mantığı!
Siyasette.
Bürokraside.
Kurumlarda.
STK’larda.
Sporda.
Sanatta.
Ticarette.
Fikirde.
Zikirde.
Camide.
Karada.
Denizde.
Havada.
Aklımıza gelen her yerde mutlaka çatışmak zorundaymışçasına bir iklimin ruh hali içindeyiz.
Toplumsal hastalığımızın geldiği son nokta burası olsa gerek.
Bir ülkede, bir şehirde her yerde ve her şartta enerjisini birbirini bu kadar itip kakmak, horlamak, yok saymak, aşağılamak için harcayan insan varsa orada ne bekliyoruz ki.
Yazık!


Deva’da şok istifa!
Orhan Bozkurt siyasete yeni girmiş ve gelecek vaad eden genç bir isimdi.
Kısa süre önce Zonguldak Deva Partisi Merkez İlçe Başkanlığı görevine geldi.
Donanımlı ve dünyaya, olaylara, sorunlara duyarlı bir isimdi.
Bu yönüyle pek bilinmese de zamanla bu yönünü daha fazla gösterebilecekti.
İstifa etti.
Erken pes etti.
Belki kaçtı!
Belki de DEVA’da gelecek bulamadı.
Bilemiyoruz.
Giderken şunu dedi;
“Demokrasi ve Atılım Partisi Zonguldak Merkez İlçe Başkanlığı görevimden ve kurucu üyeliğinden, işlerimin yoğunluğu ve evlilik hayatına attığım adımla birlikte aileme daha fazla vakit ayırmak için an itibarı ile istifa ediyorum. 
Bir TÜRK genci olarak vatanıma, milletime, bayrağıma daima hizmet etme arzusu içinde olduğumu ve olacağımı bilmenizi istiyorum. 
Bu süreçte kimde hakkım var ise helaldir. Dilerim siz büyüklerim, yaşıtlarım ve küçüklerim de bana haklarını helal eder ve beni mutlu edersiniz. 
Sizleri saygıyla selamlıyor ve anlayışınız için teşekkür ediyorum. 
Ve asla unutmuyorum! 
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur”