Türk-İş ve Memur-Sen 4 kişilik bir ailenin Nisan Ayı açlık ve yoksulluk verilerini açıkladı.
Açlık Sınırı ; bir ailenin sağlıklı ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını ,
Yoksulluk sınırı ise; gıdanın yanı sıra kira, elektrik, yakıt, su, eğitim, ulaşım, sağlık vb gibi zorunlu aylık harcamaları ifade ediyor.
Siz değerli okurların kafasını rakamlarla karıştırmak istemem.
Lakin aşağıda paylaşacağım rakamlar başta dar ve sabit gelirli olmak üzere geçim derdinde olan büyük bir sosyal kesimi ilgilendiriyor.
Nisan ayı Açlık sınırı
Memur-Sen’e göre 5 bin 263 lira,
Türk-İş’e göre 5 bin 323 lira
Yoksulluk sınırı ise
Memur- Sen’e göre 14 bin 534 lira
Türk-İş’e göre 17 bin 340 lira.
Bu durumda Asgari ücretli ve Emekli açlık sınırının altında
Memur ve İşçiler ise yoksulluk sınırının altında geçinmeye çalışıyorlar.
Tabiri caizse “iğneden ipliğe gelen zamlar” Enflasyon Canavarını her gün daha da büyütüyor.
TÜİK verilerine göre;
Nisan ayı enflasyonu %7,25
Ocak-Nisan enflasyonu %31,70 oldu.
Yıllık enflasyon 69.97
Bu oranlar 20 yılın en yüksek rakamları.
Memur ve memur emeklileri Ocak ve Temmuz’da toplu sözleşme zammına ek olarak 6 aylık enflasyon farkı alıyor.
Memura ve emekliye altı ayın sonunda ödenen “enflasyon farkı” erimeyi telafi etmediği gibi TÜİK’in enflasyon verileri hayat pahalılığının altında kalıyor.
Memura enflasyon oranında yapılan zam, cüzdanlar için “can suyu” olsa da aslına bakarsanız sıfır zam anlamına geliyor.
Yüksek enflasyon rakamları ile mücadele eden “Memur maaş zammı istemiyor.”
Bu cümle kulağa ironik gelse de memurun emeklinin isteği maaş zammı değil ;“Enflasyonun düşmesi”.
Maaş zamları ile ilgili şahit olduğum memur sohbetlerinden çıkan sonuç bu.
Bence de çok mantıklı bir beklenti.
Zira enflasyonun düşmesi yalnız memurun değil herkesin cebini güldürecek en kapsamlı iyileştirme olacaktır.
Kalın Sağlıcakla
Haftanın Sözü
Halk kitlesi birbirlerinin refahı için sorumluluk duygusuyla dolana kadar sosyal adalet asla sağlanamaz.
Helen KELLER