Tatil dönüşleri çoğunlukla hüzünlüdür. Size verilen birkaç günlük nefes alma fırsatının sonu gelmiştir ve artık geri dönüp kafese girerek sistemdeki yerinizi almanız beklenir. Zaten başka da çareniz yoktur. Dünyayı yeniden ve yeniden yaratma savaşımındaki katkınızı geri bırakamazsınız. 


Evet, bu defa epey ara vermiş oldum yazı için. Temmuz sonu can parçalarım çocuklarımızla birlikteliği yaşamaktı aslında amaç ama sonuçta iş stresinin yıprattığı ruhları onarmanın da en etkili yollarından biri olarak zaman zaman mekân değişikliğini önerir ruh doktorları ve ben de öyle yaptım.


Foça’da can dostlar, Bodrum’da varoluşumun anlamı olan canlarımla birliktelik, peşinden Kuşadası’nda sevgili dünürümün içten yakınlığı ile birkaç gün geçirdikten sonra kürkçü dükkanına dönmek üzere bir sabah erken saatte yola çıktım. 


Dönüş yolunda yalnızım ve kendimleyim. Her seferinde farklı güzergahları seçmeyi seviyorum. Bu defa da Denizli, Afyon, Kütahya’nın genellikle kestirme yollarından geçerek 830 kilometre uzaktaki hedefime inanılmaz bir rahatlıkla ilerliyorum. 
 

Dur yolcu! 
Dumlupınar civarında turistik bir tabelada Zafertepe ve Zafer Anıtı yazılarını görünce birden irkildim, araçtaki müziği kıstım ve şu dizeleri yeniden okumak geldi içimden:
 

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bir tümsek, Anadolu'nda,
İstiklâl uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Zafer Anıtı ile yakındaki Şehit Sancaktar Anıtı’nı ilk kez gezdim. Güzel düzenlenmiş bir çevre ve etkileyici anıtlar.  Detayları başka bir yazı konusu. Şu kadarını söyleyeyim, benden başka bir aile daha var anıtı gezmek için bulunan, saygı içinde inançlarına uygun bir şekilde dua ederek dolaşan. Görevli hiç kimse yok, müze tamamen boş. 26-30 Ağustos zafer haftası döneminde buranın canlanarak ziyaretçi ve görevlilerle dolacağı umuduyla ayrıldım bu “kutsal” mekândan.

Bu ülkenin varlık mühürü 
Burada iri laflarla hamaset yapacak değilim. Bu topraklar uğruna can veren ve üzerinde özgürce yaşayarak muasır medeniyetlere örnek olacağımız bir ülke kurma umudumuzun bugün hala canlı kalmasını sağlayan Anadolu çocuklarına olan borcumuzu hatırlatmak istiyorum sadece.
O çocuklar ki Yemen Türküsü’nde ne kadar anlamlı ifade edilir:

 

Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölü yok bu ne figandır
Şu Yemen elleri ne yamandır

Ah o yemendir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Burası Huş’tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir

Kışlanın önünde redif sesi var
Bakın çantasında acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var

Ah o yemendir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir

Burası Huş’tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir


Bu türküyü dinlerken gözleri dolmayan bir vatansever düşünemiyorum. Çantasında ailesine iade edilecek bir çift kundurayla bir de fesinden başka bir şeyi olmayan bu yoksul çocuklar, döktükleri kanlarıyla mühürlediler bu vatanın bizlere bıraktıkları tapusunu.


Yolculuğum bu duygu yoğunluğu altında sürerken geçmiş on yılları, bayramlarımızı, o Büyük İnsan’ı, ulusumuzun en zor döneminde böyle bir lidere sahip olmasında bulunan adeta tanrısal denebilecek rastlantıdaki şansımızı düşündüm. 


Mustafa Kemal Paşa’nın dehası, 1922’nin 26 ağustosunda başlattığı ve 30 Ağustos günü Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonucunda işgalci düşmanı vatandan söküp attığı Büyük Taarruz’la taçlanmış oldu.
 

Bu milletin gerçek bayramı 30 Ağustos Zafer Bayramı’dır!
Ulus olarak geçmişimizde gurur duyacağımız bir çok olay var elbette. Bunların içinde en anlamlı olanlardan biri hiç şüphesiz emperyalist sömürgecilere karşı ezilen uluslara örnek olacak ilk büyük direnişi ifade eden Kurtuluş Savaşı’mız ve onun da simgesi olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’dır. 


Bu bilinci yıpratmak ve din adına arap kültürünü yerleştirmek amacı ile uzun yıllardır sürdürülen “karşı devrim” yıkımına karşı tüm vatansever ve ilerici unsurları olarak, birlikte, ülkemizin o gerçek şehit kanlarıyla mühürlenmiş tapusuna sahip çıkmak zorundayız. 


İşte o zaman en anlamlı bayram olan Zafer Bayramımızı gururla ve onurla kutlamayı hak edebiliriz. 
Hepinizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyor, çok daha güzel günlerde tüm ulus olarak coşkuyla kutlayacağımız bayramlara erişme dileklerimle hoşça kalın, sağlıkla kalın diyorum.