Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınav 20 Haziran 2020 tarihinde yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığı Koronovirüs nedeniyle oldukça yerinde bir kararla hem ulaşım imkânlarını göz önünde bulundurarak hem de öğrencilerimizin kaygı düzeylerini düşürebilmesi için kendi okullarında ya da sınav oturma düzeninin sosyal mesafeye göre ayarlanması şartıyla kendi okullarına en yakın başka bir okulda sınava girmeleri yönünde karar aldı. Bu kapsamda öğrenciler sınava nerede gireceklerini e-okul üzerinden öğrenecekler ve sınava girecek öğrencilerin sınava giriş belgeleri sınavdan önce sınava girecekleri okuldaki sınıfta oturmaları gereken masaya konulacaktır. Yasa gereği geçerli kimlik belgelerinde 15 yaş ve üzeri fotoğraf bulunması şarttır. Ancak 20 yaş altı gençlerin sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle 15 yaşına girenlerin fotoğraflı kimlik belgesi almasında yaşanabilecek zorluklar göz önünde bulundurularak 2020 LGS'de geçerli kimlik belgelerinde fotoğraf olma mecburiyeti kaldırılmış oldu.
Tüm okullarımızda sınav görevlileri ve öğrencilerin tamamına, Bakanlığımız tarafından ücretsiz maske verileceği, tüm sınıflarda ihtiyaç halinde kullanılmak üzere dezenfektan malzemeleri bulunacağı, öğrencilerin sınava girecekleri okullara geldiklerinde beklemeden ve sosyal mesafeye dikkat ederek ve elleri dezenfekte edilerek sınıflara alınacakları bakanlık yetkililerince açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 8. sınıf öğrencileri için birinci dönem müfredat ve kazanımlarına yönelik LGS Çalışma Sorularını düzenli aralıklarla yayınlanarak öğrencilerin sınavlara hazırlanmalarına destek olunmaya çalışılmaktadır.
Bilindiği üzere öğrencilerimiz merkezi sınav puanı ile “Ülkemizin tamamında 213 bin kontenjanı bulunan nitelikli okul diye adlandırılan okullara” ya da öğrencilerimizin yaklaşık %90'ı ise sınavsız bir şekilde adrese dayalı olarak da diğer ortaöğretim okullarına yerleştirilmektedir. LGS, sınavla öğrenci alan okulları tercih etmeyecek öğrencilerimizin girmek mecburiyetinde oldukları bir sınav değildir. Velilerimiz ve bazı eğitimciler sadece çocukların kendilerini denemeleri için sınava girmeleri gerektiğini düşünmektedir, hatta öğrencileri bu konuda zorlamaktadırlar. Bu zorlama sınav tecrübesi, sınavda başarılı olamayacağını ya da sınavdaki başarısızlığının birileri tarafından bilinmesinden endişe eden çocuklar için son derece olumsuz bir durumdur. Çocukların anne babası olmamız onların sahibi olduğumuz, onlar üzerinde istediğimiz tasarrufta bulunabileceğimizi düşündürmemelidir. Bu hem hukuken hem de insani olarak doğru değildir.
Bu süreçte;
Sınavla öğrenci alan okullara girme arzu ve isteği olmayan hiçbir öğrencimiz sınava girmeye zorlanmamalıdır. Sadece sınav tecrübesi kazansın diye öğrencileri sınava zorlamak onlardaki sınav kaygısını derinleştirmenin dışında bir işe yaramayacaktır. Birçok şeyin vakti zamanı gelince daha iyi öğrenildiği unutulmamalıdır. Önceden öğrenme telaşının altında ezilmeye gerek yoktur.
Resmi ve özel tüm eğitim kurumları LGS ile ilgili öğrencilerimiz ve velilerimiz için her türlü önlemi almaktadırlar.
Rehberlik öğretmenleri koronavirüs tedbirleri kapsamında velilere ve öğrencilere yardımcı olmak için görevlendirilmişlerdir.
Sağlık, hijyen ve güvenlik konusunda ailelerimiz, çocuklarımız ve sınavda görevli tüm çalışanlar rahat olabilirler. 16 Mart 2020 tarihinde salgın nedeniyle eğitim öğretime ara verilen okullarımız tüm birimleriyle dezenfekte edilmiş bulunmaktadır. LGS yapılacak olan tüm okul ve kurumlar, okul çalışanları ve gerekli durumlarda yerel yönetimler aracılığıyla tekrar temizlenmekte ve dezenfekte edilmektedir.
Bir öğretmen ve çocuğu bu sene üniversite sınavına girecek baba olarak şunu gönül rahatlığıyla ifade edebilirim ki; evlerimizden sonra çocuklarımız için sağlık ve hijyen açısından en temiz ve güvenilir mekanlar okul binalarıdır.
Velilerimiz şunu çok iyi bilmelidir; veli kaygısı çocuklar tarafından hissedilir ve bu durum da çocuklarda sınav kaygısını derinleştirir. Hiçbir sınav hayatın sonu değildir.
Akademik başarısı yüksek bir okul çocuklarımıza mutlu bir hayatı garanti edemez.
İnsanın çok prestijli ve kazancı yüksek bile olsa sevmediği işi yaparken mutlu olamadığı ,sevdiği işi yaparken başarılı ve mutlu olduğuna dair örnekler hepimizin çevresinde bulunmaktadır.
Sınav sonunda tüm velileri bir kayıt telaşı alacaktır. Bu süreçle ilgili önerilerimi yeni bir yazımda kaleme alacağım.
Ancak birkaç hususu tekraren ifade etmekte yarar görüyorum. Çocuklarımızın akademik anlamda geleceğini planlarken şu tespitlerimi göz önünde bulundurmanızı öneriyorum;
Çocuklarımızın eğitime ihtiyaçları var, avutulmaya değil. Önceliğini öğrenmeye, eğitime değil abartılı anlatımlarla gösterişe, tanıtım yapmaya veren okullar çocuklarınızı avutabilir ama istenilen eğitimi veremez.
Çocuğunuzun ilgi, yetenek ya da isteği dışında bir okula kaydı onun hayatından çalınmış yıllar demektir. Sizin hayalinizdeki okula değil çocuğunuzun istediği okula gidebilmesi için ona yardımcı olunuz.
Felsefesi olmayan, öğrencileri sadece sınavlara hazırlayan, bir dershane mantığıyla iş yapan okullar uzun eğitim öğretim sürecinde varlıklarını devam ettiremeyeceklerdir. Okullar öğrencilere özgün ve özgür düşünmenin yolunu açıp düşünebilmenin mutluluğunu tattırmalıdır. Çocuğunuzu emanet edeceğiniz okulun eğitim felsefesini öğrenmeye çalışınız.
Yönetici, öğretmen ve çalışanların ahlak bekçisi değil ahlaklı insanlar olduğu eğitim kurumları her zaman farkını hissettireceklerdir. Ahlak anlatılarak öğretilemez. Yönetici, öğretmen ve çalışanlar okul tercihinizde en önemli etken olsun…
Yönetici, çalışan ve öğretmenlerin mutlu olduğu okullar çocuklarınıza mutlu yarınları hazırlamanızda en büyük destekçiniz olacaktır.