Bolu’da İzzet Baysal Devlet Hastanesi ile İzzet Baysal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli ortopedi doktorlarının ilaç mümessilleri ile ortak çalışarak hastaya uygulanan ilaçtan gelen kazancın yarısını aldıkları iddiasıyla dördü hakkında soruşturma başlatıldı.
Ortada bazı deliller var.
Yazışmalar var.
Resmi şikayetler var.
Aynı konuda geçtiğimiz haftalarda bize bazı bilgiler geldi.
Bolu’da yaşanan olayın aynısının Zonguldak’ta da bazı yerlerde yaşandığı bilgileri vardı.
Sektörün içinden olan ve bizlere Çaycuma’dan ulaşan biri sistemin nasıl çalıştığını anlattı.
Bütün mesele işi resmi olarak delillendirebilmekten geçiyor.
Suç var ama delil yok!
Olay nasıl dönüyor?
İlaç firmasının hem SGK tarafından ödenen ilaçları hem de SGK tarafından ödenmeyen ilaçları var.
Bu ikisinde de reçeteye yazılan ilacın adeti kadar para vererek yazılıyor ilaç.
Mesela ortepedide ödenmeyen ilaç bu diz içine (eklem içine) yapılıyor. 
Hasta doktora gidiyor, doktor hastaya ‘ameliyat olacaksın’ diyor. 
Doğal olarak ameliyat olmak istemeyen hasta çare arayınca doktordan başka bir yöntem geliyor.
Diyor ki;
“Ahmet amca birde böyle bir iğne var.
 Bunu yapalım ama pahalı”
Dolayısı ile hem o iğne aldırılıyor hem de devletin ödemesini yaptığı iğne.
Parasıyla alınan iğne eklem içine yapılıyor.
Bu iğnenin gerçekte işe yaradığı hasta oranının ise çok düşük olduğu biliniyor (yüzde 1-yüzde 5) ancak sağlık camiası bu verileri daha iyi bilir.
Neyse!
Bu ilaçların fiyatları 300 - 500 lira arasında değişiyor.
Mümessil parası, doktor komisyonu, eczane parası derken ilaç oluyor 2 bin 500.
İddialar daha da vahim.
Bu ilaçları çok yazan doktorların ödüllendirildiği de konuşuluyor.
Sadece o hekimin yazdığı ilaçlar ayarlanıyor ki onların da maliyetinin 5-7 bin arasında olduğu konuşuluyor.
Bu durumda da o doktora ilaç başına 2-4 bin lira gibi bir para aktarıldığı da ifade ediliyor.
Yani geçmişten beri doktor-hasta-mümessil ilişkilerinde bu işler çok konuşulur.
Ancak Bolu’da yaşanan olayın aynısını biz özellikle Çaycuma ve Ereğli’den duyuyoruz.
Olan gariban vatandaşa oluyor.
Bu durum PRP’ler için de geçerli.
O kadar PRP var ki aslında içindeki eritrosit oranı 1 milyonun üzerinde olması gerekirken yapılan merdiven altı PRP’lerin eritsosit oranının 10 bini bile geçmediği yine bu iddialar arasında.
Buna benzer örnekler çoğalıyor.
Sadece bu yolla ayda 200 bin kazanan hekimler olduğundan bahsediliyor.
Biz ihbarcıya adli mercilere bildiklerini anlatmasını istedik.
Hekimlerin de adını vermesini önerdik.
Bu ve benzer durumlara maruz kalmış vatandaşlarımızın da şikayetçi olmaları durumunda sağlık sektöründen çürük elmalar temizlenecektir.
Akla gelebilir.
Biz baştan söyleyelim bu işin döndüğü yerler devlet hastaneleri.
Çaycuma’da ‘altın yumurtlayan doktor’dan sonra bu iddiaların da acilen değerlendirilip müfettiş görevlendirilmesini öneriyoruz!

ZONGULDAK BU DEFA SELE TESLİM OLABİLİR!
Zonguldak şehir merkezinde önemli bir yatırım yapılıyor.
Fevkani Köprüsü’nün yıkılması sonrasında dere yatağında çalışmalar devam ediyor.
Valimiz, milletvekillerimiz ilgileniyor takip ediyorlar.
Ancak başka bir sorun var.
İşler nedense biraz yavaş gidiyor.
Yani olması gerektiği hızda da gitmiş olsa risk büyük olduğu için elimizi çabuk tutmak zorundayız.
Şansımıza havalar iyi gitti ama fena patlayacak.
Geçen yıllarda gelen sel sularının yarısı gelse şehir merkezini kimse kurtaramaz.
Tüm bariyerler kalkmış vaziyette ve dere içindeki hafriyatlar olduğu sürece şehir merkezi büyük bir felaketle karşı karşıya.
Meteorolojik veriler uzun süre yağmur olmadığını gösteriyor ama aldanmayalım.
Burası Zonguldak!
Lütfen elimizi çabuk tutalım!