Bizim Zonguldaklıların Beşiktaş’ın şampiyonluğu karşısında yaşadıkları sevinci görünce imrendim.
Çıldırtan sevince saygı duymamak mümkün değil.
Hele ki Sergen’in başında olduğu Beşiktaş’ın başarısı çok keyifli.
Ama yine de Beşiktaş’ın şampiyonluğu karşısında çıldıran bazılarının Zonguldakspor sevgisini, samimiyetini sorgulama zorunluluğu doğdu.
Bu niyet okuma değil.
Niyet okumayı sevmem.
Ama görünen köy kılavuz istemiyor.
Takım son maçta yenilseydi avarajla küme düşebilirdi.
Bu durumda bile takımın maçına moral desteği için katılmayan, görüntülü arayarak soyunma odasına bağlanmayan, takımın bütün yükünü şehirdeki birkaç kişi – kuruma bırakanların aslen Zonguldaklı olup olmadıklarından şüphe eder oldum.
Mesele iyi günde değil zor günde de bir takımın yanında olabilmektir!
Sedat Peker’e umut bağlamıştık!
Sedat Peker iktidar ile paralel çıkışlar yapıp, mitingler düzenlediğinde mitinglerine katılımlar arttı.
Zonguldak’tan Beykoz’a pek çok giden vardı.
Bunların bazıları biliniyor.
Bazıları fotoğraf paylaştı.
Ama bazıları var ki gizli gizli gittiler.
Makam istediler.
İş istediler.
Kurtuluş istediler!
Neyse.
Olayları şimdilik izliyoruz.
Mesele şu ki bir yıl öncesine kadar devletimizin asaletine ve adaletine yakışmayacak şekilde köpürtülen Sedat Peker, şimdilerde mafya oluverdi.
Hatta Süleyman Caner’in Zonguldakspor destek istediği haberlerini hatırlıyoruz.
Verilen pozları hatırlıyoruz.
Karadağ’da buluşanlar, yat limanında buluşanlar.
Peker’in Zonguldak’ta pek çok kişiye özel doğum günü mesajları gönderdiğini de hatırlıyoruz.
Türkiye çok acayip ülke!
En iyisi mi bu işlerden uzak kalmak.
Devlete, adalete inanmak.
İnönü yanlışı!
İsmet İnönü Anıtı’nın da bulunduğu eski adıyla Kuğulu Park’ta garip bir manzara ortaya çıkmış.
40 milyon harcanarak yapılan güzelim sahil projesi içinde eski Camlı Köşk’ün yol tarafına çocuk parkı, İnönü Anıtı’nın tam dibine kay kay pistine benzeyen rampalar yapılmış.
Yanlış.
Şimdi bu yanlışı dile getirenler hedefe konulmak istenecektir.
O ana yolun kenarında çocuk parkı yanlış.
Anıtın dibine o rampaları koymak yanlış.
Bu kadar büyük ve güzel bir düzenleme yapılırken bu detayların dikkate alınmamış olması ilginç ve düşündürücü.
Posbıyık meselesi!
Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık siyasette şovu seven bir isim.
Kendisini iyi anlatır, iyi pazarlar.
Ak Parti’den davet alma meselesinde de doğrudur davet aldı.
TSO Başkanı Aslan Keleş şahit.
Ancak geçme ihtimali var mı?
Yok.
Tartışılmak hoşuna gider mi?
Gider.
Bu ve diğer konularda Posbıyık diğer siyasilerle kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor mu?
Oynuyor.
Bu nedenle bazen çok haklı olduğu konularda bile yalnız kalıyor mu?
Kalıyor.
Gündem belirliyor ama yalnızlaşıyor!
Mesele ‘önce hizmet’ olmalı!
Ereğli hala çok şey kaybediyor.
Dostça!
Sevgili dostlar.
Bizden kimseye bir saygısızlık olmaz.
Haksızlık olmaz.
Haksızlık yapıldıysa düzeltmek vicdani görevimizdir.
Yalakalık olmaz.
Sizler hoşunuza gidecek şeyleri duymak isterseniz başka alternatifleri değerlendirebilirsiniz.
Saygı duyarız.
Ne olur bizden inanmadığımız, toplum bünyesinin kabul etmeyeceği ve tek taraflı şeyler yazmamızı beklemeyin.
İşinize gelmeyen her konu karşısında homurdanıyor olabilirsiniz.
Ama biz böyle yapmazsak sizlere, şehire iyilik değil kötülük etmiş oluruz.
Bu konuda mütevazi olmayacağım.
Siyasette doğru yolu bulmak isteyen bizim ne demeye çalıştığımızı anlamaya çalışır.
Filistin meselesi!
Filistin’de çocuklar ölüyor.
İnsanlık ölüyor.
Ve sokakta, sosyal medyada çok farklı sosyal tepkiler geliyor.
Kimi iktidarı eleştirebilmek için farklı söylemler geliştiriyor, kimisi Arapların iki yüzlülüğünü saklamak için kendi gerekçelerini anlatmaya çalışıyor.
Kimi neredeyse İsrail’i haklı çıkaracak.
Mesele şu ki insanlık ölüyor.
Çocuklar diri diri yakılıyor.
Türkiye uzaktan seyrediyor.
Birileri provakatif bir dille Türkiye’nin İsrail’e müdahale etmesini bekliyor.
Hristiyan, Yahudi aktörler timsah gözyaşı döküyor.
Politikanın, siyasetin ve siyasetçilerin insanlığımızı da böylesine üç parçaya böldüğü günleri yaşıyoruz!
Yazık insanlığımıza!