İnsanlar,
İnsanlar Azizim…
Kimi fırıldak misali,
Kimi keçi gibi inat,
Kimi ikiyüzlü,
Kimi çıkarcı,
Kimi taklacı,
Kimi bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı,
Kimi bahane dehası,
Kimi yalan makinesi,
Kimi üçkağıtçı,
Kimi taklacı,
Kimi her devrin adamı,
Kimi şen-şakrak,
Kimi onur – gurur müptelası,
Kimi hak – adalet – liyakat avcısı,
Kimi sessiz – sakin,
Kimi huzur verici,
Kimi aklı başında,
Kimi eğlenceli,
Kimi zeki – donanımlı,
Kimisi karakterli – tutarlı
Ve daha da niceleri…
Neden mi saydım bunları?
Bir de nankör olanı var, unuttum sanmayın,
Hem de nasıl nankör, sorsan kediler nankör değil mi?
Velhasılıkelam,
İnsanlar Azizim,
Ne şekilde – nasıl insan olacağını kendi seçer;
Kendi özgür – iradeleriyle tutum sergilerler ve bir hayat felsefesi edinirler.
Rabbim vicdanlı, aklı başında, vefalı insanlara denk düşürsün hepinizi,
Bir de oyuncu olanlar var, aman ha dikkat edin onlara,
Ak derken kara çıkabiliyorlar.
Her neyse Rabbim vicdan rahatlığı versin.
Yine bir şiir yakışır veda etmeden önce;
“ Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme
Ey ay, felek harap olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harap, öyle altüst ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. “
Mevlana Celalettin Rumi