Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlamaları uzun yıllardır tanık olmadığımız coşku ve özlemle anıldı.
Kimi gönülden kutladı.
Kimileri zoraki.
Ancak bir ülke böylesine bir kenetlenmeyi uzun süredir hiç yaşamamıştı.
Yine de tüm politik tarzlara karşın Cumhuriyet’e olan özlem ve yönelimin ateşini hissettik.
İyi organizasyonlar vardı.
İdare eden organizasyonlar vardı.
Kötü organizasyonlar vardı.
Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Ama halkın katılımı önemliydi.
Belediyelerimizin de ilk defa Cumhuriyet kutlamaları konusunda böylesine seferber olduğunu gördük.
Ancak!
Bu kenetlenme önemli ama yeterli değil.
Cumhuriyete sahip çıkmak slogan ile, bayrak sallamak ile, konserlerle falan olmuyor.
Politik inatlaşmayla, reklam yapmakla da olmuyor.
Büyük topraklarla, nüfus ile de olmuyor.
İsrail’in zulümlerini izliyoruz.
Cumhuriyete sahip çıkmak ülkemizin geleceğine sahip çıkma adına gençlere, değerlere, ilkelere
hedeflere sahip çıkmak ile oluyor.
Mustafa Kemal Atatürk o hedefi belirlemiş, yolu göstermiş.
Başka yol arayanlar kötü yola düştükçe Atatürk’ü hatırlıyor!
Biraz kenetlenme.
Biraz empati.
Cumhuriyet hepimize yeter.
Zonguldak merkez, ilçe ve beldelerde tüm organizasyonları yapan, emeği geçenleri kutluyor, katılımcılara teşekkür ediyoruz.

Hazreti vekillerimiz!
Şimdi bizler milletvekillerimizin hizmet ve şehirle ilgili bazı yaklaşımlarını eleştiriyoruz.
Hakaret etmiyoruz.
İncik boncuk işleri ile de uğraşmıyoruz.
Öneriler sunuyoruz.
Faydalanmak bedava.
Triplere giriyorlar.
Hazreti şeylerimiz.
Allah onları başımızdan eksik etmesin.
Valla biz sizler gibi çok vekil gördük.
Çok şükür bugüne kadar da yazdıklarımızın çoğu çıktı.
Şehir ve Zonguldaklılar için önerilerimizi dinlerseniz başarılı olursunuz.
Eliniz güçlenir.
Kalıcı olursunuz.
Gönüllerde kalıcı olur hizmette imzalarınız kalır.
Ama bu performans sizin için yeterliyse de halka bunu anlatamazsınız.
Ama; 
“Ben zaten vekil olmuşum. Parayı da itibarı da bulmuşum. Asarım keserim. Bize ne Zonguldak’tan derseniz” siz bilirsiniz.
Siz Zonguldak’ı umursamazsanız biz sizi hiç umursamayız!
Bu şehir sizi hepten siler.
Sizden öncekilere bakın neredeler!
Haydi kalın sağlıcakça!


Önce sağlık!
Bazen her olayı dert ederiz kendimize.
Büyütürüz.
Bulunduğumuz durumdan kötü zamanlar olabileceğini unutuveririz.
İnsanlık hali.
Bu haftalarda annemizin sağlık sorunları nedeniyle koşturuyoruz.
Tanıdıklarımızın, tanımadıklarımızın işlerine yetişmeye, dertlerine derman olmaya çalışıyoruz.
Bir tarafta hayatın ve işin yoğun temposu diğer yanda hastane ve diğer işler.
Bugüne bin şükür.
İyi ki güzel dostlarımız var.
Onların da destekleri ile daha mücadele ediyoruz.
Yeter ki ailelerimizin ve dostlarımızın sağlığı olsun.
Gerisi yalan.

Hüseyin Şeker ve komşuları
Pusula Gazetesi’nde çalıştığımız yıllarda kimi zaman atışmalarımız oldu.
Kimi zaman yazılarla göndermelerimiz.
Bizleri bir evladı olarak gördü
Değer verdi.
Azar çekti.
Ama hep iyiliğimiz için söyledi.
Arada mezarına giderim.
Nedense atışmalar gelir daha çok aklıma.
Allah sağlık versin bir de Afet teyzemiz ile olan kitaplaştırılamayan anıları.
Komşuları da çok tanıdık.
Hemen yan tarafında Çetin ağabey (Çetin Sezgin) ve alt tarafında Harun ağabeye de (Harun Ersoy) uğrarım.
Ali abinin (Ali Bahadır) mezarı da az daha ileride yol üstünde.
Harun ağabeyin yan komşusu da Metin ağabey (Metin Koçaklı)
Mekanları cennet olsun.