Acı haberler vermekten bıktık.
Ancak bunlar da hayatımızın ve işimizin acı gerçekleri.
Filistinli çocukların acı haykırışları yüreklerimizi dağlarken acılar yarışır oldu ömrümüzde.
Uzaktan gelen çığlıklara yanı başımızda yükselen ağıtlar eklendi.
Minik Narin’in yaşadıkları, binlerce çocuğun yaşadığı acıları, baskıları, şiddeti hatırlattı.
Çoğumuz aldığımız nefesten utanır olduk.
Hiçbir lanet dindiremeyecek dilimizdeki tarifsiz acıları.
Derken şehitlerimizden geldi acı haber.
O ateşlerden biri de Ereğli’ye düştü.
Jandarma Uzman Çavuş Ömer Eroğlu’ndan geriye onurlu bir miras kalsa da ana yüreğine düşen ateş sönecek gibi değildi.
Eşinin gözyaşlarında boğuldu tüm umutlar.
Durmadı acılar.
Zonguldaklı polis memuru çift, Kahraman Kudu ve Filiz Kudu'nun acı haberi ile sarsıldık.
Yetmedi işsizlik nedeniyle bunalıma giren, eşinden ayrıldıktan sonra çalışmak için İstanbul’a giden genç kardeşimiz Ali Pilavcı’nın intihar haberi ile yıkıldık.
İki minik yetim bıraktı Ali.
Hayatın olağan akışı içinde bu acı haberlere çok fazla tanık olmak da yoruyor bizleri, hepimizi.
Neye, nasıl üzüleceğimizi şaşırıyoruz.
Ve hayat zorlaştıkça hepimizi daha zor günler bekliyor güzel vatanımızda.
Bugüne şükür ederken bile canı yanıyor insanın.
En çok da her acı üzerinden politika, her acı üzerinden polemik her acıda bir hafife alma ve normalleştirme çabası yok mu!
İşte orada tükeniyor sabır!
Ne çabuk unuttuk önce insan olmayı.
Ne çabuk unuttuk yaradılanı sevmeyi yaradandan ötürü!

Devrek!
Devrek bu kentin fırsatlar ilçesi olabilir.
Elbette turizm açısından söylüyorum.
Daha önce de pek çok defa dile getirdik.
Dorukhan’dan Filyos’a kadar koridor boyunca yapılacak düzenlemeler, sağlanacak imkanlar bölgenin belki de minik bir ipek yolu konumunda.
Baston gibi bir silah varken Devrek çok avantajlı.
Tabur Komutanlığı’nın taşınması ile ekonomisi yerle bir olan Devrek’te yapılacak en doğru işlerden biri Amasra’ya akın akın giden insanları ilçede tutacak bir düzenleme.
Yol boyunca radikal adımlar atılmak zorunda.
Başkanlar gelip geçiyor.
İzlediğimiz polemiklerin ardı arkası kesilmiyor.
İnsanlarımız birbirini şucu- bucu olarak ötekileştirirken Devrek kan kaybetmeye devam ediyor.
Biz bunları çoooook anlattık!
Ama olmuyor!
Bu arada Avukat Hüsnü Öztürk’ü de rahmetle analım.

Taraftarla barışın!
Zonguldakspor’da yeni bir dönem başladı.
Yönetim vitrini eksik.
Daha önce yazdık.
Taraftar küsmüş.
İlk maçı oğlum Çınar ve arkadaşları ile izleme şansı buldum.
Eski ruh yok.
Karşı tribün bomboş.
Yürürken Ordulu biri ile tanıştık.
Yürüyerek maça gidiyormuş.
Durdurup sohbet etti.
“Hiç maç yokmuş gibi hava var” dedi.
Bu ilgisi bizi de şaşırttı.
İstanbul’da yaşıyor.
Burada akrabasının yanına gelmiş.
Zonguldakspor’u bize öyle bir anlattı ki şaşırdık kaldık.
Ve bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Yeni yönetim çok eksik de olsa güzel işler yapacak.
Yapmak zorunda.
Bizler de destek olmak zorundayız.
Yönetimin yapması gereken ilk iş taraftarla barışmak.
Bunun için uzaktan; “maça gel’ yapmakla olmaz bu işler.
Kolaylıklar sağlanmalı.
Maçlar renklendirilmeli.
Paydaşlar çoğaltılmalı.
Futbolcular caddelere çıkmalı – çıkarılmalı.
Şehir süslenmeli.
Zonguldak’ın en büyük moral değeri Zonguldakspor.
O zaman bir şeyler yapılmalı!