Yerli ve milli ruh olarak geldi.

Herkes sahip çıktı.

Fabrikayı taşıdı idol oldu.

Spordan – sanata, medyadan bürokrasiye el attı.

En çok reklamı o yaptı.

En başta önceki Vali.

Ne kadar siyasetçi, bürokrat, belediye başkanı varsa şimdi daha iyi anlıyoruz ki hepsini reklam malzemesi olarak kullandı.

Kafası karışıktı ama!

Ak Parti’den aday oldu.

En çok o çalıştı.

En çok o harcadı.

O çalıştı ama Ahmet Çolakoğlu seçildi.

Zaten böyle olacaktı.

Çolakoğlu dört ayak üzerine düşecekti!

Her yerde her işte mutlaka o olmalı, Zonguldak mutlaka hep onu konuşmalıydı.

En çok o alkışlanmalıydı.

O bir süper kahramandı.

O bir kurtarıcıydı.

Çünkü bu şehire fabrika kuran tek Zonguldaklı kendisiydi.

Bu nedenle herkes kendisine itaat etmeli, saygıda kusur etmemeliydi.

Kartvizit derneğine dönen, içi boşaltılan ZONSİAD’da kendisinden başka kimse kalmadı!

Bürokrat atamalarına falan da el attı.

Şimdi de belediye başkan adaylarını belirlemeye çalışıyor.

Ölçüsüz ve kontrolsüz övgüleri ölçüsüz ve kontrolsüz sövgülere döndü!

Geçen de yazdım.

Bizler her zaman bu şehrin evlatlarına sahip çıkılması gerektiğini savunurken bu şehrin evlatları ne yazık ki kendi komplekslerine, egolarına yeniliyor.

Bu şehir çabasına saygı duyduğu, koruduğu, sahip çıktığı her evladının üstünü çizmesini de iyi bilir!

Tıskaoğlu da bu yolda hızla gidiyor.

Kendi tercihi.

Saygı duymak lazım.

Toz kondurmadığı herkes kötü bir tek Tıskaoğlu iyi ise asıl problem Tıskaoğlu’ndadır!

Bülent Kantarcı kötü!

Ahmet Karayılmaz kötü.

Zekai Kamitoğlu kötü!

Selim Alan zaten kötü!

Mustafa Çağlayan kötü!

Kayıtsız şartsız dost Muammer Avcı da kötü!

Vedat Öztürk de kötü!

Ziya Öncan kötü.

Her konuda kahırını çeken Gündoğan Kayabaşlı da kötü.

Erol Nalbant en büyük ihanetçi!

Hatta şaka gibi ama Adnan Tıska da kötü!

Almanya’da ne olduysa bilmiyoruz!

Almanya’da fuarımsı bir tanıtım toplantısı için el ele verdiği Metin Demir bile kötü oldu!

Şimdilerde Yaşar Karaman ve Satılmış Gebeş çok iyi.

Ama çok değil ilk fırsatta onlar da kötü olacak!

Nejdet Başkana tavsiyemiz.

Fabrika ayarlarına dönmesi!

Yeni fabrikalar kurup insanlara iş ekmek vermenin huzurunu yaşaması.

O huzur ve dualar ona yeter.

Yalnız bunu yaparken çalışanlarına ‘Benim paylaşımlarımı beğenin. Altına güzel yorumlar yazın’ şeklinde baskı yapacak kadar kör olmaması!

Sendika sözü verdiyse o sözü de tutması!

Bu arada az kalsın unutuyordum.

Çaycuma Gençlerbirliği’nin minik ve gelecek vaad eden futbolcuları soruyor.

Diyorlar ki;

“Nerede Nejdet Baba. Bize umut aşılayıp bırakıp gitti. Şimdilerde neden hentbola merak saldı?”

Önce sağlık.

Sağlığına dikkat et Necdet Başkan!

Şebelebettin!

Sen Ereğli’de Trabzonculuk yapacaksın.

Sonra Ereğlililerin oyuna talip olacaksın.

En büyük Ereğlili falan sen olacaksın.

Milletvekili seçiminde aday olamayınca partinin adayı Saffet Bozkurt’u sabote edeceksin.

Amacına ulaşamayınca kıvıracaksın.

Canın sıkılınca belediye başkanlığı isteyeceksin.

Allah bir siyasetçiyi bu duruma düşürmesin.

Bunlardan biri daha var.

O da Çaycumalılık yapıyor.

Köylerde başka şehir merkezinde başka konuşuyor.

Allah’ım ne büyük Zonguldaklıymış!

Allah bir siyasetçiyi bu duruma da düşürmesin.

Bu kadar sahtekar, iki yüzlü, şebelebettin olmak zorunda değilsiniz.

O ne derseniz!

Katmerli şebek gibi bir şey!

Mutlaka bir şey olmak zorunda değilsiniz.

Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun!