Bir video çekerek de olayı anlattık.
Zonguldak-Ankara yolunun 10. kilometresinde heyelanlı bir bölge var biliyorsunuz.
Yaklaşık 14-15 yıl öncesinden itibaren burasını yazdım.
Burası için bir aç-kapa tünel yapılmasının doğru ve kalıcı olacağını söyledik.
Biz mühendis değiliz.
İnşaatçı değiliz.
Ancak işin uzmanlarına sorduğumuzda bunları söylediler biz de yıllardan beri yazdık paylaştık.
Çağrıda bulunduk.
Orada aklın değil müteahhitlerin istediğinin yapıldığına dikkat çektik.
Müteahhit firmalar aynı yer çöktükçe yaptılar.
Heyelanlar oldu.
Yollar kapandı.
Araçlar parçalandı.
Çok büyük faciaların yaşatılması için ne gerekiyorsa yapıldı.
Zonguldak’a büyük tüneller yapan Karayolları buraya bir menfez tünel yapmadı!
Dün gördük.
Çalışma başlamış.
Yıllardan beri çağrılarımızı görmezden gelen Karayolları yetkilileri buraya aç – kapa veya menfez tünel diye tabir ettiğimiz tünel yapmaya başlamışlar.
Umarız devamındaki riskli yerlere de aynılarını yaparlar.
Bu arada şunu da not düşelim.
Sanırım biz bunları yıllardan beri yazarken hiçbir Zonguldak Valisi ve siyasetçisi gidip Karayolları bürokratlarına; 
“Ne oluyor arkadaş?” falan demedi.
Şu son zamana kadar!
Hatadan dönen ve döndürenlere teşekkür ediyoruz.
Ayrıca daraltılarak menfez konulan dereler de günün birinde patlayacak.
Onu da ayrıca yazacağız!


Huzuruevi!
AK Parti Çaycuma İlçe Başkanlığı kongresine katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş partililerin yakın ilgisiyle karşılandı.
Sıcak yaklaşımı ile dikkat çeken Bakan Göktaş, bakanlığının Zonguldak’ta yaptığı yatırımları anlatmadan kürsüye çıkan Zonguldak Milletvekillerinin de talebi vardı.
Önce Ahmet Çolakoğlu, yapılan yatırımlara teşekkür ederek Çaycuma’ya yeni bir huzurevi binası istedi.
Ardından kürsüye çıkan Milletvekili Saffet Bozkurt da yine Ereğli Alaplı bölgesi için benzer şekilde yeni bir huzurevine duyulan ihtiyaca vurgu yaptı.
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş da konuşmasında, bu talebi dikkate aldı. Geçtiğimiz haftalarda sık sık Eren Enerji’ye çağrıda bulunarak Kilimli’ye bir huzurevi yapmalarını önermiştik.
Bu çağrımızı yineliyoruz.
Ayrıca şehirde huzurevlerine duyulan ihtiyacın bu kadar artmış olması dikkat çekiyor.
Talep çok ancak.
Görünen ve yaşanan olaylar gösteriyor ki bu talepler patlama yapacak.

Çolakoğlu- Kantarcı!
CHP’li Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı Ak Parti kongresine katılarak çok uzun süre kaldı.
Bakanı karşıladı.
Konuşmaları dinledi.
Bir ara kongre salonun dışında Milletvekili Çolakoğlu ile falanca projenin akıbetini konuşuyorlardı.
Bu olmuş.
Bu eksik kalmış.
Yani anlatmaya çalıştığımız şey bu işte.
Mesele hizmet ise bu karşılaşmalar, dayanışmalar, paylaşımlar, buluşmalar önemli.
Şehrini, şehrinin insanını gerçek anlamda seven ve hizmet etmek isteyen bu çabayı gösterir.
Çaycuma’da gördüğümüzü mesela Zonguldak merkezde göremiyoruz!


Çağlayan farkı!
“Zonguldak’ta her geçen gün siyasette artı yazan siyasetçi kim?” derseniz o isimlerden biri kesinlikle Mustafa Çağlayan.
Çaycuma kongresinde kürsü konuşmasında bir kez daha net olarak bunu gördük.
Her partide yeni nesil, temsil gücü yüksek ve kendi partisinin tabanı dışındaki kitlelerde de dikkat çeken, destek bulan isimlere ihtiyaç var.
Çağlayan buralara kolay gelmedi.
Güçlü siyasetçi sadece bir partinin değil şehrin gücüdür.
Olaya öyle bakmak lazım.
O nedenle; her parti doğru, empati yapabilen güçlü isimlerini bulup onlarla yola devam etmeli.
Doğru siyasetçi siyaset üstü olma potansiyeli de yüksek siyasetçidir.
Partiler arası yarışın ötesinde şehrin güçlü temsil için bu siyasetçilere ihtiyaç var.

Elmas Park!
Elmas Park’ta yaşanan sorunlar üzerine yayınladığımız video yorum ve yazının ardından farklı tartışmalar ve yorumlar var.
Bizim niyetimiz kimse duyarsız kalmasın ve çözüm süreci hızlansın.
İnsanlar istedikleri tarafa çekebilirler.
Şehre öyle veya böyle güzel ve gerekli bir eser kazandırılmış.
Sidik yarışı yaparak kimse şehre faydalı olamaz.
Bizim dediğimiz bu.
Bu şehirde söz ve yetki sahibi olan her isim öncelikle olaya; “Ben ne yapabilirim” diye bakmıyorsa bize ne?
Biz tarihe not düşer geçeriz.
Her zaman dediğimiz gibi bu şehrin ve bu şehirde yöneticilik yapanlarının büyük bölümünün en büyük sorunu samimiyetsizlik!

Baba acısı!
Bir çocuk ne kadar büyüse de anasının babasının gözünde hep çocuktur.
Bir baba 80 yaşına da gelse çocukları için kaygılanır.
Dert eder. 
Söylenir.
Mırıldanır.
Laf söyler.
Bazen kızar.
O nedenle sırayla yaşıyoruz bu acıları.
Osman Sav arkadaşımız da bu acıları yaşayanlar arasında yer aldı.
Rızvan amcaya Allah’tan rahmet, Osman Sav ve ailesine sabır diliyoruz.
Bu günler aynı zamanda çok değerli büyüğümüz Hüseyin Şeker’in de ölüm yıl dönümü.
12 yıl geride kalmış.
Hala attığı fırçalar çınlıyor kulaklarımızda.
Hepsi çok canlı.
Babamı kaybedeli de tam 17 sene olmuş.
Yeniden hançerlenirken yüreğimiz tarifsiz bir acı yaşıyor.
Sonra evlatlara sarılıp hayata tutunuyoruz.
Ömürleri güzel olsun tüm çocuklarımızın.
Bir dilek bin duadan başka fazla yapacak bir şeyimiz de yok.