Olayı biliyorsunuz.
Çaycuma Cumhuriyet Başsavcısı Y.C., avukat sevgilisinin, aralarında avukat ve askerin de bulunduğu 5 eski sevgilisiyle ilgili başlattığı soruşturma Türkiye gündeminde.
Savcının sorunları var.
O belli.
Ancak bu olaya neden olan ise savcı adına açılan Instagram hesabı.
Dahası telefonuna sızılarak galerisindeki fotoğraf ve yazışmaların bu adreste paylaşılmış olması.
Savcı bunun üzerine kendi kontrolünde olan bir soruşturma açtırıyor.
Çünkü savcı da mağdur!
Ancak önemli bir mağdur da savcının avukat kız arkadaşı ile geçmişte birlikte çalışan hatta ortak bir Instagram hesabı bulunan Ö.U.K.
Savcının telefonuna sızan kim?
Bundan bilgisi olanlar kim?
Savcı istediği ile takılır, istediği ile aşk yaşar.
Bu durum kararlarını etkilemediği sürece sorun değil!
Bu arada savcının kız arkadaşının bürosunda geçtiğimiz aylarda kendisini yakmaya çalışan ve avukatı tehdit eden adam ne oldu acaba?
Savcı adamla ilgili tutuklama kararında da etkili olmuş mudur?
Ona da bir bakılsa iyi olur.
Neyse sonuçta savcıya bu kumpası kuran kim?
Bu işin içinde savcının eski kız arkadaşlarından biri olma ihtimali var mı?
Veya ters düştüğü, ayağına bastığı şer güçlerinden biri var mı?
Bunlar çok hızlı ortaya çıkmalı.
Avukat Ö.U.K gibi telefon ve bilgisayarlarında bir delil bulunamadığı ifade edilen diğer isimlerle ilgili süreç hızlandırılarak olay netleştirilmeli.
Zonguldak Cumhuriyet Başsavcımız Sayın Abdurrahim Alan ve bakanlık yetkilileri bu avukatların bir dahli yoksa bunu açıklamalı.
Ve ne yaptığı belli olmayan ne yapmaya çalıştığı anlaşılamayan Zonguldak Barosu dersine daha iyi çalışmalı!
Olmuyorsa baro tatile çıkmalı!
Ne diyorsun Kerem Ertem hocam!

Ruhsatlar kafayı buldu!
Zonguldak Belediyesi bol keseden ruhsat dağıtıyor.
Başkan Tahsin Erdem çok bonkör çıktı.
Geleni boş çevirmiyor.
Kreşin alt kartına içki ruhsatı veriyor.
Üniversite kapısının tam karşısına içki satış ruhsatı veriyor.
Okul ve benzeri eğitim kurumlarına zorunlu mesafeler yok sayılmış.
Üstelik CİMER’e yazılan şikayetlere verilen cevaplar ise çok komik.
O nedenle okulların dibinde artık içki satışı yapabilir hatta belediyenin altına bile konsomatrisli gazino açabilirsiniz.
Zorunlu mesafelerin veya yasal zorunlulukların pek bir anlamı yok!
Tavsiyemiz belediyenin giriş katına mutlaka bir tekel bayisinin açılması.
Kata çıkan yanına şişesini alsın!

Zonguldak!
Zonguldak’ın nesini yazalım.
Hep yazıyoruz.
İnanılmaz güzel bir şehir.
Türkiye’nin en özel şehirlerinden biri.
İnatla kötü yönetilmeye, plansızlaştırılmaya ve şişirilen egoların altında ezilmeye devam ediyor.

Amerikan filmi gibi!
Amerikan filmi senaryosu diyebileceğimiz şeyler Türkiye’de oluyor.
Amerikan filmlerinde gördüğümüz gözü dönmüşlük, kötülükler Türkiye’de oluyor.
Kimi Allah’a sığınıyor.
Kimi peygamberimize.
Ama bu kötülüklerin hepsi de oluyor.
Türkiye’nin her tarafında.
İstanbul’da.
Ankara’da.
Zonguldak’ta.
Yeni doğan skandalında olduğu gibi.
Ve çok daha fazlasında olduğu gibi.
Ve ne yazıkki böylesi suçlara bulaşanların doğal, siyasi veya başka koruma kalkanlarının içinde olduklarını görüyoruz.
Ve bu tarz suçlular siyasetçileri, kamu idarecilerini STK’ları ve medyayı da çok iyi kullanıyor.
Ziyaret veya bazı programlarda siyasetçiler ve bürokratlar ile ayak üstü de olsa çekilmiş hatıra fotoğrafları sosyal medyalarında sürekli paylaşarak idareciler üzerinde baskı kurmaya ve psikolojik anlamda güç yaratmaya çalışıyorlar.
Herkesin karşısında ne yazıkki Yavuz Engin gibi bir savcı çıkmıyor.
Uzağa gitmeye gerek yok.
Bunların benzerlerini Zonguldak’ta da çok gördük.
Mesela bir milletvekili, bir belediye başkanı, bir bürokrat, bir STK başkanı her şekilde suça bulaştığı kamu vicdanında kesinleşmiş birileri ile neden görüşür, arkadaşlık eder, dostluk eder, ticaret yapar, alkol alır, fotoğraf çektirir.
Vesaire… Vesaire!