ZHABER'deki son yazımın başlığı “Bu Köprü’yü Yıkamazsınız"dı ve Fevkani Köprü’nün bu kent için, Zonguldaklılar için, bu kenti sevenler için, bu kentin geleceğini önemseyenler için...Yani aklı başında herkes için ne kadar değerli ve önemli olduğunu bir kere daha hatırlatarak Köprü’nün kaderini ellerinde tutan dönemin belediye başkanı ile sözde söz sahibi insanlarını son kez aklı selime döndürmeye çalışmıştım, aklım sıra...  

Sonuç ortada, ne kadar mantıklı gerekçeler ortaya koysak, Köprü’nün yaşatılmasının bu kentin geleceği için ne kadar gerekli olduğunu, alternatif kullanım seçenekleri ile kent kültürüne yapacağı katkıları, endüstriyel miras olarak gelecek kuşakların kentsel aidiyetine vereceği desteği ve daha birçok haklı gerekçeyi ne kadar  anlatsak da uğursuz akıbeti önleyemedik ne yazık ki.  

Vandalların*  saldırısı  

Vandallar işe saha temizliği ile başladılar. Öncelikle, engel teşkil eder de yıkım iştihamız yarıda kalır, sonra belli olmaz yarın devran döner, bizi bu cinayet yüzünden yargılarlar korkusuyla minarenin kılıfı olarak bir takım teknik raporlar ısmarladılar.  

Yalnız Köprü o kadar sağlam yapılmıştı ki bu raporlarda da ifade edildiği gibi doğal afetlerle yıkılması adeta mümkün değildi. O kadar ki Köprü’ye kısmen zarar verebilecek bir depremin bile ancak 2475 yılda bir gerçekleşme ihtimali vardı. Buna rağmen riskli yapı olarak değerlendirip bakanlığı da kullanarak yasal kılıfı tamamladılar. 

Vandallar adeta ilkçağlardan günümüze fırlamış barbar ataları gibi kırıcı, yıkıcı, yok edici tüm alet ve makinalarıyla çullandılar o emsalsiz yapının üstüne.  

Evet, emsalsiz bir yapıydı Fevkani. Sadece ülkemizde değil dünyada da tekti, özeldi, sanki Zonguldak için bir varoluş nişanesi olarak yapılmıştı bu Köprü. Öyle ki, bu kentin varlık nedeni olan kömür bir gün önemini yitirse bile bu topraklarda sarf edilen olağanüstü  insan emeği ile ülke kalkınmasına verilen eşsiz desteği hatırlatacak olan, aslında tüm bir ulusun yüzakı, ayakta kalma vesilesi ve onur abidesi olan bir eserdi Fevkani.  

Doğrusu ya, Fevkani için mimari çekiciliği çok üstün ya da olağanüstü bir mühendislik örneğidir demek fazla abartılı olurdu. Ancak, işlevselliği yani bizatihi varlığı ile kent içi trafik akışı ve muhtemel sel baskınlarına karşı ulaşım alternatifi oluşturma kabiliyeti başlı başına bir mühendislik başarısını yansıtıyordu. 

Sonrasında ne oldu? 

Sonrasında ortaya çıkan tabloda tam bir kargaşa hakim. Köprünün yokluğu merkez caddelerdeki trafik akışını pik saatlerde tam olarak asap bozucu bir hale sokuyor.  

Başta Acılık Belediye Bulvarı, İstasyon Caddesi, Soğuksu Cumhuriyet Caddesi, Transit geçiş yolu, Gazipaşa, Uzunmehmet ve Milli Egemenlik Caddeleri araç sayısının çokluğundan ziyade yeterli geçiş imkanı olmadığından tıkanıyor. Bizim Acılık Belediye Bulvarı ikindi-akşam arası saat 7 ye kadar sürücüye de esnafa da, yolcuya da sadece eziyet. 

Yeni kavşaklar, alt ve üst geçitler, battı-çıktı düzenlemeleri, köprüler yapılmak zorunda. Bunları yapmanın da bir bedeli var ama belediyede bunu karşılayacak bütçe yok tabiki. 

Neden yıktınız kardeşim o zaman bu canım köprüyü? Yıkımdaki hurda bedeli vs gibi dedikodularla işim olmaz ve itibar etmem ama imkan olsaydı da bu işten nemalananların ceplerini fazlasıyla doldursaydık, yeter ki bu katliamı önleyebilseydik... 

Fevkani’yi kaybettik ama çilemiz bitmedi, daha da arttı malesef... Ortam darmadağın edildiği için yol, köprü, kavşak, yaya geçitleri gibi yerine getirilmesi gereken trafik  altyapısı da henüz tamamlanamadığından adeta Allah’a emanet edilmiş durumda bizim eski Köprüaltı bölgesi. Tedbir almak Allah’ın emri ise ve bu emre karşı çıkan yöneticilerin kötü uygulamaları vatandaşın canının yanmasına neden oluyorsa sorumlu kimdir? 

Beklenen acı haber gecikmedi 

Bu kaos ortamında geliyorum diye bağıran trafik kazalarından biri ile değerli bir hemşerimizi kaybettik üç gün önce. İbrahim Poyraz samimi ve cesur düşüncelerini paylaşarak sadece bölgemizin daha iyi olması adına bedeller ödeyen dürüst ve namuslu bir arkadaşımızdı. Kendisine rahmet diliyorum.  

Trafik düzenlemeleri konusunda mevcut belediyenin, emniyetin, vilayetin, ve merkezi idarenin sorumluluklarını elbette gözardı etmiyorum. Onlar da şu anki kaosu bitirmekle yükümlü görev almış kurumlardır. 

Başlıktaki itirafıma gelince, ben ve benim gibi Zonguldak sevgisi ile dolu, Zonguldak için endişelenen, fikir üreten, projeler ortaya koyan ve bu süreçte Fevkani Köprü’nün yıkılması nedeniyle yüreği yanan tüm samimi hemşerilerim nezdinde bu kayba engel olamadığımız için kendi adıma suçu kabul ettiğimin beyanıdır bu başlık.  

Zonguldak için, bölgemiz için ve ülkemiz için daha güzel konularda buluşmak dileğiyle hoşça kalın. 

*Vandal: Eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan, bunların değerini bilmeyen kimse ya da halk. 

Vandalizm, vandallık: Bilgisizlik yüzünden ya da zevk için kamu malları ya da sanat yapıtlarını büyük zararlara yol açarak yıkmak. (Sürekli Tıp Dergisi)