Geçtiğimiz gün TBMM Genel Kurulu'nda İyi Parti'nin grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan CHP Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğrul, Ak Parti iktidarları döneminde yürütülen uyuşturucuyla mücadele politikasına tepki göstermiş.
Ertuğrul’a bu konuyu gündeme getirdiği için teşekkür etmek gerekiyor.
Bu mesele partiler üstü bir sorun.
Siyaset üstü bir durum.
Bazı şeyler politika yapma adına söylenmiş olsa da ülkemizin ve şehrin acı bir gerçeği var.
Geçtiğimiz akşamlarda konuştuğumuz iki arkadaşımız Zonguldak’ta okul çevrelerinde tanık oldukları olaylardan örnek vermişti.
Ertuğrul bu açıklamayı yapınca şimdilik kısa bir not düşelim.
Tanık diyor ki;
“Abi dövüyoruz olmuyor.
Kovuyoruz olmuyor.
Polise teslim etsek kısa süre yatıp çıkıyorlar.
Üstelik bunlar cezaevine girip çıktıktan sonra içeride tanıştıklarının da etkisi ile daha fazla potansiyel haline geliyor.
Her içici potansiyel bir satıcı ve bağımlıya dönüşüyor.
Vesaire… Vesaire...”
Ülkemizin madde bağımlılığı ile mücadelesi yetersiz ve polisiye tedbirler ile fazla bir karşılığı yok.
Geçtiğimiz yıllarda İncivez ve Kozlu’da peş peşe bonzai nedeniyle ölenlerin sayısı 6-7’yi geçmişti.
Bu çok önemli bir mesele!
Ama Demirel’in dediği gibi; “Meseleleri mesele olarak görmezseniz ortada mesele kalmaz”

DÖRT DOKTOR VE BİZİMKİLER- 2
“Dört doktor ve bizimkiler!” yazısının girişinde; 
“Bolu’da İzzet Baysal Devlet Hastanesi ile İzzet Baysal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli ortopedi doktorlarının ilaç mümessilleri ile ortak çalışarak hastaya uygulanan ilaçtan gelen kazancın yarısını aldıkları iddiasıyla 4 doktor hakkında soruşturma başlatıldı” demiş ve Zonguldak Çaycuma başta olmak üzere Devlet Hastaneleri’nde yaşanan duruma ilişkin yaşanan benzer durumu paylaşmıştık.
Arayanlar oldu.
Arayanlar içinde mümessiller de var.
“Olay yalan” diyen olmadı.
Çaycuma’dan arayanlar ise muhtemel isimler için tahminde bulundular.
Mümessillerin çoğu bunu yapanların mümessilden çok tedarikçi – medikalci gibi çalışanlar olduğu görüşünde.
Onların da yakın veya uzaktan kendi aralarındaki çürükleri temizleme zamanı gelmiş demek ki.
Bir açıklama yaparlarsa yayınlayacağız.
Zonguldak Valisi Sayın Osman Hacıbektaşoğlu, yargı ve diğer makamların Bolu’daki olaydan iz sürerek Zonguldak’ı da mercek altına almalarını öneriyoruz.
Bunun için son iki yıldaki işlemlerin mercek altına alınması doğru olacaktır.

FATİH ÇAKIR- NEJDET TISKAOĞLU!
Siyasette emekleri olanların kendilerini diskalifiye etmek için verdikleri emekleri görünce bazen kimseye fazla kızmaya hakları olmadığını düşünüyorum.
O örneklerden biri de Fatih Çakır.
Mustafa Çağlayan’ın İl Başkanlığı için atamasının yapılmasının ardından yaptığı; 
“Son zamanlarda izlediğim en güzel tiyatroydu.
Emeği geçen herkese bir tiyatro sever olarak çok teşekkür ediyorum. İleride çok daha farklı tiyatro oynayacağınıza olan inancım tamdır” sözleri bu yaşına ve tecrübesine rağmen henüz siyasi ergenliği tamamlayamadığını gösteriyor.
İşte Fatih Çakır ve Nejdet Tıskaoğlu gibi isimlerin bunca emek harcadıktan sonra kendilerini bitirmek için yaptıkları hareketleri anlamak mümkün değil.
Kaldı ki Fatih Çakır her aday olamadığı, her aday gösterilmediği zaman benzer şeyleri yaptığı için bugün il başkanı olamadı!
Aday gösterilmediği seçimlerde çalışmayan- çalıştırmayan Fatih başkan kendisine yazık etti!
Biz bugün gelinen noktayı yıllar önceden yazdık.
Uyardık.
Ancak onlar bizlere değil kulağa hoş gelen sözlere aldandılar!
Sonuç ortada!
Sen şimdi bunca laftan sonra hiçbir şey olmamış gibi yeniden bir yerlere aday olmaya çalışacaksın!
“Reis” falan diyeceksin.
Hangi yüzle!

PARA YOK- GÜLE GÜLE!
Mahallelerindeki bazı sorunların giderilmesi için Zonguldak Belediyesi’ne giden vatandaşlar; “Tasarruf tedbirleri var para yok” diye geri gönderiliyor.
Seçim öncesi verilen sözler hatırlatıldığında ise; “Paramız olursa bakarız” yanıtı veriliyor.
Yani olayın böyle olacağı en baştan belliydi.
Yani başkan Tahsin Erdem kendine göre haklı.
Bugün Selim Alan başkan olsaydı böyle sözler söylemek ve diğer yatırımlar için mazereti olmayacaktı!
Mazeret gösterse de kabul görmeyecekti.
Mesele kişiler, partiler değil.
Zonguldak gerçekte ne kazandı ne kaybetti?
Bir dakikanın bile böylesine önemli olduğu bir dönemde Zonguldak yıllarını neden heba etti?
Zonguldaklı neden hep aynı mağduriyeti yaşıyor?
Biraz bunlar için empati yapmak lazım!

Z HABER’den
Sevgili dostlar.
Mücadeleye devam.
Doğru haber.
Hızlı haber.
Ortak akıl.
Hizmet.
Kimse Zonguldaklıdan daha önemli değil!
Bu şehrin insanlarının yıllardan beri uğradığı haksızlıklar karşısında halk için ve hakkaniyet ile mücadele etmeye devam ediyoruz.
Yakında yeni adımlarımız olacak.
“Önce güven” mottosuyla çıktığımız bu yolda iyi niyet ve çabalarımıza destek olan destek tüm okurlarımıza ve dostlarımıza teşekkür ediyoruz.